Hem Mehşer’deki Ben Sen Onlar sergisinde hem de tam olarak açılmamış açılış sürecine girmiş bir katı açık Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Resim ve Heykel Müzesi’nde onun heykellerine rastlıyoruz şu sıra. Onu tam olarak tanıyor muyuz? İşte heykeltraş Iraida Barry’yi daha yakından tanımak adına Seda Yörüker’in yazısını* yayımlıyoruz:
Türkiye’nin sanat tarihi serüveninde nitelikli biyografik araştırmaların; belli sorunsallarla ve epistemolojik farkındalıkla yazılmış sanatçı kitaplarının azlığı, kültür ortamımızda bireye verilen önemin derecesiyle doğrudan ilişkili bir konu. Son yıllarda Hale Asaf, Mari Gerekmezyan, Sabiha Rüştü Bozcalı, İzzet Ziya, Melek Celal Sofu gibi üzerine çok az satır yazılmış, tarih yazımında çok az yer tutmuş bazı sanatçılar gündeme geldi, ancak hiç şüphe yok ki sayılı sanat kitabında adı silik harflerle geçen, müzelerde görülmeyen pek çok değerli sanatçı; adı bilinenler, tarih yazımına daha belirgin bir şekilde girmiş olanlar kadar fazla ve karşılaşmaya değer. Hale Asaf dışındakilerin henüz yazılmamış biyografik kitapları ise elzem.
“Iraida Barry, Türkiye’nin sanat tarihinde esaslı ama henüz farkında olunmamış bir kadın sanatçı olarak yerini alıyor. Onu bu ülkenin sanat geçmişinde en sıra dışı kılan şey; döneminin kadın sanatçılarında az görüldüğü üzere heykeli seçmesi ama daha da önemlisi bu alanda zorlu ve büyük çalışmalara imza atmış olmasıdır.”
Kaynak ve arşiv azlığından dolayı iğne ile kuyu kazmak gibi bir uğraş da olsa geniş araştırmalara dayanan sanatçı kitaplarının ortaya çıkması, üniversitelerde hazırlanan tezlerin niteliği ve onların yayıncılıkla bulaşabileceği bir anlayışın yaratılması ile mümkün. Sanat tarihi ya da ilgili bölümlerde sanatçılar ya da sanat tarihsel konular üzerine çalışılıyor olsa da bu tez çalışmaları üniversitelerin kütüphane raflarında kalıyor, daha çok kişiye ulaşmıyor. İçerisi (üniversite) ile dışarısı (sanat yayıncılığı ve daha geniş anlamda ortamı) arasındaki ilişkiyi sağlayacak bir idari anlayış kültürel çalışmalara katkı sağlayabilir ve onun yaşamsallığını tetikler, ayrıca yapılan tez çalışmalarının tutkuyla hazırlanmasını da teşvik eder. Bu tür çalışmalar için destek fonları dünyada çok yaygın, Türkiye’deki sanatçı kitapları ve araştırmaları için niçin mümkün değil? Bu paralelde ilgili bölümlerin ya da üniversitelerin kendi yayıncılığı da önemli bir soru olarak karşımızda durmakta. Niçin tez çalışmalarının üniversite bünyesinde yayınlaşması ve ilgili üniversitelerin sanat yayıncılığını güçlendirmek gibi konular üzerine bir adım atılmıyor? Çeviri kitapları bir kenara koyun, burada kaç tane elle tutulur sanat kitabı yayınlandığını görelim.
“Sanatçı, 1937 yılında sekiz sanatçıdan oluşan Türk Heykeltraşları Birinci Sergisi diye adlandırdığı sergiye katıldığını aktarır.”
