A password will be e-mailed to you.

Çeviride Kadınlar Ayı, (Women in Translation Month -WIT Month), ağustos ayında dünya genelinde kutlanan, kadın yazarların farklı dillerde yazılmış eserlerini daha geniş bir okuyucu kitlesine ulaştırmayı amaçlayan bir farkındalık etkinliği. Bu girişim, edebiyat dünyasında kadın yazarların çeviri eserlerinin yetersizliğine dikkat çekerek bu eserlerin daha fazla okunmasını ve takdir edilmesini sağlamayı hedefliyor. Kadın yazarların farklı kültürlerden gelen benzersiz seslerine kulak vermek ve onların hikayelerini keşfetmek için değerli bir fırsat sunuyor.

Biz de sevgili Sanatatak okurları için bu aya özel, İngilizce başta olmak üzere çeşitli dillere çevrilen kadın yazarlarımızın eserlerinden oluşan bir seçki hazırladık.

Leyla Erbil- Tuhaf Bir Kadın / A Strange Woman

Leyla Erbil’in Tuhaf Bir Kadın romanı, Türk edebiyatında kadın kimliği ve toplumsal cinsiyet rolleri üzerine cesur ve yenilikçi bir sorgulama sunan önemli bir eser olarak öne çıkar. Romanın başkahramanı Nermin, geleneksel değerler ile modernleşme arasında sıkışmış bir kadın olarak toplum içindeki konumu ve bireysel özgürlüğüyle ilgili içsel çatışmaları derinlemesine yansıtır. Erbil’in çok katmanlı anlatım tarzı, Nermin’in karmaşık iç dünyasını ve toplumsal baskılara karşı direnişini etkileyici bir şekilde ortaya koyar. Tuhaf Bir Kadın, 2022 yılında Nermin Menemencioğlu ve Amy Spangler tarafından A Strange Woman adıyla İngilizceye çevrilerek uluslararası okuyucularla buluştu.

Adalet Ağaoğlu- Yaz Sonu / Summer’s End

Yaz Sonu romanı bir dönemin kapanışına tanıklık eden bireylerin içsel dönüşümlerini ve varoluşsal sorgulamalarını incelikle işler. 1980’lerin toplumsal ve politik çalkantıları içinde, karakterlerin iç dünyaları ile dış dünyadaki değişimlerin kesiştiği bu anlatı, melankolik ve belirsizlik dolu bir atmosferde, geçmişe duyulan özlemle geleceğe dair kaygıları ustalıkla bir araya getirir. Roman, Figen Bingül tarafından 2008 yılında Summer’s End adıyla İngilizceye çevrilerek uluslararası edebiyat sahnesine taşındı.

Latife Tekin – Sevgili Arsız Ölüm / Dear Shameless Death

Latife Tekin’in büyülü gerçekçilik aracılığıyla köy hayatını ve köyden kente göç sürecini derinlemesine ele aldığı bu başyapıtı, sıradan insanların hikayelerini olağanüstü bir atmosferde işler. Modernleşme ile sarsılan toplumsal yapıyı ve bireysel kimliklerin çözülüşünü mistik ve folklorik unsurlarla iç içe geçiren romanda, yalnızca bireysel trajediler değil, toplumsal bir varoluş mücadelesi de anlatılır. Eser, 2001 yılında Mel Kenne ve Saliha Parker tarafından Dear Shameless Death ismiyle İngilizceye çevrildi.

Ayfer Tunç- Bir Deliler Evinin Yalan Yanlış Anlatılan Kısa Tarihi / The Highly Unreliable Account of the History of a Madhouse

Ayfer Tunç’un külliyatında ve Türk edebiyatında özel bir yere sahip olan Bir Deliler Evinin Yalan Yanlış Anlatılan Kısa Tarihi, yaklaşık 100 karakterin birbirine bağlanan hikayeleri üzerinden, Karadeniz’in küçük bir sahil şehrinde, denize sırtını dönmüş bir akıl hastanesinde geçen tek bir günü anlatır. Roman, Osmanlı’nın son döneminden günümüze kadar Türkiye tarihinin farklı dönemlerine ve coğrafyalarına dair hikayeleri ustalıkla işlerken, bu hikayelerin kahramanlarını birbirine bağlar. Ancak romanın asıl karakteri, hastanenin—ya da namıdiğer deliler evinin—ta kendisidir. Kitap, The Highly Unreliable Account of the History of a Madhouse adıyla  Feyza Howell tarafından İngilizceye çevrilerek uluslararası edebiyat sahnesinde de kendine yer buldu.

