Moving Image İstanbul bu yıl 4-6 Eylül tarihlerinde gerçekleşecek. Sanatatak’ın medya sponsoru olduğu fuarda kaçırmamanız gereken videoları derledik. Üç gün sürecek fuara uğramayı ihmal etmeyin ve bu işleri sakın kaçırmayın!
Leslie Thornton / Winkleman Gallery, New York
Avant-garde sinema ruhunu, deneysel film ve video işlerinde ki dağınık ve akıl bulandırıcı estetiğiyle yansıtan Leslie Thornton, teknolojinin ve dijital dünyanın Amerikan kültürünü nasıl oluşturduğunu ve bizim tarih, kültür, zaman ve doğa algımızı nasıl şekillendirdiğini araştırıyor. Anlamın, farklı mecralar yoluyla, yaratım, oluşum ve dağıtım süreçlerine dair meraklı bir bakış yaratan Thornton, işlerinde biçim ve içeriği kesiştiriyor. Bakışımızla yetinmeyip, tenimize değen video işlerinin görüntüsel ve duyusal etkisini, sıklıkla karşımıza çıkan geometrik formları, harekete verdiği soyut formu ve anlatıya boya tüplerinden usulca sızan renk kullanımını, Thornton’un resim alanındaki zengin geçmişine borçluyuz. Thornton işlediği konuları, akıl ile kolayca açıklayamadığımız, dil ile ifade edemediğimiz, ancak bedensel bir bağ kurabildiğimiz biçimde hikayeleştirip kurguluyor. Moving Image İstanbul’da yer alacak olan SNAP Tar yerleştirmesinde de, izleyiciyi video aracılığıyla duyusal bir akışa teslim ediyor ve etkin bir izleme, hatta bir katılım alanı yaratıyor. Bu yolla, film, video, yerleştirme, performans alanlarının sınırlarını birbirinde eriten Thornton, izleyiciye yeni ve düşsel bir anlatım alanının kapılarını aralıyor.
Taus Makhacheva / artSümer, İstanbul
Taus Makhacheva, video-performans işi “A Space of Celebration” ile Dağıstan Cumhuriyeti’nde, Kuzey Kafkas bölgesinde olan Avar etnik grubuna ait kutlama ritüellerinden yola çıkarak, gündelik hayat pratiklerine mizahi ve eleştirel bir perspektif yaratıyor. Geçmişi, gündelik hayatımıza tanıtmanın yeni yollarıyla ilgilenen Makhacheva, videosunda bizi yeniden inşa ettiği gelenek ve kutlama ritüellerine, allı pullu doreli lameli bol şatafatlı evlilik seramonilerine götürüyor. Videoda, ana figürlerden biri olan dev ve biçimsiz bir mendilin bir düğün salonuna girişini, masa ve sandalyeler arasında gezinmesini, bir tırtıl gibi yerde sürünmesini izliyoruz. Sanatçı bu yolla bize toplumun ritüellerinin tuhaf ve bazen de komik izlenceler haline gelebildiğini gösteriyor. Avar etnik kökenli bir Rus vatandaşı olan Makhacheva’nın performans ağırlıklı bir video pratiği var. Bireylerin, çoğunluk tarafından kabul edilen ‘gerçekler’ ile kurdukları ilişkiyi, beden ve hareket yoluyla anlatmayı seçen sanatçı, geleneksel ve çağdaş yaşam biçimlerinin arasında mekik dokuduğu hayatındaki gündelik ve sosyal normların ağırlığını araştırıyor. Böylece Makhacheva, performatif video pratiği ile kültürel ve politik tarih deneyimi, ve kültür ve kimlik inşaasına dair bir bilmece yaratıyor. Makhacheva, çağdaş ve nostaljik bakışı, yerel ve globali, gelenek ve gelişmeyi bir araya getirerek, videolarında kişisel ve toplumsal tarih, politik hafıza ve çağdaş yaşama dair karmaşık ama eğlenceli bir öykü kuruyor. Performans, yerleştirme ve fotoğraf alanında da çalışan sanatçının “A Space of Celebration” videosu, ziyaretçilerine, sanat tarihi, antropoloji ve kültürel çalışmalar okumaları ve bolca kahkaha için bir vaha sunuyor. Sanat pratiğini, zengin kültürel köklerine dair bir kutlama aracı haline getirse de Makhacheva’nın işleri nostaljik ve ideolojik bir onamadan uzak, yeni ve merak uyandırıcı.
