Arda Karaböcek, yazın izlenebilecek 20 DVD’yi Sanatatak okurları için derledi.
1. Midnight in Paris
Bir yazar olan, nişanlısı ve nişanlısının ailesi ile Paris’e giden Gil (Owen Wilson), nostaljiye fazlaca tutkun bir adamdır. Bir gece Paris sokaklarında bir arabaya biner ve kendini hayran olduğu yıllarda, 1920’lerde bulur. Bu yolculuğu her gece yapmaya başlayan Gil, birçok ünlü yazar, ressam ve sinemacıyla karşılaşır. Gil’in bu karşılaşmaları onun sanatına yön verdiği kadar aşk hayatına da yön verecektir. Woody Allen’ın son yıllardaki en eğlenceli filmi olan, Oscar ödüllü bu filmi izlemediyseniz, bu yaz mutlaka izleyin.
http://www.youtube.com/watch?v=atLg2wQQxvU
2. 500 Days of Summer
Gerçek hayatta da iyi arkadaş olan Joseph Gordon-Levitt ve Zooey Deschanel’in baş rollerini paylaştığı film, klişe karakterleri kullanmasına rağmen, hikayesi ile ucuz bir komedi filmi olmanın ötesine geçmeyi başarabiliyor. Tom (Joseph Gordon-Levitt), bir kart şirketinde çalışmaktadır. Aynı şirkette yeni çalışmaya başlayan, ilginç karakteri ile tüm erkeklerin dikkatini çekmekte zorlanmayan Summer (Zooey Deschanel), Tom’un da dikkatini çekmeyi başarır. Fakat Summer, Tom’un hayal ettiği gibi bir kadın değildir. Yaz’ı bir karakter olarak karşımıza çıkaran bu film, boş zamanlarınızı renklendirmek için iyi bir seçenek olabilir.
http://www.youtube.com/watch?v=PsD0NpFSADM
3. Be Kind Rewind
Mike (Mos Def), kapanmak üzere olan bir VHS video dükkanından sorumludur. Bir kaza sonucu tüm kasetler silinince, Mike ve arkadaşı Jerry (Jack Black) tüm filmleri kendileri tekrar çekerek video dükkanını ayakta tutmaya çalışır. Ghost Busters’dan, Robocop’a, Lion King’den, 2001: A Space Odyssey’e kadar tam 17 film uyarlayan Michel Gondry, kendisini eğlendirdiği kadar seyircileri de eğlendirmeyi başarıyor.
http://www.youtube.com/watch?v=J0M9rSpjlDM
4. Kick-Ass
Alışa gelmiş çizgi roman kahramanları kalıbının dışına çıkmayı başaran Kick-Ass, öncelikle gerçekçi senaryosu ve espirili tarzıyla dikkat çekiyor. 2010 senesinin internet üzerinden en fazla indirilen filmlerinden biri olan Kick-Ass, gerçek hayatta neden kahramanlar olmadığını sorgulayan, oldukça fazla çizgi roman okumuş bir lise öğrencisinin hikayesi. Dave Lizewski (Aaron Taylor-Johnson), bir gün hiç bir süper güce sahip olmamasına rağmen, süper kahraman olmaya karar verir.
http://www.youtube.com/watch?v=Efh4bM-L0B8
5. Burn After Reading
Kara mizah konusunda ustalıklarıyla ünlü Coen kardeşler, Burn After Reading ile bu ünü nasıl kazandıklarını bizlere bir kez daha hatırlatıyorlar. Eski bir CIA ajanı olan ve yaşadıklarını kitaplaştırmaya karar veren Osborn (John Malkovich), kitabını kaydettiği diski bir spor salonunda düşürür. Spor salonunda çalışan ve silikon taktırmak için paraya ihtiyacı olan Linda (Frances McDormand) ile saf ve aklı havada olan Chad (Brad Pitt), bu kitabı gizli hükümet dosyası zannederek satmaya çalışacaklardır.