Aslı Perker – Sufle / Soufflé

Aslı Perker’in Sufle romanı, New York, Paris ve İstanbul’da yaşayan üç karakterin, yemek yapma sanatı üzerinden kesişen hayatlarını anlatır. Perker, bu karakterlerin kayıplarla baş etme, yeniden başlama ve insan ilişkilerinin karmaşıklığına dair derin bir bakış sunarken yemek yapmayı yalnızca bir uğraş değil, iyileşme, kendini keşfetme ve başkalarıyla bağ kurma süreci olarak ele alır. Roman, 2014 yılında yazarın kendisi tarafından İngilizceye çevrildi ve 20’den fazla dile aktarıldı

Ece Temelkuran – Hepberaber – Kalpsiz Bir Dünyaya İnat / Together: A Manifesto Against the Heartless World

Ece Temelkuran’ın bu eseri, modern dünyanın soğuk yüzüne ve bireyselleşmeye karşı güçlü bir dayanışma çağrısı. Temelkuran, küresel sorunlar karşısında umudu diri tutmanın ve toplumsal bağları yeniden kurmanın gerekliliğini vurgulayarak okuyucuyu dayanışmanın dönüştürücü gücüne inanmaya teşvik eder. Farklı kültürlerden ve coğrafyalardan aldığı örneklerle bu manifesto, kalpsiz bir dünyaya karşı birlikte ayakta durmanın kaçınılmazlığını ortaya koyar. 2019 yılında Together: A Manifesto Against the Heartless World adıyla İngilizceye çevrilen kitap, küresel ölçekte de yankı buldu.

Ayşe Kulin – Kanadı Kırık Kuşlar / Without a Country

Ayşe Kulin’in Kanadı Kırık Kuşlar romanı, Almanya’dan Türkiye’ye sığınmak zorunda kalan Yahudi bir ailenin dramı üzerinden savaşın ve zorunlu göçlerin bireyler üzerindeki etkilerini derinlemesine inceler. Kulin, kimlik ve aidiyet kavramlarını, tarihi olayların bireysel yaşamlar üzerindeki kalıcı etkileriyle ustalıkla harmanlar. Roman, yalnızca bir ailenin değil, köklerinden koparılmış insanların yaşam mücadelesini ve hayatta kalma çabalarını çarpıcı bir biçimde gözler önüne serer. 2018 yılında Kenneth Dakan tarafından Without a Country adıyla İngilizceye çevrilen kitap, uluslararası okuyucuyla buluşarak evrensel bir hikâyeye dönüştü.

Sema Kaygusuz – Yüzünde Bir Yer / Every Fire You Tend

Yüzünde Bir Yer romanı 1938 Dersim olaylarından esinlenerek soykırım, cinsiyete dayalı şiddet ve tarihsel hafızanın silinmez izlerini sorgulayan bir anlatı sunar. Kaygusuz, büyükannesinin hayatta kalma öyküsünü merkeze alarak bir toplumun köklerinden koparılmasının yarattığı travmayı ve bu travmanın modern İstanbul’daki yankılarını derinlemesine inceler. Yüzünde Bir Yer, Türkiye’nin hâlâ konuşmaktan çekindiği bu tarihsel yarayı, güçlü ve özgün bir bakışla ele alıyor. Eser, 2019 yılında Every Fire You Tend adıyla Nicholas Glastonbury tarafından İngilizceye çevrildi ve farklı coğrafyalardaki okuyuculara da ulaştı.