Hsu Che-Yu / Vanguard Gallery, Shangai
Toplu bir bilinçdışılık ile ilgili olduğunu söylediği videosunda Hsu Che-Yu, bir heykelin etrafında, bir meydanın, bir geçmişin, bir tarihin, bir kurallar devrinin, bir devrimin ve özgürlük fikrinin anatomisini kuruyor. Çizim, hareketli görüntü ve metni birleştirdiği videosunda, Taichung şehrindeki Zhongshan Parkı’nda 1970 yılında bir heykelin dikilmesini konu alıyor. Doğduğu zamanın öncesine ait bu park ya da heykele ait anlık bir hafıza oluşturamasa da, yarattığı izlerin üstünden yürüyor. Zhonshan Parkı’nda hayal ürünü bir hayaletin ona hükmettiğini söyleyen sanatçı, eski haberlerden aldığı görüntüleri kullanarak ironik bir hikaye kurguluyor. Tarihin ya da geçmişte olan olayları değil, sadece onların hayaletlerini deneyimleyebileceğini ifade eden Che-Yu, hali hazırda meydanlar, heykeller ve toplumsal hafıza hayaletleriyle dolu olan toplumsal, dolayısıyla da kişisel tarihimize bir yeni parça daha ekliyor.
Rosa Menkman / TRANSFER, Brooklyn, NY
Rosa Menkman son dönemlerde akademik ve görsel işlerde sıklıkla karşılaştığımız bir glitch avcısı. Kendisini bir glitch suçlusu olarak tanımlayan Menkman, bilgisayar sanatları ve dijital sanatlar alanında iş üretiyor. Moving Image Sanat Fuar’ında karşılaşacağımız işi Xilitla, biçimsiz bir video oyunu, yapay bir video alanı, teknik ve materyal bir araştırma, metin ve fiziksel objeler arasında bir flörtleşme, dinleme ve anlama becerileri üzerine bir araştırma, uzun, derin bir dinleme deneyimi. Görsel işitsel bir glitch olarak görebileceğimiz Xilitla, platform değiştiriyor ve alışıla geldiğimiz online ortam yerine daha beklenmedik bir sahada karşımıza çıkıyor. Xilitla’yı online video yükleme ortamlarının konvansiyonelliğinden hatta klişeliğinden sıyırmak isteyen Menkman, sergileme alanının değişmesi ile birlikte, videonun da içeriğinin ve alımlamasının değişeceğini öngörüyor. Diğer bir deyişle, Xilitla’nın estetiğinin temsil edilme biçimi değişiyor; Menkman’ın sanat pratiğine hakim olan, performanslarını ya da videoların internette sergileme alışkanlığı da işlerin başka bir mecraya taşınmasıyla kırılıyor. Xilitla, Meksika’da deniz seviyesinin yüzlerce metre yukarısındaki bir yağmur ormanının kuytu köşelerinden birinde ki bir yerleşim. 1940’larda, sürrealist sanat hareketinin önemli figürlerinden biri olan şair Edward James, Xilitla’ya çok yakın bir bölgede, tüm mimari kuralları yıkarak Las Pozas adında, şelaler ve havuzların arasında sürrealist heykellerle kaplı bir bahçe inşaa ediyor. Rosa Menkman Xilitla işinde, Edward James’in büyüleyici Las Pozas’ında gördüğümüz, sonu gökyüzüne varan merdivenler, satranç piyonu motifindeki çeşmeler ve dev eller gibi bir çok sürreal imgeyi kullanarak, üç boyutlu, fütüristik, kullanışsız, halusinatif bir hareketli görüntü yaratıyor. Xilitla, bizi bir rüya alanına, alanlar arasında kalmış, yersizleşmiş bir yerleştirmeye, dijital bir düş manzarasına, görsel işitsel bir deneye, tüyler ürpertici ve fantastik bir platforma çağırıyor ve amaçsız bir video oyununun kahramanı yapıyor.
