A password will be e-mailed to you.

Liana Kuyumcuyan tarafından tasarlanan The Absent Speaker’s Corner (Olmayan Konuşmacının Kürsüsü) projesi, 15-21 Nisan 2024 tarihleri arasında Milano Tasarım Haftası kapsamında BASE Milano’da gerçekleşecek The Convivial Laboratory isimli sergide yer alacak. Onur Atay yürütücülüğünde ve Urban.koop çatısı altında tasarlanan proje, insanların kamusal alanda anonim bir şekilde konuşma yapmalarını teşvik etmeyi amaçlıyor.

(Olmayan Konuşmacının Kürsüsü – The Absent Speaker’s Corner )

Olmayan Konuşmacının Kürsüsü, ifade özgürlüğünün giderek azaldığı toplumlarda, farklı sosyal grupların ve bireylerin fikirlerini kamusal alanda özgürce ifade edebilmelerini sağlamak amacıyla geliştirildi. Projenin ilhamı, 1855 yılında Londra’daki Hyde Park’ta başlayan “speakers corner (serbest kürsü)[1] geleneğinden geliyor. Aynı uygulama 2013 yılındaki Gezi Parkı protestoları sırasında İstanbul’a taşınmış ancak sürekli polis müdahalesi nedeniyle sürdürülememiştir. Bu doğrultuda proje, konuşmacının fikirlerini ifade ederken görünür olmayacağı bir alan yaratarak geçici bir anonimlik sağlamayı amaçlıyor.

Olmayan Konuşmacının Kürsüsü, bireylere kamuya açık konuşmalar esnasında anonimlik sağlayarak, fikirlerini ifade ederken potansiyel baskı ve önyargıdan arınmış bir ortam sunmayı amaçlar. Katolik gelenekteki günah çıkarma pratiğine referans veren proje, kamuya açık konuşma esnasında konuşmacının beden imgesini görünmez hale getirir. Bu noktada kimlik meselesi önemsiz hale gelirken, kişinin fikirlerinin özgürce ifade etmesine odaklanılır. Bu, çeşitli sosyal gruplar arasında engelsiz bir etkileşim ortamı sağlarken, aynı zamanda konuşmacılara güvenli bir alan sunacaktır.

(Liana Kuyumcuyan – Fotoğraf: Nesime Karateke)

Projenin form olarak referans aldığı günah çıkarma kabinleri[2], bireylerin günahlarını rahiplere özel olarak itiraf edebilecekleri alanlar olarak tasarlanmıştır. Kişi, bir paravanın veya ızgaranın arkasında durarak kimliğini diğer tarafta kalan rahipten gizler. Bu düzenleme, iki kişi arasında geçici bir anonimlik yaratır ve güven duygusunu geliştirir. Olmayan Konuşmacının Kürsüsü de günah çıkarma anındaki gibi geçici bir anonimlik yaratır; konuşmacının beden imgesi fikirlerini kamuya açık bir yerde beyan ederken görünmez, bu şekilde ifade edilen fikirler kişinin kimliğinden bağımsız hale gelir.

BASE Milano’da gerçekleşen The Convivial Laboratory sergisi, demokratik ve çoğul tasarım üzerine bir araştırma ve deney alanı açmayı hedefliyor. Sergi kapsamında akademiler, üniversiteler, tasarım stüdyoları ve tasarımcıların çalışmaları bir araya geliyor. BASE Milano’nun uzun süreli projesi olan We Will Design’ın bir parçası olan The Convivial Laboratory sergisi, kapsayıcı tasarımı teşvik etmek için bir araç görevi görmeyi hedefliyor.


[1] Serbest kürsü, ifade özgürlüğü ve kamusal tartışmanın bir sembolü olarak hizmet verir. İlk olarak Londra’daki Hyde Park’ta bulunan bu alanın tarihi, Reform Birliği’nin Hyde Park’ta özgürce toplanma ve konuşma hakkı talep ettiği 19. yüzyılın ortalarına uzanır. O zamandan bu yana serbest kürsü, Avrupa’daki birçok ülkede ve ABD’deki bazı eyaletlerde bireylerin siyaset, din, sosyal konular ve daha fazlası hakkındaki düşüncelerini dile getirdikleri bir platform haline gelmiştir. Aktivistlerin, sanatçıların ve sıradan vatandaşların canlı tartışmalara, münazaralara ve konuşmalara katıldıkları bir alan olarak hizmet eder.

[2] Günah çıkarma kabini 1500’lerin ortalarından sonra, Milanolu Kardinal Carlo Borromeo’nun girişimiyle kiliselere girmiştir. Borromeo’dan önce günah çıkarma yüz yüze gerçekleşiyordu. Borromeo, günah çıkarma kabinlerinin sistematik bir şekilde yerleştirilmesine ön ayak olmuş, Milano’daki her kiliseye yerleştirilmelerini zorunlu kılmış ve günah çıkaran ile tövbe eden arasında ayrımı sağlamak için ızgaraların kullanılması da dahil olmak üzere tasarım özelliklerini belirlemiştir.

Daha fazla yazı yok
2024-11-21 16:54:40