A password will be e-mailed to you.

İnsan yaşamının en önemli anları, doğumun ve ölümün kutsandığı, Bodrum’un hafızasından izlerle dolu yapıda yer alan “Yetecek kadar” isimli sergi 25 Ağustos’a kadar devam edecek.

Serginin yön haritasını, yılların sessizliğini içinde taşıyan şapelin insanı içsel sesini duymaya, yaratıcısıyla arasında bir diyalog kurmaya yönlendiren mimarisi oluşturuyor. Kurguda yapının zengin belleği ve toplumsal mânâsı ile sanatın anlatım dili arasında bir ortaklık izlenmiş. İçlerinde sakin bir duruluk taşıyan eserler izleyiciye derinlere dalıp sessizce düşüneceği, yaşamın varoluşsal döngüsüne dair meditative bir süreç deneyimleyeceği alanlar sunuyor. “Yetecek kadar’” sergisi yetecek kadarla yetinmenin anlamını gittikçe yitirdiğimiz günümüzde, çevre ve doğayla kurduğumuz ve bozduğumuz dengeleri bu kutsal mekanda, sanatın bakış açısıyla yeniden değerlendirmeyi amaçlıyor.

Şapel’e girer girmez ‘‘Sen İyisi mi Bulutları Düşün’’ adlı yerleştirme Ike karşılaşıyoruz. Geleneksel camaltı tekniğine çağdaş bir yaklaşımla çalışılmış eser Elvan Erdin’in küratör ekibinde de yer aldığı “Deniz Ülkesi” sergisi için, Bodrum Deniz Müzesi’ koleksiyonundaki Orhan Veli’ye ait bir sandalın ölçülerine göre üretilip sandala monte edilmiş ve birlikte müzede sergilenmiş.

Burada ise aynı cam paneller yerden hafifçe yükseğe yerleştirilen paneller yüzüyor etkisi yaratıyorlar.. Sandal biçiminde çizilmiş, tehlike ve sınır belirten kırmızı çizgilerle çevrilmişler. Bakteri ve pislik üreten durağan suyu çağrıştıran cam eser , yüzeyinde gökyüzü ve bulutları çağrıştıran şiirsel yansımalarla olumluluğu vurguluyor ve “yaşam varsa ümit hep vardır” diyor.

Şapel’in sunağında serginin merkezini oluşturan yağlıboya tabloda , gece sandalla denize açılmış ağ atan balıkçı bir çift görüyoruz, belli belirsiz. Gecenin mistik atmosferini denizin sonsuzluğu ile birleştiren eser insanın emeğini, doğayla, yaşamla ve kaderle mücadelesini düşündürüyor. Sergideki alüminyum paneller üzerine işlenmiş küpler serisi insan emeğini kutsayan diğer bir çalışma. Ustaların el izlerini taşıyan toprak küpler zeytin, zeytinyağı ve şarap depolamak, taşımak için yapılmışlar. Zamanın izlerini barındıran geleneksel malzeme ve formlar, yöreye özgü üretimin kültürel miras anıtları olarak ele alınmış.

‘Masal’ adlı yerleştirmede denizden çıkan eşyalar tüm ‘şey’ lerin birbirleriyle bağlantısının temsilleri olarak bulundukları gibi bırakılmış. Şapelde hiçbir müdahele yapılmadan sergilenen insan yapımı objeler doğanın iyileştirici gücüne ve sanat-toplum arasındaki karmaşık ilişkiye değinen varoluşsal soru işaretleri üretiyorlar.

Yöre hafızasını taşıyan yapılarda ekip arkadaşlarıyla birlikte küratöryel projeler oluşturan, yaptıkları sergilere eserleriyle de dahil olan Elvan Erdin, bu kutsal yapıdaki bağımsız kişisel sergisinde kendi sanatsal vizyonunu derinlemesine düşünmeye ve izleyiciyle daha doğrudan bir bağ kurmaya odaklanıyor. Dingin bir duygu dünyası yaratarak izleyicisini kendi içsel yolculuğuna çıkartan bir yol olmayı hedefliyor. Hatırlamak-unutmak, hayal-gerçek, geçmiş- şimdi- gelecek serginin yapı taşlarını oluşturan öğeler. Çoğu monokrom, dingin alanlar ve formlardan oluşan çeşitli dönem çalışmalarından eserler yoluyla izleyiciyi sürdürülebilir, dengeli ve yeterli bir yaşam üzerine düşünmeye davet eden bir deneyim sunmayı amaçlıyor.

Şapel, 25 Ağustos’a kadar çarşamba, perşembe, cuma ve cumartesi günleri 16.00-20.00 arası sanatçının eşliğinde ziyarete açık olacak.

Daha fazla yazı yok
2024-09-13 09:19:41