A password will be e-mailed to you.

New York Times (NYT) gazetesi, 21. yüzyılın en iyi 100 kitabını açıkladı ve edebiyat dünyasında büyük yankı uyandırdı. Liste, The NYT Book Review çalışanlarının da katkılarıyla 503 romancı, kurgu dışı yazar, şair, eleştirmen ve diğer kitapseverlerin oylarıyla oluşturuldu. Katılımcılardan en iyi 10 kitaplarını listelemeleri istendi ve verilen oylar sonucunda bu 100 kitaplık liste ortaya çıktı.

En İyi Kitap: Kime Göre, Neye Göre?

Kitap listeleri, edebiyat çevrelerinde her zaman ilgi çeken bir konu olmuştur. Ancak bu tür listelerin sübjektif değerlendirmeler içerdiğini unutmamak gerekir. “En iyi kitap” tanımı kişisel zevklere göre değişebilir. Bazen çok bilinen ve çok okunan kitaplar, herkes için aynı etkiyi yaratmayabilir. İnsanlar genellikle böyle listeler hazırlanırken, büyük ve prestijli eserleri önermek gerektiği gibi bir kaygıya kapılabilirler. Oysa en iyi kitap dediğimizde, gerçekten keyif almanın, akılda kalıcı olmasının yanı sıra kalpte iz bırakmasının önemi büyük. İyi kitapların çoğu ayrıntısını hatırlamayabiliriz ancak hissettirdikleri duygular ve onunla kurduğumuz bağ, yıllar geçse de unutulmaz.

Peki NYT Listesi Nasıl Hazırlandı?

NYT, listeyi oluşturmak için 503 romancı, kurgu dışı yazar, akademisyen, kitap editörü, gazeteci, eleştirmen, yayıncı, şair, çevirmen, kitapçı ve kütüphaneciye anket yaparak onlardan 2000 yılından bu yana ABD’de yayımlanan en sevdikleri on kitabı seçmelerini istedi. Katılımcılara ayrıca rastgele seçilen iki kitap arasında tercih yapmaları gereken sorular sunuldu. Bu tercihlerle birlikte oy verileri analiz edilerek ilk 100 kitap belirlendi. Karl Ove Knausgaard ve J.K. Rowling gibi bazı yazarların oyları birden fazla eser arasında bölündüğü için listeye giremedi. Tek kural, kitapların 1 Ocak 2000 veya sonrasında ABD’de İngilizce olarak yayımlanmış olmasıydı. Çeviriler de dahil edildi. “En iyi” kavramını katılımcılar kendi yollarıyla tanımladı; bazıları için bu “en sevilen” anlamına gelirken, diğerleri nesiller boyunca kalıcı olacağını düşündükleri eserleri seçti.

Ferrante’nin Gizemi ve Cesaret İsteyen Kitaplar

Listenin en tepesinde, büyük aşkımız “Bella” Elena Ferrante’nin “Benim Olağanüstü Akıllı Arkadaşım” kitabı yer alıyor. Derin karakter analizleri, dostluk teması ve Napoli’nin büyüleyici tasvirleriyle övgü toplayan kitap aynı zamanda “Napoli Romanları” olarak bilinen dört ciltlik şaheser serisinin ilk kitabı. Amerikan listesinde bir çeviri kitabın listenin başında yer alması bazı çevreleri şaşırtsa da Ferrante’nin gerçek kimliğinin bilinmemesi, ona kattığı gizemle birlikte kitaplarına olan ilgiyi artırıyor. Ancak, bu seçim aynı zamanda ankete oy verenlerin “en iyi kitap” kriterine en fazla uyan ve büyük beğeni toplayan eser olarak Ferrante’nin kitabını gördüklerini de gösteriyor.