1917 yılında Bolşevik Devrimi ile Çarlık Rusyası’nın yıkılıp yerine Sovyetler Birliği’nin kurulması sürecinde Rusya’dan İstanbul’a çok sayıda göç gerçekleşir. Rusya’dan göç edenlerin Beyoğlu başta olmak üzere İstanbul kültür hayatına kattıkları, pek çok anlatıya konu olmuştur. İşte heykeltraş Iraida Barry de bu süreçte Rusya’dan İstanbul’a göç edenlerden biridir. Geriye kalan eserleri ve elimizde özenle tuttuğu bir fotoğraf arşivi olsa da kendisi hakkında çok sınırlı yazınsal bilgi var. Bunların en kapsamlısı da Gültekin Elibal tarafından yazılmış 1973 tarihli Atatürk ve Resim-Heykel adlı kitapta yer alıyor. Kendisiyle yüz yüze görüşen, belgelerini inceleyen ve ondan mektup alan Elibal’ın aktardığına göre Iraida Barry, 1899 yılında Sivastopol’da doğmuş, 1919 yılında ailesiyle birlikte Türkiye’ye gelmiştir. 23 Nisan 1922 yılında yine Rusya’dadır ve orada Odesa Güzel Sanatlar Mektebi’nde çalışmalar yapar. Elibal’ın Barry’de bulunan belgelere dayanarak aktardığı bilgide; sanatçının İstanbul’da Sanayi-i Nefise Mektebi’nde 1929 – 1930 (31 Ekim 1929 itibariyle) ve 1930-1931 (17 Ekim 1931, Namık İsmail imzalı belgeye dayanarak) ders yıllarında İhsan Özsoy’un atölyesinde, sonra da 10.5.1934 tarihli belgeye dayanarak Mahir Tomruk’un atölyesinde konuk öğrenci olarak bulunduğunu öğreniyoruz. Yine aynı kaynakta Barry, 1926-32 arasında Türk Sanatçıları Topluluğu dediği Galatasaray Sergileri’ne düzenli olarak katılır. Paris’te ise 1930-1936 arasında Paris Sonbahar Sergisi’nde (Le Salon d’Automne de Paris) 16 adet eser sergiler. Sanatçı, 1937 yılında sekiz sanatçıdan oluşan Türk Heykeltraşları Birinci Sergisi diye adlandırdığı sergiye katıldığını aktarır.
“Atölye hocası İhsan Özsoy’un büstü gibi, sanatçıdan geriye kalan kişisel arşivde onun 1928-1929 tarihi belirtilmiş bir Namık İsmail büstü de yaptığını görüyoruz.”
Iriada Barry, Ankara’da da sergilere katılmıştır. 1949 yılında Ankara Halkevi’nde açılan Ressamlar ve Heykeltraşlar sergisine iki yapıtıyla, 1950 yılında Sanat Dostları Cemiyeti’ndeki sergiye beş adet heykeli ile katılır. İki heykeltraş arkadaşı Nermin Faruki ve Nusret Suman’ın da yer aldığı bu sergi, 19 Nisan 1950 tarihli Yeni Sabah Gazetesi’nde Cemal Tollu tarafından “Küçük bir heykel sergisi” başlıklı yazı ile ele alınmıştır. Bu yazıda bahsi geçen atölye hocası İhsan Özsoy’un büstü gibi, sanatçıdan geriye kalan kişisel arşivde onun 1928-1929 tarihi belirtilmiş bir Namık İsmail büstü de yaptığını görüyoruz.
Bilindiği gibi Namık İsmail 1928-1935 tarihleri arasında Akademi’nin müdürüdür. Sanatçının eser fotoğraflarına ve gazete küpürlerine odaklanarak tuttuğu arşiv defterinde Namık İsmail büstüne ilişkin geriye yarım bir gazete küpürü, yandan ve önden çekilmiş iki fotoğraf ve Namık İsmail’in bu büstle birlikte poz verdiği bir başka fotoğraf yer alır. Gazete küpürü ilginçtir çünkü burada “Namık İsmail’in tüller içinde teşhir edilen büstü” cümlesi ve büstün böyle çekilmiş görünümü vardır. Daha başka bir bilgi olmadığı için eserin bu şekilde sergilenip sergilenmediğini bilmiyoruz. Elibal’ın kitabının son sayfalarında yer alan kronoloji bölümünde Iraida Barry’nin 9 Aralık 1963 tarihinde Mısır Apartmanı’nda Kısmet Galerisi’nde sergi açtığı bilgisi de yer alıyor. Mısır Apartmanı’nda Kısmet adlı bir galeri olduğunu kaç kişi biliyor acaba? Geçtiğimiz günlerde Türkiye sanat tarihinin çok yönlü sanatçısı Melek Celal’in kişisel arşivini incelerken sanatçının, grafik tasarımcı ve illüstratör İhap Hulusi ile 29 Eylül 1935 tarihinde Mısır Apartmanı’nın birinci katında bir sergi açtığına ilişkin bir gazete küpürü ile karşılaşmak da aynı heyecanı yaratmıştı. Aynı zamanda gazete yazarlığı yapan Melek Celal’in kesip sakladığı bu küpür, 9 Ekim 1935 tarihli Tan Gazetesi haberiydi. Bu vesileyle Mısır Apartmanı’nın tarihi üzerine bir kitabın olmadığını da belirtmek gerekir.