http://www.youtube.com/watch?v=yiZxsQwJSfM
6. Zombieland
Zombi istilasında hayatta kalmayı koyduğu basit kurallara borçlu, çekingen bir lise öğrencisi olan Colombus (Jesse Eisenberg), Teksas’tan Ohio’ya ailesini bulmak için yola çıkmak istemektedir. Yolda karşılaştığı, zombi öldürmekten büyük zevk alan, klasik bir Teksas’lı görüntüsü çizen Tallahassee (Woody Harrelson) ona beraber yolculuk etmeyi teklif eder. Beraber gittikleri yolda, karşılarına bir abla kardeş çıkar. Normal hayatta da dolandırıcı olan Little Rock (Abigail Breslin) ve Wichita (Emma Stone), zombilerle baş etmekte ustalaşmış Tallahassee ve Colombus’un insanlarla iletişimini sınayacaklardır. Aksiyon, gerilim ve komediyi oldukça başarılı bir şekilde harmanlayan Zombieland, bir yaz filminden beklediğiniz neredeyse her şeye sahip.
http://www.youtube.com/watch?v=8m9EVP8X7N8
7. Almost Famous
15 yaşındaki William Miller (Patrick Fugit), Rolling Stones tarafından, Stillwater grubu hakkında bir yazı yazması için tutulur. William, Stillwater ile çıktığı turnede birçok yeni ortam ve insanla tanışır. Bu insanlardan onun için en önemlisi, müzisyenlerin ilham perisi, namı değer Penny Lane (Kate Hudson) olacaktır. Cameron Crowe’un yazıp yönettiği film, en iyi senaryo dalına Oscar’a layık görüldü.
http://www.youtube.com/watch?v=M_w8khsChx4
8. The Cabin in the Woods
Evil Dead’e göndermelerle dolu bu film, korku filmi gözükse de aslında daha çok bir komedi filmi. Beş arkadaş tatil için ormanda terk edilmiş bir eve giderler. Evin bodrum katında birçok eski eşya bulurlar. Bu eski eşyaların içinde bir günlük bulan Dana (Kristen Connolly), günlüğü okuyarak, katil zombi ailesini uyandırır. Konusu ve karakterleri oldukça tanıdık olan, Joss Whedon’ın yazdığı The Cabin in the Woods, üzerine kurulu olduğu bu klişelerin temellerini araştırıyor ve bulduğu cevaplarla seyirciyi eğlendirmeyi başarıyor.
http://www.youtube.com/watch?v=mSFXcSVYwpU
9. The Trip
Steve Coogan, sevgilisiyle beraber hem tatil yapıp hem de güzel restoranlarda yemek yemeyi planlayarak, bir dergi için gurme turuna çıkmayı kabul eder. Fakat sevgilisi, Steve’i tam da bu yolculuktan önce terk eder. Daha yeni sevgilisinden ayrılmış olan Steve, yanına birini daha alarak yalnız seyahat etmekten kurtulmak ister. Rob Brydon, Steve’in yardımına yetişir. Rob ve Steve’in birbirleriyle olan eğlenceli çekişmeleri, kim daha iyi Michael Caine taklidi yapıyor yarışları ve Rob’un devamlı Steve’in sınırlarını zorlaması üzerine kurulu bu film, hem tatil turu yapmak isteyenlere ilham verecek hem de size bir restoranda nasıl davranılmaması gerektiğini gösterecektir.
