Borusan Contemporary’deki güncel sergi projesi “:mentalKLINIK: Acı Reçete #02 (Better Medicine #02) kapsamında, Sanatatak iş birliğinde gerçekleştirilen “Renk Üzerine Konuşmalar” serisi, yeni medya sanatçısı Refik Anadol’un katılımıyla son buldu. Sanatatak Genel Yayın Yönetmeni Ayşegül Sönmez‘in moderatörlüğünü üstlendiği etkinlik, Sanatatak’ın Instagram hesabı üzerinden canlı olarak yayınlandı. Etkinlik serisinin dördüncü ve son programında konuşan Anadol, alternatif gerçekliği görselleştirdiği dijital işlerinden bahsetti.
Kamusal alan verileriyle çalışmaya ilk olarak 2011’de başladığını belirten Refik Anadol, “İlk kullandığım veri bir ses kaydıydı. İstiklal Caddesi‘nin, çok sayıda dinin, paylaşımın, üzüntünün, sevincin paylaşıldığı ve belleği olan bir caddenin içerisinde geçen verilerle ki ses bunlardan çok önemli bir tanesiydi. Böyle yolculuğum başladı. Yani ilk verim kamusal alandaki sesti” dedi.
Anadol, özellikle son beş yılda yapay zekayla düşünmeye başladığına işaret ederek, “Bizi unutmayan makinaların çevresinde yaşadığımızı, bizi unutmayan sistemlerle donandığımızı, bize ne yiyeceğimizi, nereye gitmemiz gerektiğini, ne okumamız, ne izlememiz gerektiğini söyleyen sistemlerle çevrili olduğumuz bir dünyada tabii ki yavaş yavaş ‘gerçekten de özgür irademiz var mı?’ hissiyatı geldi” diye konuştu.
“Sadece bana ait bir fikrin ortaya çıkmasından mutlu olmuyorum”
Verinin nereden geldiğinin bir problem olabileceğini söyleyen Anadol, şöyle devam etti:
“Benim için büyük soru şu, ‘nasıl egoyu veriden ayırabiliriz?’ Egodan kastım bir kişiye ait kişisel bir verinin dışında yine veriyle başka nasıl hikayeler yaratabiliriz. Birçok veri var ortada. Ama dediğim gibi insanı, yani kişisel veriyi ortaya çıkardığımız zaman bence çok da fazla problem kalmıyor. Bu problemi daha çok potansiyel bir dönüşüme, daha derin ve iyi sorulara, daha anlamlı bir ilham yaratma değişim dönüşümüne sebep olabileceğini düşünüyorum. Bu yüzden kamu alanında başka verilerle, rüzgarla, doğaya ait verilerle çalışıyorum”
Anadol, sanatın herkes tarafından ulaşılabilir olması gerektiğini savunarak, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Temel anlamda benim için sanat, insanoğlunun hayal gücünü kullanabilme kapasitesidir. Ben bir sanatçı olarak bu kapasiteyi sonuna kadar kullanmakla mükellef olduğumu düşünüyorum. İkincisi benim için sanat herkes için, her iş için, her kültür için olmalı. Benmerkezci, düşük beklentili ya da sadece kişisel sebeplerle yapılan sanat eserlerinin, 21. yüzyılda herkes için bir şey söyleme şansı az olduğu için ben zor olanı seçtim. Belki de matematik gibi bir dilin ortaya çıkmasıyla bir derdim var. Sanatta sadece bana ait bir verinin, bana ait bir fikrin ortaya çıkmasından mutlu olmuyorum. Bunun insanlık için bir şey söyleme ihtimalinin az olduğunu düşünüyorum. Diğer türlüsünde ise insanlara dair sorular sorabilen, hatıra, veri gibi, bizi biz yapan, belki gerçekliğimizin temelini oluşturan gerçeklikle yapılan bir işin daha anlamlı olduğunu hayal ettim.”
“Görülen şey bir soyutlama”
Sergilerinin birçok ülkede gerçekleştiğini ve karşılık bulduğunu söyleyen Anadol, “Demek ki kültürel olarak bağımsız bazı işler, bazı insanların kültürlerinde farklı etkileşimler yapabiliyor. Benim hissettiğim, benim anladığım bu. Tabii görülen şey bir soyutlama. En nihayetinde bir insanın, bir hatırayı hatırlama sırasındaki 4 milisaniyelik bir veriden 4 dakikalık bir deneyime çıkması. Elbette gördüğümüz şey bir yansıma, bir soyutlama. Ama fikren bir yapay zekanın bir insanın hatırasını alabilip bir şekilde 3 boyutlu da olsa gösterebiliyor olma ihtimalinin bizde yarattığı izdüşümü heyecan, ilham, yeni sorular ve duygusal etkileşimler. Bunu tabii ki bilinçli yapıyorum. Bir ressam, bir heykeltıraş gibi yaptığım işlerim de var. Eğer işin içerisinde matematik, sinirbilim, yapay zeka, veri kullanıyorsam bunu ben 21. yüzyıldaki deneyimlere dönüştüremem. Bu sergiye giden insanlar girişte hangi algoritmayı kullandığımızı, hangi veriyi kullandığımızı, niye kullandığımızı, ne kadar süre sürdüğünü görebiliyor. Ama konvansiyonel mecrada bir işin ne kadar sürdüğünü, nasıl yapıldığını bilmek çok etkileyici mi bilmiyorum” ifadelerini kullandı.
Acı Reçete #02 sona ermek üzere!
Sağlık koşulları nedeniyle ziyarete kapalı olan Borusan Contemporary‘nin internet sayfasından canlı izlenebilen Acı Reçete #02 (Bitter Medicine #02) sergisi, siyah ve gökkuşağı renkleriyle son haftasına girdi.
Serginin merkezinde yer alan “Puff Out” yerleştirmesi, simlerin değişen renkleri ve robot süpürgelerin ortaya çıkardığı geçici desenlerle küresel gündem ve 21. yüzyıl teknolojisinin yarattığı belirsizliklerin altını çiziyor.
Sergi, aynı zamanda 31 Ocak’a kadar Borusan Contemporary’nin internet sitesi üzerinden ve İstiklal Caddesi üzerinde yer alan Borusan Müzik Evi‘nin vitrinine yerleştirilen ekrandan görülebilir.
Kaynak: Cumhuriyet
İLGİLİ HABERLER