“Iraida Barry, yaşadıklarının neticesinde hastanede, tek başına ve yalnız olarak 82 yaşında hayata gözlerini yuman talihsiz bir sanatçı olmuştur.”
Columbia Üniversitesi kütüphane arşivinde de Barry’e rastlamak mümkün. Burada Iraida Viacheslavovna Barry ismiyle yer alan sanatçının anne adının E.V. Muravéva, baba adının ise V.N. Kedrin olarak geçtiğini görüyoruz. 1916-1970 tarihleri arasında arkadaşları ve aile yakınlarıyla yazışmalar yapar, bu mektuplarla birlikte fotoğrafları ve günlük yazıları üniversitenin Bakhmeteff Arşivi’nin nadir eserler bölümünde yer alır. Tüm belgeler 13 kutuda saklanan 3,500 eserden oluşur. Columbia Üniversitesi kütüphane arşivinde Barry’nin ölüm tarihi belirtilmemiştir, Derya Uzun Aydın tarafından yazılmış “İnas ve Sanayi-i Nefise Mektebi’nin İlk Kadın Heykeltraşları” adlı akademik makalede ölüm tarihi 1980 olarak belirtilmiş, ancak aynı makalede yapılan bir alıntıda bu tarih 1982 olarak geçmiştir.
Sanatçının diş hekimi Albert Barry ile evlendiği, Mısır Apartmanı’nda yaşadığı ve burada bir heykel atölyesi olduğu bilgisinin verildiği yazıda söz konusu alıntı, Gül Dirican tarafından yazılmış “Uzakta ve Yalnız Iraida” ve “Susma Iraida” başlıklı yazılardandır. Şöyle geçmektedir:
“Sanatçının yaşamı pek de mutlu sonla bitmemektedir. Evlendiği Malta uyruklu Albert Barry’den sakat bir çocuğu olan sanatçı, kimine göre bu sebeple eşinden boşanmıştır. Bir süre, Balıklı Rum Hastanesi’nde hasta kızıyla birlikte yaşamak zorunda kalmış ve burada hastalanarak bunama belirtileri göstermiştir. Hatta onun için; “kendi dışkısından heykeller yapardı” demişlerdir. Iraida Barry, yaşadıklarının neticesinde hastanede, tek başına ve yalnız olarak 82 yaşında hayata gözlerini yuman talihsiz bir sanatçı olmuştur.”
“Madam Mari ismiyle geçen “Üryan Etüd” ve “Kitap İstinsahı” adlı yapıtlarıyla katılan bir diğer sanatçı yer alıyor. Acaba isimde bir yanlışlık yapılmış olabilir mi?”
Yazdıkları, dili ve kişiliği çok fazla tartışmaya yol açmış bir eleştirmen olarak Türkiye sanat tarihi üzerine pek çok kitap geriye bırakmış Sezer Tansuğ, Çağdaş Türk Sanatı adlı kitabında 11. Galatasaray Sergisi broşüründen yola çıkarak şunları dile getiriyor:
“Aralarında Sabiha Rüştü (Bozcalı) ve Güzin (Duran) gibi oldukça tanınmışlarının bulunduğu kadın sanatçılar, resim dalında sergiye katılanların yüzde onunu oluşturuyor; fakat hayret uyandıran bir durum, heykel dalında katılan sekiz sanatçının yarısını kadın heykeltraşların oluşturmasıdır. Bu dalda öteden beri İstanbul’daki sergilere katılan Madame Barry, tek yabancı sanatçı olarak karşımıza çıkıyor.”