http://www.youtube.com/watch?v=HFIQIpC5_wY
10. Hot Fuzz
Nicholas Angel (Simon Pegg), oldukça başarılı bir polistir; hatta o kadar başarılıdır ki ekip arkadaşlarını kötü gösterdiği için sakin bir kasabaya tayin edilir. Nicholas, bu sıkıcı kasabada zamanın çoğunu ortağı Danny Butterman’a (Nick Frost) klasikleşmiş aksiyon filmlerini izletmekle geçirir. Fakat bir gün kaza olarak nitelendirilen bir olayı araştıran Nicholas, olayların gerçek yüzünü görmeye başlar. Nicholas ve Danny tüm kasabaya karşı bir savaş vermek zorunda kalır. Neredeyse tüm aksiyon filmi klişeleriyle dalga geçen bu film, aksiyon ve komediyi buluşturarak, bizlere tatmin edici bir yaz filmi karşımı sunuyor.
http://www.youtube.com/watch?v=ayTnvVpj9t4
11. The Life Aquatic with Steve Zissou
Wes Anderson’un en eğlenceli filmlerinden biri olan The Life Aquatic with Steve Zissou, kariyeri düşüşte olan bir belgesel takımını konu alıyor. Steve Zissou (Bill Murray), kariyerini kurtarabilmek için daha önce hiç videoya çekilmemiş Jaguar Köpekbalığını çekmek için yola çıkar. Bu yolda Steve’e, onun çocuğu olduğunu iddia eden Ned Plimpton (Owen Wilson) da eşlik edecektir. Steve ve Ned, başlarda anlaşmakta zorluk çekseler de yaşadıkları maceralar onları yakınlaştıracaktır.
http://www.youtube.com/watch?v=aZVxCNwBqXI
12. Big Fish
Ed Bloom (Ewan Mcgregor/Albert Finney), yaşadığı olayları daha ilginç göstermek adına bir masalmış gibi anlatan bir pazarlamacıdır. Ed’in oğlu Will Bloom (Billy Crudup) ise babasını bu masallar yüzünden hiç tanıyamadığından şikayetçidir. Ed ölmek üzereyken, Will bu son fırsatını değerlendirmek istemektedir. Will, Ed’in hikayelerini takip ederek gerçeklere ulaşmaya çalışır. Karşısına çıkan gerçeklik ve babasının anlattığı masallar arasında kalan Will, bir seçim yapmak zorunda kalacaktır. Tim Burton’ın kariyerinde farklı bir yerde duran Big Fish, hem Burton’dan farklı bir şeyler görmek isteyenler için hem de masalsı hikayelere ilgi duyanlar için iyi bir seçim olacaktır.
http://www.youtube.com/watch?v=M3YVTgTl-F0
13. The Trotsky
Leon Bronstein (Jay Baruchel), Rus Kızıl Ordusunun kurucusu, teorisyen ve politikacı Leon Trotsky’nin reenkarnasyonu olduğuna inanan Kanada’lı bir lise öğrencisidir. Bronstein, Trotsky’nin günlüğünü okur ve nerdeyse tüm yaşadıklarının birebir aynı olduğuna kendisini inandırır. Bu inancı o kadar yüksektir ki kendi hayatını da Trotsky’nin günlüğüne göre yönlendirmeye çalışır. Bronstein’in babası bu durumdan rahatsız olur ve ceza olarak oğlunu devlet üniversitesine gönderir. Leon Bronstein burada öğrenci sendikasını kurmaya çalışacaktır. Siyasi bir komedi olan The Trotsky, yazın izlenebilecek eğlenceli bir film.
http://www.youtube.com/watch?v=HtU7ERJ3cTw
14. Where the Wild Things Are
Spike Jonze’un, klasik bir çocuk kitabından uyarladığı Where the Wild Things Are, 10 yaşlarındaki Max’in (Max Records) annesinden yeterince ilgi görmediği için evden kaçmasını konu alır. Max üzerindeki kurt kostümü ile kendi hayal dünyasına, kral olduğu bir adaya doğru yola çıkar. Bu adada birçok vahşi canavar yaşamaktadır. Max, canavarlara onların problemlerini çözeceği konusunda söz verir. Max, bu hayali dünyada gerçek sorunlarla karşılaşacak ve sorumluluk almanın ne demek olduğu öğrenecektir.
