Thana Faroq “The Passport” (Pasaport) adlı projesiyle sadece yurtsuz bireylerin fotoğraflarını çekmiyor, kendi kaçış çıkmazını ve yurt dışına yerleşmesini de anlatıyor.
Yemenli belgesel sanatçısı ve hikayeci Thana Faroq 2016’da doğup büyüdüğü Sana’a şehrini bırakıp belgesel fotoğrafçılığı ve fotojurnalizm yüksek lisansı için Londra’daki University of Westminster’a gitti. Geride sadece evini değil, bir savaş alanını da bıraktı. Bir daha geri döneceğinden de dönse ailesini geride bulabileceğinden de emin değildi. Yaşam öyküsü onu bir şekilde ülkesinden göçmek zorunda kalan ama bir kağıt parçası -pasaport- yüzünden göçemeyen insanları anlatmaya yöneltti.
2017’de başlayan Pasaport projesi onu sığınmacılar, mülteciler ve bazı ülkelerin yasaklı listesindeki isimlerle buluşturdu. Sığındığı Hollanda’daki proje bir kitap ve sergiye dönüştü. Pasaport, bir şeffaf camın arkasında bırakılarak sınırın öte yanına mahkum edilen, orada şiddete ve savaşa maruz kalanların fotoğraflarından oluşuyor. Projeyi belgeselleştiren yanıysa resimlerdeki öznelerin oradaki hayatlarına ve yaşama koşullarına dair anlattıkları…
İlk kez kar gören bir çocuk
Sınırlanmış hayatlar, tetikte umutlar, korkular, hayaller ve mücadelelerle birlikte hayatta kalma öyküleri… Bu öyküler bazen bir pencereden uzaklara bakan bir adama, bazen mülteci kampında yaşarken ilk kez kar gören bir çocuğa ait olabiliyor.
Çalışmalardaki fotoğraflar İngiltere, Hollanda ve Cibuti’deki Markazi mülteci kampında çekildi. Faroq bir daha çıkamayacağı korkusuyla Yemen sınırındaki kamplara gelmesine rağmen sadece bir deniz uzağındaki Aden’e geçemiyor ve ailesini göremiyor.
Lahey’deki Pulchri Studios’ta süren “Thana Faroq: The Passport” sergisi 2 Şubat’ta bitecek. Serginin fotoğrafları kitap olarak da yayımlanacak.