Aslı Erdoğan – Taş Bina ve Diğerleri / The Stone Building and Other Places

Taş Bina ve Diğerleri, birbirine bağlı üç hikâye aracılığıyla hayatları kontrol edilemez güçler tarafından altüst olmuş kadınların portrelerini sunar. Sürgün, hastalık ve sevdiklerinin hapsedilmesi gibi travmalarla yüzleşen bu kadınlar, baskı ve kontrol mekanizmalarının soğuk duvarları arasında mücadele eder. “Taş bina” metaforu, hapishane, hastane, karakol ve akıl hastanesi gibi baskı kurumlarını simgelerken fiziksel ve zihinsel tutsaklıkların da bir sembolü haline gelir. Roman, 2018 yılında Sevinç Türkkan tarafından The Stone Building and Other Places adıyla İngilizceye çevrildi.

Elif Şafak – Kayıp Ağaçlar Adası / The Island of Missing Trees

Elif Şafak’ın Kayıp Ağaçlar Adası romanı, Kıbrıs’ın bölünmüşlüğü ve doğanın bu bölünme üzerindeki etkileri üzerinden kimlik, sevgi ve kayıp temalarını işler. Şafak, adanın tarihsel yaralarını insan ruhunda açılan derin izlerle birleştirerek doğanın sessiz tanıklığını güçlü bir şekilde resmeder. 2022 yılında orijinal olarak İngilizce yazılan roman, Women’s Prize for Fiction kısa listesine girmişti.

Nermin Yıldırım – Dokunmadan / Sin Tocar

Dokunmadan romanı, insan ilişkilerinde hem fiziksel hem de duygusal mesafelerin yarattığı boşlukları derinlemesine ele alan bir eser olarak öne çıkıyor. Romanın başkarakteri, geçmişin yaralarını ve toplumun dayattığı normları sorgularken kendini fiziksel temasın ötesinde bir yaşamda izole eder. Yıldırım, bu karakterin içsel yolculuğunu sevgi, kayıp ve yeniden inşa etme mücadelesi çerçevesinde etkileyici bir şekilde ele alıyor. Kitap, 2020 yılında Süleyman Matos tarafından Sin Tocar adıyla İspanyolcaya çevrildi.

Buket Uzuner – Uyumsuz Defne Kaman’ın Maceraları: Toprak / The Adventures of Misfit Defne Kaman: Earth

Uyumsuz Defne Kaman’ın Maceraları: Toprak romanı, çevre sorunlarını, kadim bilgileri ve modern dünyanın çatışmalarını ekolojik bir macera üzerinden işliyor. Kitap, Gazeteci Defne Kaman’ın bir Hitit eseri hırsızlığını araştırırken gizemli bir şekilde kaybolması, ardından gelişen olaylarla, kadim Kamanlık geleneği ve toprağa duyulan saygıyı yeniden gündeme getiriyor. Roman, 2018 yılında Alexander Dawe tarafından The Adventures of Misfit Defne Kaman: Earth adıyla İngilizceye çevrildi.

Defne Suman – Kahvaltı Sofrası / At the Breakfast Table

Defne Suman’ın Kahvaltı Sofrası romanı, Büyükada’daki bir konakta, ünlü ressam Şirin Saka’nın 100. doğum günü etrafında toplanan aile üyelerinin keşfe çıkıyor. Dört farklı kuşağın bakış açısından anlatılan hikaye, bireysel ve toplumsal hafızayı sorgulayan çok katmanlı bir yapı sunuyor. Roman, 2022 yılında Betsy Göksel tarafından At the Breakfast Table adıyla İngilizceye çevrildi ve bu sayede uluslararası okuyuculara da ulaştı.

Perihan Mağden – Biz Kimden Kaçıyorduk Anne? / Escape

Biz Kimden Kaçıyorduk Anne? romanı, modern dünyanın karanlık yüzünü bir anne-kızın sürekli kaçış hikayesi aracılığıyla ortaya koyuyor. Mağden okuyucusuna, anne-kız ilişkisini hem güvenli bir liman hem de bir tür hapishane olarak resmederken toplumsal normlar ve bireysel özgürlüğü derinlemesine sorguluyor. Roman, 2012’de Kenneth Dakan tarafından Escape adıyla İngilizceye çevrilmiştir.

Daha fazla yazı yok
2024-09-13 09:16:52