A password will be e-mailed to you.

Eleştirmenlerin yere göğe koyamadığı vizyon filmlerinden Truth (Gizli Dosya) gerçeklikte sınıfta kalınca yazarımız Arda Karaböcek’in gözüne giremedi.

Hayal kırıklığı yaratan yeni James Bond filmi Spectre ve Jocelyn Moorhouse’ın eleştirmenlerden geçer not alamayan Düşlerin Terzisi’yle birlikte vizyona giren Gizli Dosya (Truth), ülkemiz eleştirmenleri tarafından "okullarda okutulacak bir film", "bir kahramanlık hikayesi" ifadeleriyle değerlendirildi. Oyuncu kadrosunda Cate Blanchett, Robert Redford ve Elisabeth Moss bulunan film, benim içinse büyük bir hayal kırıklığı oldu.

Truth, George Bush’un ikinci dönem seçimlerinden önce asker kaçağı olup olmadığını ortaya çıkarmaya çalışan Mary Mapes’in kitabından uyarlanmış. Tüm filmlerde ana kahramanın motivasyonu filmin akışını belirler. Truth’taki ana karakterin motivasyonu ise ‘bana karşı çok zorbalık yapıldı, o yüzden zorbalık yapanlara karşı savaşma kararı aldım’ olarak kodlanmaya çalışılıyor. Fakat karakterin asıl motivasyonu daha çok filmin içinde geçen bir cümlede saklı; ‘2000 seçimlerinde Bush sadece 537 oy ile seçimi kazandı, Mapes bu hikayeyi(filme konu olan iddiayı) o zaman ortaya çıkarsaydı şu anda Al Gore başkan olabilirdi’. Mapes aslen nefret ettiği insanı yok etme yolcuğuna çıkmış bir anti kahraman.

Mitolojinin en sevdiğim kurallarından biri "Canavarla savaşırsan canavara dönüşürsün"dür. İddiasına göre Mapes de çocukken babası tarafından çoğu kez fiziksel şiddet görmüş ve zorbalığa uğramış. Hikayede görüyoruz ki elinde Amerika’nın en güçlü medya silahlarından biri varken onu Bush’a doğru döndürmediğine pişman oluyor ve bu seçimlerde Bush’a karşı gücünü haksız şekilde kullanarak seçimin sonuçlarını değiştirmeyi hedefliyor.

Filmin inandırıcılık problemi dışında kurgu problemi de var. Konu aldığı 60 dakika programının bir bölümünden 40 saniye kesilmesi gerekiyor ve kurgucunun 2 saati var. 2 saat içinde 40 saniye kesmeyi beceremedikleri için, programın çok önemli bir bölümünü tamamen kesiyorlar. Keşke film son halini almadan bazı bölümleri de aynen filmdeki gibi tamamen atmayı başarabilselermiş. Tempo probleminin yanı sıra tamamen araya bilgi sıkıştırmak için yazılmış dialoglar da filmin ilerlemesine yardımcı olmuyor.  Zodiac’ı yazan bir senaristin nasıl Dan Rather kadar içi boş bir karakter yazdığı gerçekten bir araştırma konusu. Bu çaba o kadar ekstrem düzeye ulaşıyor ki Dan Rather devamlı gülen zeka sorunu olan birisiymiş gibi ekrana yansıyor. Filmin yaptığı en iyi şey Newsroom’un ne kadar iyi bir dizi olduğunu izleyiciye kanıtlamak diyebiliriz. (Üşüyoruz Sorkin reis!)

Son kalemde Mapes’in iddiasında gerçeklik payı olabilieceğine inanmak Türkiye’de yaşayan biri için oldukça kolay. Fakat bunu hiç bir sağlam delile dayandırmadan yaparsanız, yok etmeye çalıştığınız kişiyi daha da güçlendirirsiniz. Sevmediğimiz bir başkan olduğu için Bush’a karşı bu gazetecilik değerlerinin çok dışında hareketleri biraz daha sineye çekmemiz bekleniyor oysa desteklediğimiz birine karşı böyle bir haber anlayışı güdülse eminim bu filme karşı tepkiler çok daha sert olurdu.

Daha fazla yazı yok
2024-11-21 22:11:00