A password will be e-mailed to you.

Arzu Yayıntaş, Canan, Evrim Kavcar, Fulya Çetin, Nalan Yırtmaç ve Neriman Polat’ın katıldığı Kayıpta Saklı başlıklı sergi, 17 Nisan tarihine kadar  Karşı Sanat’ta görülebilir.

Kayıpta Saklı‘nın üstümüze çöken, nefesimizi kesen örgütlü kötülük atmosferinde soluk almayı sürdürebilmekle ilgili yaşamsal kaygıları var. Sadece yaşama değil ölüme de, sadece geleceğe değil geçmişe de uzanıyor bakışı. İnsan hayatı ve onuru için sadece yaşamı ve umudu değil, kaybı ve yası da tesis etmek zorunda olduğumuzu hatırlatıyor. Yüzyıllardır yas tutanların, yas tutması yasaklananların ve yas tutmayı reddedenlerin yan yana gelebilecekleri bir yaşamın, yani barışın umudunu her şeye rağmen saklı tutuyor.

Arzu Yayıntaş, Canan, Evrim Kavcar, Fulya Çetin, Nalan Yırtmaç ve Neriman Polat  “kaybın” kenarından dipsiz boşluğa düşmemek için, konuşmak, hatırlamak, anlatmak, paylaşmak, bağ kurmak zorunluluğu ile yan yana gelmişler. Birini yitirmenin ne demek olduğunu bilmek buluşturmuş onları. Geçmişte yaşanmış felaketlerden, asırlardır kurtarılmayı bekleyen canların soluğunu da, gömülemeyen ölüler için hiç yakılmamış ağıtları da duymuşlar. Hiçbir yasanın korumadığı insanların, yasaklı yaslarının yükü altında bulmuşlar birbirlerini.  “Neden bazı ölümlerin gerçek ve mühim kayıplar olarak yası tutulamıyor? Neden sadece bazı acılar meşru, bazı kayıplar hakiki? Bazı insanların “öldürülebilir” olması nasıl mümkün?” diye soruyorlar.

Altı kadın, yitip gitmiş suretlerle, anılarla, mekanlarla, doğayla, masumiyetle, vicdanla ilgili konuşuyor. Kaybın içinde saklı olan bir şeyi arıyor. Her kayıpta kaybettiğimizin ve edindiğimizin ne olduğunu, kayıpların bizi nasıl sonsuza kadar değiştirdiğini soruyorlar birbirlerine. Evet, konuşulanlar artık hayatta olmayan, adlandırılamayan, temsil edilemeyen, kavranamayan, aktarılamayan, bu nedenle telafisi de olmayanlar. Fakat ebedi yoklukları, sonlu varlığın sınırlarını belirliyor. Hayatta kalanlar için acı da, anlam da, umut da “kaybın” kuytularında soluk alıyor. 

Kaybın dönüştürücü bir etkisi ve sanatla gizemli bir ilişkisi var. Kaybettiğimiz şeyin ne olduğunu tam olarak bilmememiz ve onu temsil etmenin imkansız oluşu, buna karşın kayıpta saklı olanı, buraya ve şimdiye getirmenin şiddetli arzusu sanata duyulan ihtiyacı açıklayabilir mi? Belki de tüm kurgusallığı ile “sanat çalışması” sözün, simgeselin sınırlarını aşan, parçalı, donuk, sessiz, sözsüz ürkütücü bellek izlerini, simgesel düzene, öyküye, toplumsal belleğe kaydedebilecek güce sahiptir. 

Kayıpta Saklı, boşluğu doldurmayı değil kaybı “bizzat kayıp” olarak kabul etmeyi, varlığın içine yokluğu buyur etmeyi ve aslında imkansız bir tanıklığın öznesi olmayı deniyor. Kuşkularına ve kaygılarına rağmen, umut boşluğun üzerini ince bir sis perdesi gibi örtüyor. Hayatta kalan hep umut oluyor. Çünkü kayıplar için çekilen acıyı paylaşmak duyusal, siyasal ve toplumsal açıdan yeni yakınlıklara açılıyor.

 

SERGİDEKİ İŞLERDEN SEÇKİ


UYANIŞ /AWAKENING

Video, 1’16’’, 2016

Arzu Yayıntaş

İklim değişikliği, başımıza gelecek dertleri sayıp döktüğümüz bir liste değil. Medeniyete dönüş çağrısı… Bu çağrı, adalet ve sürdürülebilirliğe dayalı yepyeni bir ekonomik modele ihtiyacımız olduğunu anlatır. Ve şunları söyler: Aldığın zaman vermen gerekir, aşamayacağımız limitler vardır… Geleceğimiz, durmadan daha derin çukurlar kazmak değil, kendi iç derinliklerimize dalmaya bağlıdır ki hepimizin kaderinin birbirine bağlı olduğunu anlayabilelim.”