Ferrante’nin kim olduğu konusunda yıllardır edebiyat çevrelerinde spekülasyonlar devam etmekte. Gerçek kimliğini büyük bir gizlilikle koruyan Ferrante’nin İtalyan olduğundan kuşku duyulmuyor. En son FT Weekend Magazine, Ferrante’yi hayranı olduğunu ifade ettiği performans sanatçısı Marina Abramović’in Londra sergisine davet etti. Yazar da sergiye e-posta yazışmaları üzerinden katıldı. Bu yazışmaların bazı bölümleri ilk kez yayınlandı.

Ankete katılanların çeviri kitaplara olan ilgisi Ferrante ile sınırlı değil. İlk 10’da iki çeviri kitap daha var: Roberto Bolaño’nun “2666” ve W.G. Sebald’ın “Austerlitz”. Bolaño’nun “2666” adlı kitabının 6. sırada yer alması bizi oldukça şaşırttı. Zor kitap ünü ve 1.192 sayfalık kalınlığıyla bu kitap, okuma listemizde olmasına rağmen henüz cesaret edemediklerimizden. Sizde durum ne? Listeden anladığımız kadarıyla, Amerikan okuyucusunun farklı dillerden çevrilen eserlere gösterdiği ilgi, edebi zenginliğe büyük katkı sağlıyor. Bir yazarın uluslararası tanınırlığa ulaşması, Amerika’da okunmasıyla doğrudan ilişkili olabiliyor. Örneğin, Gabriel Garcia Marquez’in eserleri Amerika’da geniş bir okuyucu kitlesine ulaştığında dünya çapında tanınır hale gelmişti. Marquez’in Amerika’da gördüğü bu yoğun ilgi, Latin Amerika edebiyatının uluslararası arenada yükselmesini de sağladı.

Marquez’in eserlerinin Amerika’da kabul görmesi, büyülü gerçekçilik akımının kapılarını açtı ve Julio Cortázar, Mario Vargas Llosa ve Isabel Allende gibi diğer Güney Amerikalı yazarların da tanınmasına olanak tanıdı. Marquez, Amerika’da okunan ilk büyük Güney Amerikalı yazar olarak, ardıllarının da uluslararası tanınırlık kazanmasına öncülük etti.

Goodreads ve NYT Listesi: İki Farklı Dünyanın Kitapları

Goodreads Kurgu Ödülleri, okuyucular arasında oldukça popüler ve prestijli bir liste olarak kabul ediliyor. 2009 yılından beri verilen bu ödüller, her yıl milyonlarca okuyucunun oylarıyla belirleniyor ve bu ödüller, kitapseverlerin nabzını tutan önemli bir gösterge olarak değerlendiriliyor.

Bu yazı için Goodreads Kurgu Kitap Ödülleri kategorisinde ödülü kazanan ve aday gösterilen kitaplardan kaç tanesinin NYT listesinde de yer aldığına baktık. Sonuç: sadece üç kitap! “Bir Amerikan Evliliği” – Tayari Jones, “Hayat, Sil Baştan” – Kate Atkinson ve “Yeraltı Demiryolu” – Colson Whitehead. Elbette, NYT listesi 2000 yılından itibaren Amerika’da basılan kitapları kapsadığı için bu listeye daha az kitap dahil edilmiş olabilir. Ancak, sadece üç kitabın bu listede yer alması oldukça şaşırtıcı bir durum.

Bu farklılık, Goodreads’in daha geniş katılımlı ve ortalama bir okuyucu kitlesini temsil etmesinden kaynaklanıyor olabilir mi? Goodreads kullanıcıları, genellikle popüler kültüre daha yakın ve geniş kitlelere hitap eden eserleri tercih ederken, NYT anketine katılanlar daha seçkin edebi değer taşıyan eserleri mi seçiyorlar? Kesin olan, iki farklı okuyucu kitlesinin zevk ve beklentilerinin ne kadar farklı olduğudur.

