Artık "İyi sanat"ı "kötü sanat"tan ayıran bir robot var. Berenson katı, zor beğenen bir sanat eleştirmeni…
Atkısından tanıyamadıysanız merakınızı giderelim, sağda tüm özgüveniyle sanat eserlerini süzen robot bir sanat eleştirmeni. Sanatçı Bager Akbay Posta şiirleri yazan bir robot üretmişti. Robottan şair oluyorsa neden sanat eleştirmeni olmasın?
Metropolis’ten Terminator’a, Battlestar Galactica’dan daha bu hafta Oscar kazanan Ex Machina’ya korkularımızı besleyen distopya makineleri gerçeğe artık çok daha yakın. Boston Dynamics’in hor görülüp ezilen mazlum robotu Atlas’ı izlerken hepimiz bunu hissetmedik mi?
Mazlumların gücü elde ettiklerinde zalime dönüşmesi tarihin en sık tekerrürü ve bunu birebir yaşıyoruz. Atlas’ın torunları yarının zalimleri olurlar mı bilinmez ancak bugünlerde Paris’teki Musée du quai Branly’nin koridorlarında sıra dışı bir eleştirmen dolaşıyor ve beğenilerini (ve memnuniyetsizliklerini) ifade etmekten çekinmiyor.
Yapay zeka üzerinden bir yapay zevk denemesi olan eleştirmen robotun mekanizması aslında diğer ziyaretçilerin beğenileri üzerine kurulu. Önce eserleri tek tek inceliyor ve hafızasına kaydediyor ardından kalabalığı oluşturan ziyaretçilerin tepkilerini tek tek toplayıp bu data üzerinden kendi yapay kanaatini yaratıyor.
Adı Berenson, beğendiği bir şey olursa gülümsüyor, beğenmediğindeyse yüzünü asıp oradan uzaklaşıyor. Yetişken olmayan birinin beğenme mekanizmasından ya da bir filmi izledikten sonra beğenip beğenmediğine karar vermek için IMDB ve Ekşi Sözlük yorumlarını okumaya ihtiyaç duyan ergen ruhlu bir yetişkinden çok da farkı yok hani…
Selman Akıl son yazısında "Sanatın geleceği nedir?" derken tam da teknolojik değişimlerin sanatı nereye götüreceği sorusunu sormuştu. Anlaşılan biz bu sorunun cevabını ararken teknoloji bizi çoktan yeni bir Dark Mirror bölümüne götürdü.