― Naomi Klein, ‘İşte Bu Her Şeyi Değiştirir

Uyanış” direnişi ve umudu anlatan bir video. 76 saniyelik videoda, Taksim Meydanı’nda heykelin önünde dimdik duran kırmızılı kadının yumruğunu havaya kaldırması ile başlayan tencere tava sesleriyle tüm Taksim’i sarmaşıklar ve ağaçlar kaplıyor. 

Videoyu 10 Ekim 2015 Ankara Barış Mitinginde bomba saldırısı sonucu kaybettiğimiz Ali Kitapçı’nın cenazesinde, eşi Emel Kitapçı’nın yumruğu havada dimdik ve güçlü duruşundan esinlenerek  hazırlandı. “Uyanış”, çoklu okumaları ve göndermeleri olan bir video ama en önemlisi tüm karanlığa rağmen birlikte mücadele ve güçlü duruş ile iyi şeylerin olabileceğini  hatırlatması. Videoda tencere tava sesleri ile ağaçların ve sarmaşıkların çıkarak Taksim Meydanı kaplaması, Gezi direnişine, dünyadaki son dönemde toplumsal hareketlere  ve bu hareketlerde aktif rol oynayan kadın aktivistlere referans veriyor.  

“Uyanış” ayrıca insanlığın yıkıcılığına, şehirlerin betonlaşmasına, doğa katliamına ve savaşlara karşı durmak için de bir çağrı.  Küresel iklim değişimi, tüm dünyada verimli toprakların ve asırlık ormanlarının hızlıca yok edilmesi ve tüm dünyanın büyük bir yıkım ve savaş içinde olması insanlığın  kendi sonunu hazırlamasından başka bir şey değil. Videoda sarmaşıkların meydandaki heykeli, binaları ve kiliseyi sarması bir anlamda bildiğimiz dünyanın sonunun geldiğine işaret ediyor ve insanları özüne dönerek birlikte harekete geçmeye davet ediyor. Uyanış videosu bir anlamda  şehir meydanlarını beton soğukluğunda bombalar ve silahlı çatışmalar ile değil, huzur ve  dayanışma ile hatırlamanın bir temennisi.


İSTİKRARLI ÖLÜM / STABLE DEATH

2016, Sunta üzerine 3322 çivi

Arzu Yayıntaş & Neriman Polat

İstikrarlı Ölüm” Türkiye’nin içinden geçtiği karanlık dönemin bir yas tablosu. İSTİKRAR yazısı, 2015’te öldürülen 204 Güvenlik Görevlisi, 295 Sivil (Sokağa çıkma yasağı ve bombalı saldırılarda), 414 Kadın (erkekler tarafından öldürülen), 706 Mülteci (Türkiye sularında)  ve 1703 İşçi (iş cinayetlerinde ölen) için 3322 çivi çakılarak yazılmıştır.  Türkiye tarihine baktığımızda insan hakları ihlalleri ve insan ölümleri  konusunda oldukça vahim bir tablo ile karşılaşıyoruz. Bu ihlallerin üzerleri ekonomik ve politik istikrar için kapatılıyor. Kadınların erkekler tarafından öldürülmesini engellemek için aile kurumunun istikrarı adına gerekli yasal yaptırımlar uygulanmıyor ve önlemler alınmıyor. Avrupa’nın düzenini korunmak adına, Mültecilerin hayatları üzerinden pazarlıklar yapılıyor. İşçi cinayetleri, ekonomik istikrar için cezasız kalıyor. İstikrar yazısı için çakılan her bir çivi, her bir ölen ile vedalaşma ritüeli. Yası tutulamayanın yasını tutmaya çalışmanın, toplumsal acı ile başa çıkmanın bir yolu.

 

DEFTER / HANDBOOK

2016

Nalan Yırtmaç

Bu defter Roboski’de yitirdiklerimizi hatırlamak icin hazırlanmıştır.

"28 Aralık 2011 akşamı Türk Hava Kuvvetlerinin Şırnak’ın Uludere ilçesi Roboski yakınlarındaki Irak topraklarında F-16 savaş uçaklarıyla yaptığı bombardıman sonucunda 34 Kürt vatandaşımız hayatını kaybetti. Olaydan bir kişi yaralı olarak kurtuldu. Operasyonda hayatını kaybedenlerin Irak’tan Türkiye’ye mazot ve sigara getirmek için PKK’nın kullandığı yol üzerinden geçen bir kaçakçı kafilesi olduğu anlaşıldı. Ocak 2014’te askeri savcı ordunun suçu olmadığına ve yargılanamayacağına hükmetti."

 

İsimiz  / Untitled

Perde üzerine Stencil 2016

Nalan Yırtmaç

Doğu’da 90larda boşaltılan köylerde şiddete tanık olan ve maruz kalan çocuklar, bugün kendi çocukları için umut ve barış isteyen yetişkin insanlardır. Ne yazık ki savaş şimdi şehrin ortasında artarak devam etmekte. Öfke nesilden nesile aktarılmakta. Neden hem en masum hem en çok zarar gören hep çocuklar?

Daha fazla yazı yok
2024-11-02 15:37:07