Wu Ding / L-Art Gallery, Chengdu
Wu Ding’in Moving Image İstanbul’da prömiyeri yapılacak “Component of Reality” video işi, durağan ve hareketli görüntü, sessizlik ve gürültü arasındaki tezatlık üzerine kurulu. Ding, sanat pratiğini, zaman ve mekan bağlamında, varlığından söz edilemez, gözlenebilir ama tam olarak elle tutulamaz, tarif edilemez üstü örtülü bir iç düzeni araştırmak için kullanıyor. Videolarındaki sembolik ve alegorik dil, uzak ve soğuk bir anlatım yaratmak yerine, izleyicinin anlam yaratma ve temas edebilme mekanizmalarına dair bir boşluk doldurma oyunu haline getiriyor. Sanatçı, videonun, izleyicilere dış dünyanın fiziksel ve materyal doğası ile ilişki kurabilmeleri için bir araç haline gelmesini umuyor. Şiirsel bir görsel anlatım diline sahip olan Ding, aslında hafızamızda yeri olan birçok fiziksel durumu soyutlaştırarak başka biçimlerde yeniden bize tanıtıyor ve yine çalışmalarında sıklıkla karşımıza çıkan içsel, gizli kuralları ve düzeni çok parçalı bir yapboz haline getiriyor. Sanatın metafizik yönüne odaklanan, ve izleyicilerin farklı varoluş deneyimlerine eşlik etmeye niyetlenen Ding’in vaad ettiği gibi, zamansız ve durağan bir oluş haline, ya da deneyimin zaman kiplerinden sıyrılmış biçimine yaklaşmaya, gözümüz Moving Image Istanbul’da Ding’in video yerleştirmesinde olacak.
Ada Karczmarczyk / Postmasters Gallery, New York
Papa Francis’ten ne düşünmesi gerektiğini, Leonardo da Vinci’den bu düşünceleri nasıl şekillendireceğini, Britney Spears’dan da nasıl bir bakire olacağını öğrendiğini söyleyen Ada Karczmarczyk, post-komünist ve dindar, on parmağında on marifet bir multimedya sanatçısı. Kendisini performans sanatçısı, blogger ve şarkıcı olarak tanıtan Karczmarczyk, Moving Image Sanat Fuarı’nın en cafcaflı video performanslarından birine sahip. Karczmarczyk’nın işlerinde, kolay kolay bir araya gelmeyecek, hatta çoğunlukla şiddetli bir çatışma içinde olan pop kültür, maneviyat ve sanat kavramlarını yan yana hatta üst üste buluyoruz. Son yıllarda geçirdiği manevi dönüşümden yola çıkarak, öncesinde içselleştirdiği bir çok kavramı tersyüz edip, mistik, tinsel ve yeni bir sanat yapma pratiği ile sınırlarını yeniden oluşturmaya başlıyor. İnternet çağı estetiğine içerik ve method olarak çok yakın duran sanatçı, bize ruhani bir yolculuğun en renkli halini sunuyor. Elektropop esintileri ile katolisizmi, disko estetiği ile Meryem Ana’nın temsil ettiği ilkeleri bir araya getiren Karczmarczyk’ın kimlik krizlerinin ve bir mana arayışının peşinden deneyimlediği ruhsal dönüşümün izini 2011’den beri YouTube kanalında yayınladığı videolarla sürmek mümkün. Bu seriye baktığımızda, Karczmarczyk’nin, performatif kişiliği, kendi kimliği ve deneyimleri ile oynayışı, mizahi anlatımı ve renkli pop estetiği kendini en fosforlu renklerde ele veriyor. Akıl bulandırıcı bir sürü meseleyi piste çağırıp en sevdiği pop yıldızlarından biri olan Beyonce ile dans ettiren Karczmarczyk, bize de kendi dans adımlarımızı uydurmak için bir pist ve akılda kalıcı bir melodi veriyor.
Xavier Veilhan / Andréhn-Schiptjenko, Stockholm
Mimari ile güçlü bağları olan Xavier Veilhan, Vent Moderne işinde bizi perspektif, boyut, fiziksel alan ve mimari biçim üzerine bir oyuna davet ediyor. Videonun kurmaca anlatısı, tasarımcı, yaratıcı ve mimar rolünü üstlenen aktör Micha Lescot etrafında çevreleniyor. Bir yaratım serüveninin tanığı ve katılımcısı haline geldiğimiz Vent Moderne’de, kahramanın tasarım sürecinde tanıştığı insanlar ile ilişkisini, seyahatlerini ve tasarım zaferlerini kutladığı anları izliyoruz. Video böyle kolay takip edilen düz bir anlatı etrafında seyrediyor gibi görünse de, görsel ve kurgu yapısındaki soyut tavır, hikayeyi bir takip oyununa çeviriyor. Vent Moderne, hikayenin parçalarını birbirine ekleyen ve merak uyandıran görsel öğeler sayesinde bir mimari proje hikayesinin tek düzeliğinden uzaklaşıp, fuarın en merak edilen işlerinden biri haline geliyor. Moving Image İstanbul’da yer alan birçok sanatçı gibi, birçok farklı sanat mecrasında (resim, fotoğraf, heykel, yerleştirme ve performans) aktif iş üreten Veilhan’ın videolarında da alan geçişleri ve metinlerarasılık keskin biçimde hissediliyor.