Listede Olmayanlar

Başta da dediğimiz gibi “en iyi” oldukça subjektif ve iddialı bir tanımlama. Söz konusu olan NYT olduğunda iddialı olmakta bir sorun görülmeyebilir elbette. Öte yandan liste hazırlamak da başlı başına subjektif bir olay. Liste hazırlamamız istendiğinde elbette okuduğumuz, iyi bildiğimiz kitaplara yöneliyoruz. Hiç bilmediğimiz bir kitabı iyi ya da kötü herhangi bir listeye dahil edebilmemiz söz konusu değil. Gerçekten de NYT listesinde kendine yer bulamayan birçok eser ve yazar var. Hatta NTY listesinde yer almayan en iyi kitaplar listeleri bile yapılmaya başlandı. Böyle örnek bir listeye buradan ulaşabilirsiniz. Dolayısıyla bu liste de kaçınılmaz olarak eleştirilerden payını alıyor, hazırlayan NYT olsa bile.

Aklımıza ilk gelenlerden biri elbette Haruki Murakami. Gerçeküstü hikaye anlatımı ve derin psikolojik içgörüleriyle dünyanın her yerinde çok sevilen Murakami, ne yazık ki büyük külliyatındaki hiçbir kitabıyla NYT listesinde yer bulamadı. Listede önemli edebiyat ödüllerini kazanmış ya da en azından aday olmuş yazar ve kitaplara ağırlık verilmiş gibi görünse de Nobel Edebiyat Ödülü’nü 2006’da kazanan Orhan Pamuk veya 2018’de kazanan Olga Tokarczuk kitapları kendilerine yer bulamamış. Aynı şekilde, Tokarczuk’tan sonra bu ödülü kazanan Peter Handke, Louis Glück veya Abdulrazak Gurnah da listede yok. Üstelik Tokarczuk, Uluslararası Booker Ödülü’nü de kazanmış bir yazar. Yine son iki yılda Uluslararası Booker Ödülü kazanan Jenny Erpenbeck ve Giorgi Gospodinov gibi yazarlar da listede yer almıyor. Çok uzağa gitmeden, Amerikan edebiyatının en sevilen isimlerinden Paul Auster’ın da en azından Booker Ödülü’ne aday olan kitabı “4321” ile listede yer almaması bizi oldukça üzdü.

Burada listeye giremeyen ama girmesi gerektiği düşünülen yazarlar ve kitapları sıralayacak değiliz. Ama listede neyin eksik olduğuna dair genel bir değerlendirme yapabiliriz. Mesela listede bilimkurgu, polisiye gibi hem çok okunan hem de eleştirmenler tarafından da övgüyle karşılanan belli türler ya yetersiz temsil ediliyor ya da hiç yok. NYT’ın kendisinin de belirttiği gibi ağırlık tarihi romanlarda. Popüler kitapların ya da yazarların hiçbiri listede kendisine yer bulamamış. Durum böyle olunca yine başa dönüp iyi kitap ne diye sormak zorunda kalıyoruz. Böyle bir soru sorulduğunda çok sevdiğimiz, elimizden bırakamadığımız kitapları mı seçiyoruz yoksa biraz da havalı görünmek uğruna yüksek edebiyata mı yöneliyoruz diye düşünmeden edemiyoruz.

Dolayısıyla NYT’ın 21. Yüzyılın En İyi 100 Kitabı listesi, birçok önemli eseri içermekle birlikte, çağdaş edebiyatın tüm yelpazesini temsil etme konusunda yetersiz kalıyor. Böylece önemli türleri, etkili yazarları ve farklı ülkeleri göz ardı eden liste, 21. yüzyıl edebi başarılarına gerçekten kapsayıcı ve kapsamlı bir genel bakış sunma fırsatını kaçırıyor. Oysa daha dengeli ve temsili bir liste sadece okuyucuların bakış açılarını ve algılarını zenginleştirmekle kalmaz aynı zamanda modern edebiyatı şekillendiren seslerin küresel çeşitliliğini de ortaya koyabilir. NYT listesi ise çok çeşitli türleri, yazarları ve ülkeleri dışarıda bırakarak, 21. yüzyıl edebiyatının gerçek genişliğini yansıtmayan dar bir edebiyat kanonunu sürdürme riski taşıyor.

