Galeri Nev İstanbul, Serra Yentürk’ün küratörlüğünde Robert Mapplethorpe’un İstanbul’daki ikinci kişisel sergisine evsahipliği yapıyor.
Galeri Nev İstanbul, Serra Yentürk’ün küratörlüğünde Robert Mapplethorpe’un İstanbul’daki ikinci kişisel sergisine evsahipliği yapıyor.
"Fotoğraf çekmeye başladım çünkü çağımızın varoluş karmaşasına bir yorum getirmenin en kusursuz aracı fotoğraf gibi göründü. Ben bu karmaşayı yakalamaya, ona bir düzen getirmeye çalışıyorum" – R.M
Sergide, biyografik bir anlatımdan kaçınarak daha az bilinen eserleri aracılığıyla Robert Mapplethorpe‘un farklı bir bağlama yerleştirilmesi ve sanatının en esas yönlerinin görünür kılınmasıyla, izleyicilere yeni bir bakış sunulması hedefleniyor. Bu sebeple, üretimleri arasında en az kurgulanmış olan; hatta belgeleyici sayılabilecek S&M görüntüleri, Polaroid’leri ve otoportreleri seçkinin dışında tutuluyor.
Eserlerinde heykelsi ve resimsel nitelikleri vurgulamak Mapplethorpe’u kariyeri boyunca yönlendiren bir dürtüdür. "Photo-Seccessionists" akımın Stieglitz, Day ve Steichen gibi isimlerinin yanı sıra fotoğrafın öncüsü Nadar‘dan büyük ölçüde etkilenen Mapplethorpe’un fotoğrafları 1970’lerin başında klasik bir form anlayışına doğru evrilir. Buna paralel olarak, Polaroid’i bırakıp, kare formatlı vizörün sınırları içinde daha yavaş çalışmasını zorunlu kılan Hasselblad 500‘ü kullanmaya başlamasıyla sanatında doğaçlamayı bütünüyle terk eder.
Bu yalın kompozisyonlara büyük bir denetim ve formlara yönelik takıntılı sayılabilecek bir ilgi hakimdir. Özün açığa çıkartılması, nesnenin gerçeğe uygun olarak yeniden üretimini ikinci plana atmak pahasına fazlalıklardan arındırılmasını gerektirir. Susan Sontag‘in sözleriyle, Mapplethorpe’un eserleri "birşey hakkında bir gerçek değil, o şeyin en güçlü hali" dir. Fotoğrafın anlatımcı yönü bütünüyle bastırılır ve biçimin kendisi nihai öncelik haline gelir.
Mapplethorpe’un ışık ve hareket üzerindeki mutlak kontrolü üretim sürecinde önemli bir faktördür. Chiaroscuro varyasyonları geometrik formlara hacim kazandırırken, hareketsizlik heykelsi etkiyi güçlendirir. Zamanda asılı kalmış olmakla birlikte her bir imaj önceden hesaplanarak rastlantısallığı tamamıyla bertaraf eden, uzun ve zahmetli mise-en-scene’lerin sonucudur. Yıllar boyunca fotoğrafladığı vücut geliştiriciler, heykele duyduğu büyük ilginin somut örneğidir. Bu bedenlerle ilgilenmesinin ardında, daha erken tarihli pornografik çalışmalarından farklı; kendi sanat pratiğinde de temel bir konu olan disiplin ile ilişkili bir neden yatar. Ölüme ve bozulmaya karşı bağışık gibi duran siyahi erkek bedenleri, yeni, formel bir erotizm alanı açarlar.
İstiklal Caddesi Mısır Apt., No.163 K:4 D:23, Beyoğlu 34430, İstanbul