İlginçtir ki Iraida Barry, Yapı Kredi Yayınları’ndan çıkan Resim Tarihimizden: Galatasaray Sergileri 1916-1951 adlı kitabın 11. Galatasaray Resim Sergisi listesinde yer almıyor. Burada Heykeltraş Kısmı başlığı altında Besim Hanım, Mualla Ahmet Hanım, Nejad Bey, Nermin Nejat Hanım, Roza Hanım, Sabiha Ziya Hanım, Zühtü Bey ve Madam Mari ismiyle geçen “Üryan Etüd” ve “Kitap İstinsahı” adlı yapıtlarıyla katılan bir diğer sanatçı yer alıyor. Acaba isimde bir yanlışlık yapılmış olabilir mi? Nitekim resim dalında Güzin Hanım ve Sabiha Rüştü Hanım isimlerini görüyoruz. Nurullah Berk ve Hüseyin Gezer tarafından hazırlanmış 50 Yılın Türk Resim ve Heykeli adlı kitapta ise kendisi hakkında bir bilgi yer almasa da Barry’nin iki heykeline rastlıyoruz. Bunlar: “Heykeltraş İlhan Özsoy büstü, alçı, Resim ve Heykel Müzesi” ile “Oturmuş çıplak, alçı, Resim ve Heykel Müzesi”. 1996 tarihli “MSGSÜ İstanbul Resim ve Heykel Müzesi Koleksiyonu” adlı kitapta sanatçının 5 heykeli yer alıyor. “İlhan Özsoy Büstü”’nün de yer aldığı bu eserlerin diğerleri: “Tors – Erkek Büstü, 1950, alçı.”, “Nü, 1935, alçı.” , “Dansöz (rölyef), alçı”, “Komposizyon (rölyef), alçı”.
“Heykel sanatçılarından bugüne, konulu sahneler değilse de çok sayıda büst kalmıştır. Devlet siparişi ile ideolojik heykeller yapmadığı anlaşılan Iraida Barry böyle bir dönemde klasik heykel anlayışına sıkı sıkıya bağlı sivil üretimler yapmış bir sanatçı olarak durmaktadır.”
Iraida Barry’nin kişisel arşivi incelendiğinde sanatçının çok sayıda kadın ve erkek büstü yaptığı görülür. Bunun yanı sıra büyük boyutlu çıplak heykeller, İsa, Meryem ve Çocuk İsa kabartmaları da yapmıştır. Büyük boyutlu heykelleri Akademi döneminde, küçük boyutlu büstleri ve kabartmaları ise daha sonraları yaptığını fotoğraflarından anlamak mümkündür. Kişisel arşivinde yer alan fotoğraflardaki çalışmaların bazısı Paris’te yapılmış ve sergilenmiştir. Sanatçı eserlerinin altına tarih ve sergilendiği yerin bilgisini yazmayı ihmal etmemiştir. Örneğin 1935 tarihli bir İsa heykelinin altında Paris’te Bağımsızlar Salonu’nda sergilendiğini öğrendiğimiz “Salon des Indépendants 1936” bilgisi yer alır. Tuttuğu kişisel arşivde Bağımsızlar Salonu’nda sergilendiği bilgisi yer alan birden çok heykel fotoğrafı vardır. Bunlar 1932 ve 1936 tarihleri ile deftere yapıştırılmıştır. İçlerinden bir tanesi duvara yaslanmış çıplak kadın heykelinden oluşan “Le projet d’une Fontaine”dir (Bir Çeşme Projesi).
Sanat tarihçisi, akademisyen Mehmet Üstünipek, “Pera Müzesi’nde İstanbul’un Bizans Anıtlarına Yönelik İki Sergi” adlı yazısında 1930 yılında Amerikan Bizans Enstitüsü’nün kurulmasını sağlayan ve bu yolla 1931 yılında Ayasofya mozaiklerinin restorasyonunu başlatan Thomas Whittemore’un Barry tarafından yapılmış büstüne dikkat çeker. Barry’nin kişisel arşivinde ise “M. Karagözyan” notu ile bir başka büst yer alır. Burada geçen Mösyö Karagözyan, aynı arşivde sanatçının kesip sakladığı bir gazete küpüründe anlamını buluyor belki de. Fransızca yayınlanan Stamboul gazetesinden kesilmiş ve üstüne 1924 tarihi atılmış “Les actionnaires du Chirket” (Şirket hissedarları) ve “Les artistes russes” (Rus sanatçılar) başlıklarını taşıyan küçük küpürün ilk başlığında Galata’da buluşan bir grup kimseden bahsedelirken Serkiz Caragheuzian (Sarkis Karagözyan) ismi geçer. Bu kişi, söz konusu portredeki kişi midir henüz bilmiyoruz. Aynı küpürün ikinci başlığında ise sanatçının ismi vardır; İstanbul Rus Ressamlar Birliği tarafından organize edilmiş tablo sergisinin açılışı hakkında bilgi verilmiştir, kendisi söz konusu sergiye heykelleriyle katılmıştır. Küpürde serginin nerede ve Pazar günü olması dışında hangi tarihte yapıldığına ilişkin bir bilgi yer almıyor. Sanatçının sadece kendisine ilişkin haberi değil, onu diğer haberle birlikte özenle gazeteden kesmiş olması dikkat çekiyor.