Bu tür yüksek profilli listeler genellikle yayıncılık eğilimlerini ve okurların tercihlerini etkiler. Farklı seslerin dışlanması, Batılı olmayan yazarlar için görünürlüğün ve fırsatların azalmasına neden olabilir ve sınırlı bir bakış açısının egemenliğini daha da pekiştirebilir. Amerikalı ve Batılı yazarların baskınlığı kültürel önyargıları güçlendirirken dünyanın diğer bölgelerinden ortaya çıkan zengin edebi gelenekleri ve yenilikleri göz ardı eder. Bu durum, küresel resmi göz ardı eden homojen bir edebiyat görüşüne yol açabilir.

Liste Çok mu Amerikan?

Sadece yukarıdakilerden yola çıkarak bile bu soruya evet diye cevap vermek mümkün ama dahası var. Listenin yaklaşık üçte birini oluşturan kurgu dışı kitapların tamamına yakını Amerikan tarihi, toplumu ve siyasetine odaklanıyor. Listede ırk ve ırkçılık konusunda odaklanan birçok eser yer alıyor ve almalı da. Ancak bu dünyanın başka yerlerinde olanlar ve hatta dünyanın genelini ilgilendiren meselelerle ilgili kitapların tamamen göz ardı edilmesi anlamına gelmemeli diye düşünüyoruz.

Söz konusu Amerikan hakimiyetine rağmen listede farklı bakış açıları sunan Amerikan olmayan iki önemli eserler yer alıyor. Marjane Satrapi’nin “Persepolis” adlı eseri, İran’da İslam Devrimi sırasında büyümenin anlatısını sunarak siyasi ve kültürel baskı konularını vurgulayan bir grafik roman. Grafik roman olmasıyla da listede yine az temsil edilen bir türün de örneği. İkinci kitapsa Nobel Edebiyat Ödüllü Svetlana Alexievich’in” İkinci El Zaman”ı. Kitap Sovyet sonrası yaşamın dokunaklı bir sözlü tarihini sunarak kayıp, kimlik ve siyasi değişimin sıradan insanlar üzerindeki etkisini inceliyor. Bu kitaplar, listede istisna olarak yer alsalar da Amerikan olmayan deneyimlere dair bir farkındalık oluşturuyorlar.

Türkçeye Çevrilen Kitaplarda Durum Ne?

NYT’nin En İyi 100 Kitap listesinde yer alan 73 kitap Türkçeye çevrilmiş. İlk 10’daki kitaplardan 9 tanesi (ikinci sıradaki “The Warmth of Other Suns” hariç) Türkçeye çevrilmiş. Ancak bu kitapların 3’ünün baskısı tükenmiş durumda.

Kitap Yazar Orijinal Dili Türkçe Yayınevi Satış Durumu
1 Benim Olağanüstü Akıllı Arkadaşım Elena Ferrante İtalyanca Everest Yayınları Var
2 The Warmth of Other Suns  Isabel Wilkerson İngilizce
3 Kurtlar Hanedanı Hilary Mantel İngilizce Alfa Yayınları Var
4 Malum Dünya Edward P. Jones İngilizce İnkılap Kitabevi Yok
5 Düzeltmeler Jonathan Franzen İngilizce Sel Yayıncılık Yok
6 2666 Roberto Bolaño İspanyolca Can Yayınları Var
7 Yeraltı Demiryolu Colson Whitehead İngilizce Siren Yayınları Var
8 Austerlitz W.G. Sebald Almanca Can Yayınları Var
9 Beni Asla Bırakma Kazuo Ishiguro İngilizce Yapı Kredi Yayınları Var
10 Gilead Marilynne Robinson İngilizce Kyrhos Yayınları Yok

Neden Bu Kadar Fazla Baskısı Tükenen Kitap Var?

