A password will be e-mailed to you.

…bastırılmış arzularla, yatak ıslatmayla, erotizmle, rüyalarla bezenmiş Freudyen bir katmanı da var Kız Kardeşler’in…

Emin Alper’in 69. Berlin Film Festivali’nde yarışan Kız Kardeşler adlı filmini, yoğun edebi göndermeleriyle birkaç farklı biçimde tanımlamak ve pek çok farklı biçimde anlamlandırmak mümkün:

Zamanın ve mekanın belirsiz olduğu pitoresk bir dağ köyünde geçen bir masal… Nuri Bilge Ceylan sinemasının ve son dönemde senaryolarına damgasını vuran Çehov’un Üç Kızkardeş adlı oyununun bir çeşitlemesi… Lorca’nın köy trajedileri üçlemesini –Bernarda Alba’nın Evi, Yerma, Kanlı Düğün- akla getiren bir memleket metaforu… Köy hayatına, kadın erkek ilişkilerine ve ‘besleme’ müessesine ironik bir bakış… Bunların hepsinden biraz ama bambaşka bir film aynı zamanda…

Bu filmle birlikte Emin Alper’in, konvansiyonel bir formun çerçevesi içinde konvansiyonların dışına çıkma, türler arası geçiş yapma, gerçekliğin farklı boyutlarını ve tezahürlerini içeren bir anlatı oluşturma çabası somutlaşıyor, en azından benim zihnimde. Filmdeki ton farklarını komik, trajik, erotik ve korkunç sahneleri bir arada kullanarak filmin atmosferinde ve hissiyatında tutarsızlık yaratmasını biçem açısından ancak böyle anlamlandırabiliyorum.

İçerik açısından ise bir memleket metaforu olarak yorumlayabilirim. Büyük trajedilere aldırmadan yaşayıp gidiyor, ahlaki sorumluluk taşımıyor, boş lafla vakit geçiriyoruz gibi cümleleri kurabileceğimiz bir toplumsal eleştiri yapıyor. Öte yandan toplumsal gerçekçiliğin yalın ve direkt anlatımı yerine yerine katmanlı ve dolaylı bir anlatımı tercih ediyor. Bastırılmış arzularla, yatak ıslatmayla, erotizmle, rüyalarla bezenmiş Freudyen bir katmanı da var Kız Kardeşler’in.

Herhangi bir bölgenin hedef alınmaması için coğrafi ve kültürel unsurları dikkatle birbirinden ayırıyor, Alper. Doğa, mimari, madencilik, köylülerin aksanları, müzik ve başka ögeler filmin nerede ve ne zaman geçtiğini muğlaklaştırıyor. Bir Zamanlar Anadolu’da denebilir…

Uzun diyaloglar ve insanın doğa karşısındaki aczi filmin olmazsa olmazı

Filmin geçtiği köy, bir yanıyla çok gerçekçi bir yanıyla ünlü müzikaldeki gibi sislerin arasında kaybolunca zamanın durduğu Brigadoon gibi bir yer, ama romantik değil. Aksine uçurumun kenarında olmasıyla, karşısında yükselen sipsivri tepelerle ürkütücü bir yanı da var. Artvin tepelerindeki köyün sakinleri ise İç Anadolu aksanıyla konuşuyor. Köyün delisi olan kadının sürekli takla atması ise son derece hoş bir ayrıntı…

Yakın dönem NBC sinemasına özellikle bir gönderme yapmaktan ziyade yapısal bir benzerlik söz konusu. Yaşadıkları taşra kentinden Moskova’ya dönmek isteyen üç kızkardeş hakkındaki Çehov oyununu sadece şehre dönme isteği ve kardeşlerle çağrıştırıyor… Emin Alper basın toplantısında Çukurda’ya da referans yaptığını söyledi… Ki kırsal kesimde maneviyattan yoksunluk ve para hırsına dair bir öykü.

Yoksul aile kızlarının karnı doysun ve okuma yazma öğrensin diye burjuva evlerine hizmetkarlık yapmaya gönderilmesini ifade eden ve telaffuz etmesi bile onur kırıcı olan ‘besleme’lik Kız Kardeşler’in karakterleri için baba evinden daha cazip bir hayat vaat ediyor. Ateşin başında insan karakterini açınlayan uzun diyaloglar, insanın doğa karşısındaki acizini vurgulayan manzaralar, oyunculardan alınan mükemmel performanslar, çok özenli görüntü yönetimi bu filmin olmazsa olmazı…

Senaryo ve mizansendeki bazı tercihler, özellikle istismardan hiç söz edilmemesi, kadın cinselliğini ve hazzını eril bakışla sunma biçimi tartışmalı, hatta sorunlu olsa da oyuncular Cemre Ebüzziya, Ece Yüksel, Helin Kandemir, Kubilay Tunçer, Kayhan Açıkgöz ve Müfit Kayacan’ın yorumları ve görüntü yönetmeni Emre Erkmen’i artık dünya çapında bir usta olarak kabul ettiren çalışması övgüye değer.

Kızkardeşlerin besleme olmaktan pek memnun olmaları, hatta babalarının öz annelerinin kendi kızkardeşlerine özenerek kızlarının kasabaya, şehre gönderilmesini bir ideal gibi benimsemiş olduğunu anlatıp durması son derece ironik. En büyükleri Reyhan’ın arzusuna, onun küçüğü Reyhan’ın öfkesine yenik düşmesi ve evlerine geri gönderilmeleri babalarının onları sürekli nankörlükle suçlamalarını neden oluyor. Bu gencecik kadınların hayatta başka seçeneklerinin olmaması, erkeklerin yine ellerinin kiri ve çok bilmişlikleriyle temize çıkması, Reyhan’ın cinsel arzuları için bedel üstüne bedel ödemesi ayrıca mercek altına alınmalı… Filmin bütün ana karakterleri tek tek incelenebilecek derinlikte ele alınmış. Özellikle Reyhan’ın kocası Veysel ile köyden çıkıp doktor olmuş Necati Bey’in öykülerinden başlı başına film çıkar.

İLGİLİ HABERLER

69. Berlin Film Festivali’nde bir Fatih Akın filmi

İnançlarla aşkın arasında: Oray

Daha fazla yazı yok
2024-12-03 17:11:47