Iraida Barry’nin yaşam ve sanat serüveninden geriye kalan şeyler var, kopuk kopuk bilgiler ise henüz araştırılıp, çoğlatılıp, bir araya getirilmeyi bekliyor. Ondan kalan fotoğraflara ve üretimlere bakıldığında güçlü, kararlı, çok sayıda ve sürekli üretimi olduğunu gördüğümüz Barry, Türkiye’nin sanat tarihinde esaslı ama henüz farkında olunmamış bir kadın sanatçı olarak yerini alıyor. Onu bu ülkenin sanat geçmişinde en sıra dışı kılan şey; döneminin kadın sanatçılarında az görüldüğü üzere heykeli seçmesi ama daha da önemlisi bu alanda zorlu ve büyük çalışmalara imza atmış olmasıdır. Iraida Barry, eğitimden sonra devam etmeyi seçmiş, İstanbul ve Paris’te sınırlı sergi imkânlarını zorlamış gözüküyor. Geriye kalan eser fotoğraflarına bakıldığında üretiminde klasik çıplakların ardından büstün ayrıcalıklı bir yer tuttuğu açık. Bu büstler muhtemelen sanatçının yakın çevresi ya da değer verdiği kişilerdi. Bazısının sipariş üzerine yapılmış olması da muhtemel, döneminde İstanbul’da henüz oturmuş bir sanat piyasası yoksa da kişisel siparişle portre resmi ya da büst yaptırma gibi bir geleneğin yaşadığı kesin. Heykel söz konusu olduğunda dönemin birinci alıcısı ve siparişçisi devlet. Atatürk başta olmak üzere devlet adamları ya da ulusal bağımsızlık temalı konular kamusal alanlar için sipariş edilirken sanatçılar, yakın çevrelerinin ya da dönemin edebiyatçıları gibi kimselerin heykellerini de özel alanlarında yaparlar. Heykel sanatçılarından bugüne, konulu sahneler değilse de çok sayıda büst kalmıştır. Devlet siparişi ile ideolojik heykeller yapmadığı anlaşılan Iraida Barry böyle bir dönemde klasik heykel anlayışına sıkı sıkıya bağlı sivil üretimler yapmış bir sanatçı olarak durmaktadır.
Kaynakça:
-Iraida Barry kişisel arşivi.
– Tan Gazetesi, 29 Eylül 1935 (Melek Celal kişisel arşivi).
-MSGSÜ İstanbul Resim ve Heykel Müzesi Koleksiyonu, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul, 1996, s.485-486.
-Gültekin Elibal, Atatürk ve Resim – Heykel, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul, 1973, s.234-235, 358, 379.
-Columbia University Libraries – Archival Collections: http://www.columbia.edu/cu/lweb/archival/collections/ldpd_4078297/
-Sezer Tansuğ, Çağdaş Türk Sanatı, Remzi Kitabevi, İstanbul, 1991, s.163-164.
-Nurullah Berk-Hüseyin Gezer, 50 Yılın Türk Resim ve Heykeli, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul, 1973, s. 129-130.
-Mehmet Üstünipek, Pera Müzesi’nde İstanbul’un Bizans Anıtlarına Yönelik İki Sergi: http://lebriz.com/pages/lsd.aspx?lang=TR§ionID=1&articleID=119&bhcp=1
– Derya Uzun Aydın, İnas ve Sanayi-i Nefise Mektebi’nin İlk Kadın Heykeltraşları, Turkish Studies – International Periodical For The Languages, Literature and History of Turkish or Turkic Volume 9/10 Fall 2014, p. 1125-1139, Ankara / Turkey.