http://www.youtube.com/watch?v=01-PqqifyjA
15. Scott Pilgrim vs. the World
Scott Pilgrim (Michael Cera), fazla tanınmayan bir müzik grubunda gitaristtir. Scott, bir gün partide gördüğü Ramona Flowers’a (Mary Elizabeth Winstead) aşık olur. Scott, hali hazırda bir kız arkadaşı olmasına rağmen Ramona’yla da görüşmeye başlar. Scott’ın tek derdi bu da değildir. Scott, Ramona’yla beraber olabilmek için Ramona’nın yedi eski sevgilisiyle kavga etmek zorundadır. Modern, komik bir Street Fighter filmi olarak yorumlayabileceğimiz bu film, romantik komedi türüne yeni bir soluk getiriyor.
http://www.youtube.com/watch?v=O_RrNCqCIPE
16. Sen to Chihiro no kamikakushi
Ailesiyle çıktığı bir gezide, 10 yaşındaki Chihiro kendini cadılar ve hayaletlerin hüküm sürdüğü bir dünyada bulur. Chihiro bu dünyada karşılaştığı sorunların üzerinden gelerek kendi dünyasına geri dönmeye çalışacaktır. Hayao Miyazaki’nin en iyi filmlerinden biri olarak görülen Sen to Chihiro no kamikakushi, yılın her zamanı izlemeye uygun bir film.
http://www.youtube.com/watch?v=gf-t6jv00hA
17. 28 Days Later
Jim (Cillian Murphy), komadan uyandığında Londra’nın, zombiler tarafından istila edildiğini görür. Kendisi gibi hayatta kalmayı başarmış Selena (Naomie Harris) ve Mark (Noah Huntley) ile sığınacak güvenli bir yer bulmaya çalışacaktır. Danny Boyle’ın yönettiği 28 Days Later, zombi filmlerinde yeni bir sayfa açmayı başarabilmiş bir film.
http://www.youtube.com/watch?v=eunaclr-WgU
18. Into the Wild
Üniversiteden mezun olan Christopher (Emile Hirsch), tüm parasını vakıflara bağışlar ve otostop çekerek Alaska’ya doğru yola çıkar. Christopher’ın hedefi burada vahşi hayatı yaşamaktır. Christopher, yolda, hayatına yön verecek pek çok farklı karakter ile tanışır. Gerçek bir hikayeyi anlatan Into the Wild, Sean Penn’in uzun süre üzerine çalıştıktan sonra çektiği, iki Oscar adaylığı olan, maceracı ruhlara hitap eden bir film.
http://www.youtube.com/watch?v=SmLz1Ij9fOE
19. Apocalypto
Jaguar Paw (Rudy Youngblood), hamile karısı ve oğluyla beraber kabilesinde mutlu bir şekilde yaşamaktadır. Jaguar’ın kabilesi, bir gün tanrılara kurban arayan başka bir kabilenin baskınıyla karşı karşıya kalır. Karısı ve oğlunu bir kuyuya saklayan Jaguar, kendisini ele geçiren kabilenin elinden kurtulup, karısı ve çocuğunu kuyudan çıkarmak için elinden gelen her şeyi yapacaktır. Apocalypto, aksiyon filmi arayanları hayal kırıklığına uğratmayacaktır.
http://www.youtube.com/watch?v=ngWBddVNVZs
20. Children of Men
2027 yılında dünyada artık doğum gerçekleşmemektedir. İnsanoğlu kendi sonuyla karşı karşıyadır. Bu kaosun içinde tek bir hamile kadın vardır. Theon Faron (Clive Owen), insanoğlunun geleceği için son umut olan Kee’yi (Clare-Hope Ashitey) güvenli bir yere götürmek istemektedir. Theon’un yolu uzun ve zorlu olacaktır. Alfonso Cuaron’un uzun planlarıyla ünlü filmi, yazın izlemek için ideal olacaktır.