İlk 100’de yer alan kitaplara baktığımızda ise 73’ünün Türkçeye çevrildiğini görüyoruz. Listede yer alan kitapların çoğunun Booker, Pulitzer, NYT Çok Satan Kitaplar gibi farklı edebiyat ödülleri olduğunu da dikkate alırsak yayınevlerimizin trend kitapları takip ettiğini ve Türkçeye kazandırdığını görüyoruz. Bu yayıncılığımız adına önemli bir zenginlik. Ancak bu kitaplardan 22 tanesinin şu anda baskısı yok. Biraz bunun nedenleri üzerine birlikte düşünmek istiyoruz.

İlk akla gelen okurların belirli türlere ve yazarlara olan ilgisi, kitapların satış performansının en önemli belirleyicilerinden olması. Daha az bilinen yazarlar veya spesifik konular okuyucunun ilgisini çekmemiş olabilir. Bazı kitapların çevirisi ve kültürel adaptasyonu, orijinal dilindeki etkisini tam olarak yansıtamayabilir. Bu da okuyucuların kitaba olan ilgisini azaltabilir.

Türkiye’deki kitap satışlarında dünya klasikleri her zaman okuyucudan büyük rağbet görüyor. Türkçeye çevrilen kitaplarda modern edebiyat yerine, klasik edebiyat eserlerine yönelen bir okur kitlesi var. Tabi bunda okuyucu kitlesinin alım gücü de önemli belirleyici. Kitap fiyatlarının, genel olarak her zaman, alım gücünü zorladığı için okuyucudaki “bir kitap alacaksam bari klasik bir kitap okuyayım” gibi bir düşünce de etkili olabilir. Diğer ülkelerin en çok satan kitap listelerinde bizdeki kadar klasik eserlerin olmadığını görüyoruz. Zamanında Twain’in “herkesin övdüğü ama kimsenin okumadığı kitaplar” dediği klasikler acaba bizde kitaplıkların “olmazsa olmazı” olarak mı alınıyor? Dünya klasiklerine böyle bir haksızlık yapmayalım derken aklımıza Italo Calvino’nun “Klasikler, insanların, hiçbir zaman ‘Okuyorum’ demedikleri, genellikle ‘Yeniden okuyorum’ dedikleri kitaplardır.” sözü de geliveriyor. Neyse bu bir başka yazının konusu olsun.

Peki Yayınevlerinin Hiç Mi Suçu Yok?

Olamaz mı? Olabilir. Yayınevlerinin, kitapların tanıtımını yeterince etkili yapmamış olması da okuyucu ilgisini etkilemiş olabilir. Yeterli tanıtım ve pazarlama olmadan, kaliteli kitaplar bile okuyuculara ulaşamayabilir. Özellikle bilinen yazarlar değilse, yayınevlerinin kitap tanıtımları daha da önem kazanıyor. Zengin içerikli tanıtım bültenleri, basın bültenleri ve medya ilişkileri kitabın geniş kitlelere ulaşmasına katkı sağlar. Kitaba ilişkin sosyal medya platformlarında video tanıtımları, yazar röportajları ve okuyucu yorumları paylaşmak da yeni kuşakların ilgisini çekmek açısından vazgeçilmez. Kitap blogları ve inceleme siteleri ile iş birliği yapmak da kitabın daha geniş bir kitleye ulaşmasına yardımcı olur.

Dileğimiz, listede baskısı tükenmiş olan kitapların yeniden okuyucu ile buluşması. Yayınevlerimizin özellikle baskısı tükenmiş olup yeniden basılmasını düşünmedikleri kitapları e-kitap veya sesli kitap olarak okuyucu ile buluşturmaları, kitapların erişilebilirliğini artıracak uygulanabilir bir yöntem gibi görünüyor.

İyi bir kitap asla yaşlanmaz, değil mi? Descartes’in dört yüzyıl önce söylediği, “İyi bir kitabı ilk kez okumak, daha önce hiç tanışmadığınız bir dost edinmek gibidir,” sözü hala geçerliliğini koruyor mu? Hem de nasıl!

Daha fazla yazı yok
2024-09-07 05:50:56