Faslı sanatçı, fotoğrafçı, grafik tasarımcı ve öğretmen Mohamed Melehi’nin zamanla evrilen çizgilerine odaklanan “New Waves” başlıklı sergi, aynı zamanda bu çizgilerin Fas’ın kültürel sahnesini nasıl değiştirdiğini gözler önüne serdi.
Bu yaz başında Londra, The Mosaic Rooms’da yer alan ve küratörlüğünü Morad Montazami’nin üstlendiği “New Waves”, tema olarak zamanla yapısal değişime uğrayan ancak Melehi’nin sanatında hep varlığını koruyan çizgilerin etrafında şekillenen bir sergiydi.
Bu çizgiler Wounds başlığıyla bir araya gelen eserlerde, Melehi’nin tuval bezin üzerine yapıştırdığı baskı kağıtlarını sadelikleriyle süsleyen koyu renkli düz çizgiler olarak beliriyor ilk kez. Sanatçının Roma’da Güzel Sanatlar bölümü öğrencisiyken yarattığı bu çizgileri, eğitimini devam ettirmek üzere gittiği New York’ta hayat verdiği, özgünleşmeye başlayan çizgiler takip ediyor. New York’un göz kamaştıran ışıklarıyla gökdelenlerinden ilhamla ortaya çıkan büyük bloklar ve Melehini’yle özdeşleşen renk şeritleri göze çarpıyor Vertical adıyla bir araya gelen eserlerde. Bu dönem eserlerine her ne kadar nötr renkler hakimse de, Vertical ile kırmızının; Solar Nostalgia ile de sarının kendini belli etmeye başladığını görüyoruz. Ayrıca çizgilerin yavaş yavaş kıvrılmaya başladığını da söylemek mümkün.
Yeni bir dalga
Kazablanka’da artık tamamen dalgalara evrilen çizgiler, yalnızca Mohamed Melehi’nin sanatında değil, Fas’ın görsel kimlik arayışında da yeni bir dalga yaratacaktır. Melehi, Fransa’dan bağımsızlığını kazanalı henüz sekiz yıl olan Fas’a döndükten sonra ülkenin önemli sanatçılarından Farid Belkahia, Mohammed Chabaa ve koleksiyoncu Bert Flint ile resim, heykel ve fotoğrafçılık dersleri verdiği Kazablanka Güzel Sanatlar Akademisi’nde bir araya gelir. Bu okulda yeni bir sanat akımının temellerini atacak ekip; kolonyal dönemden kalma, akademide gelenekselleşmiş sanat anlayışını reddeder. Keza sanatçılar, içinde yetiştikleri Amerika ve Avrupa sanat ortamının bir benzerini yaratmaya, Batı sanatını taklit etmeye de niyetli değildirler. Bunun yerine Batı menşeli sanat akımlarıyla Fas’ın geleneksel sanatlarından beslenen, özgün bir Fas Modernizmi yaratmanın peşine düşerler. Batı ile Doğu’yu kendine has bir şekilde harmanlayan bu yeni akımda soyutlamanın bolca görüldüğü Berber mimarisi ve el sanatlarıyla; popüler sanat ve sert kenarlı resmin etkileri yoğun bir şekilde hissedilir.
70’lerde dalgalar 80’lerde zikzak çizgiler
Kazablanka Güzel Sanatlar Akademisi; sanatı yalnızca okulla sınırlamaz, sanatı sokağa çıkarır, onu günlük hayatın türlü köşelerine işler. Murallar, enstalasyonlar, kolonyal dönemden kalma salon sergilerine karşı çıkan sokak sergileri, Fas’ın Berberi kökenleriyle modern mimarinin göz alıcı terkipler yaptığı binalar, yine gelenekselle modernin lehimlendiği mobilya tasarımları ve bu kültürel hareketliliği ayakta tutmak için düzenlenen ve hâlâ düzenlenmeye devam eden Asilah Sanat Festivali’nin doğuşu…
Kolektif sanat hareketinde devinimler yaşanırken, Melehi’nin bireysel sanatında da değişikliklerin meydana geldiğini görüyoruz. 1970’lerde alevi andıran şekillerle dalgalanmaya başlamış çizgiler, 1980’lerdeki eserlerde (Cross A, Compostion) daha sıklaşmış ve Berberi motiflerinde sıkça görülen zikzak çizgilerden ilhamla ortaya çıkmış. Serginin derlediği bilgiler ışığında bu ilham kaynağı şaşırtıcı değil, zira bu çizgilerin artık Fas kültürünün kadim derinliklerini dolaştığını ve dönemin enerjisini yakalayarak ülkenin sanat sahnesine yön vermek üzere yeryüzüne çıktığını biliyoruz.