A password will be e-mailed to you.

"Geçtiğimiz yüzyıla kadar felsefe, sanat ve siyaset bir idealin, otoritenin tekelindeydi. Modern dünya böyle bir tekelleşmenin sonucu olarak ortaya çıktı ve dünyayı neredeyse yok etme sınırına getirdi."

Sanatın bir tavrı olması, bir şeyleri dile getirmesi aynı zamanda siyasal olanın bir tüketim nesnesine dönüştürme mücadelesidir. Bu bağlamda Kızıltepe’de (Mardin) açılan ve Emre Zeytinoğlu’nun küratörlüğünü yaptığı “Yersiz: Kader Birliği” sergisi bir sanat profilini ortaya koyarken iktidar ve sanat içindeki çoklu anlatımları da dile getirmektedir. Sergide farklı disiplinler içinde üretim yapan pek çok sanatçı bir araya getirildi.  

Barış süreci ile başlayan ve siyasanın güncel olanı daha fazla dile getirdiği bir dönemde güncel sanatın ve sanatın sorunsalları dile getirme ve görünür kılma yönü üzerinde duruldu. Sergi açılış panelinde barış süreci ve Gezi olayları üzerinden farklılıkların ötekileştirilmediği, insanların yaşam alanları üzerinde oluşturulan politikaların değişmesi gerektiğine bir kader birliğinden yola çıkılarak dikkat çekilmeye çalışıldı.

Düşünebildiğimiz oranda dünyayı değiştirebiliriz ya da şöyle diyelim dünyayı değişebildiğin oranda değiştirebilirsin.  Düşünce ve olabilirlik arasında daima bir bağlantı olmuştur ve bu bağlantı insanın en büyük yanılgısına dönüşmüştür. Dünyayı bir oluşumun ürünü olarak görmemizin altında yatan sebep burada aranmalı.  Postmodern bir dünyanın kapılarının aralandığı bir süreçte topyekûn olarak bir gerçeklik algısından uzaklaşıyoruz. Kızıltepe’den güncel sanat üretimlerine müdahil olan Mehmet Ali Boran “Alan Savunması” videosuyla oluşturulan bu dünyanın gerçekliğini bir savaşım üzerinden sonsuz bir yapboza çeviriyor.

Geçtiğimiz yüzyıla kadar felsefe, sanat ve siyaset bir idealin, otoritenin tekelindeydi. Modern dünya böyle bir tekelleşmenin sonucu olarak ortaya çıktı ve dünyayı neredeyse yok etme sınırına getirdi. Gelinen bu uç nokta insanın ideal olanın dışında, karşıt bir hareketin oluşumuna sevk etti. Tekrardan geriye dönüp baktığımızda; yaşamı düzenlemek için çıkılan bu yolda korumaktan çok yıkılması gereken sonuçlar ile karşılaşıyoruz. Yönetimler, yönetilenlerin yararından çok yönetenlere hizmet etmiş ve onların varlık sebebine dönüşmüştür. Sergide yer alan Erinç Seymen’in “Bir Cennet İçin Eskizler” başlığı altında yaptığı serigrafiler böyle bir dünyanın izlerini sürüyor.

Tarihi daha baskın olanlar yazmış olabilirler ama daha yaygın olanlar algıyı belirlemişlerdir ve belki de tekrardan bir karşıtlık durumu ortaya çıkarmıştır. İktidarlar savunmacı ve gerici bir tutum içine girerken, kalabalıklar zıttı bir oluşumun arzusunu dayatır ve dünyayı daha az kontrol edilebilen, yönlendirilemeyen ve üst söylemleri eriten bir yapıya dönüştürür. Erdal Duman Kızıltepe’nin coğrafi haritası üzerine İstanbul’da Gezi olayları ile özdeşleşen mekânları üst üste çakıştırmış ve insanların coğrafi bir haritada kendilerini konumlandırmalarını istemiştir.  

Değişmesi gereken sistemlerdir insanlar değil, sistemlerin değişmesi ve parçalanması tarihin daha kişisel bir yaşanmışlığa dönüşmesine de yol açtı. Güncel sanat tam da böyle bir dünyada yerini almaya çalışırken sanatın üst söylemler üzerinden bir yaratımı neredeyse sona erdirmiştir. Yaşam ve sanat bir arınma içerisinde geçmişin köhnemiş güç algısından ve geleceği kâbusa çeviren umut ve ideal arzusundan sıyrılıyor. Bu gün çok anlatımlı bir dünyada geçmiş, gelecek ve bu gün arasında bir seçim ya da daha doğrusu kişisel bir tarih algısı ile karşı karşıyayız. Sevil Tunaboylu kişisel belleğinden yola çıkarak ürettiği “Hayalden” enstalasyonu insani olanın, kişisel duyguların sanatın merkezi olması gerektiğini tekrardan hatırlatıyor. 

Yeni bir dünya yaratmaktan çok bir dil içinde konumlanan yaşam, yeni ifade yolları yaratmaktadır. Böyle bir dünyada hiyerarşiden, sınıfsal farklılıklardan, cinsel ayırımlardan ve şiddet olgusundan artık bahsedilemez. Eleni Constantinou, insan ve paylaşımın yarattığı dil problematiğine farklı bir noktadan yaklaşır ve toprağı tekrardan bir paylaşım, ortak yaşam alanına dönüştürür.

Sergilerdeki diğer işler 12 Temmuz 2013’e kadar Movapark sergi salonunda gezilebilir.
 

Daha fazla yazı yok
2024-11-21 17:35:12