A password will be e-mailed to you.

Kendi tarihimizin hakikatlerinden biriyle yüzleşmek isteyenler için belgeler ve kitaplarla 6-7 Eylül 1955…

Bugün 6 Eylül. Genelde tarihimizde pek söz edilmez. Halbuki tarihimizin en karanlık ve utanç verici olaylarından biridir 6-7 Eylül 1955. Başta Rumlar olmak üzere azınlıklara (Ermeni, Yahudi) yapılan linç ve yağmalama girişimi olarak tarihe geçti. Bu tip günleri, olayları yüzleşme adına hatırlamak, hatırlatmak ve bir daha olmaması için mücadele etmek gerek. Bu nedenle, bu haftaya ve güne özel olarak 2014 yılında İletişim Yayınları tarafından yayımlanan kitabı tanıtmak istiyorum. Sabancı Üniversitesi’nde çalışan akademisyen Dilek Güven’nin titiz ve kapsamlı bir araştırma sonucunda yazdığı bir kitap.

Demokrat Parti iktidarında yaşanan bu yağmalama, katliam veya linç ile devlet ve haliyle de halk hiçbir zaman yüzleşmedi. Yüzleşmek istemedi desek daha doğru olur herhalde.  Yüzleşmek için çabalayanlar da genelde araştırmacılar ve gazeteciler oldu. Bu olayları örgütleyenler belliyken bile. Hatta o dönemde DP iktidarı bu olayları komünistlerin yaptığını bile söyleyecek, hatta tutuklayacak  şekilde gözü dönmüştü. Bu yağmalama, saldırı ve linç neticesinde azınlıkların önemli bir kesimi göç etmek zorunda kalmış, Türklere mal-mülk transferleri yapılmıştı. Yani tazminat ödenmesine rağmen ganimet devlet yönlendirmesiyle “makbul” vatandaşlar tarafından “zafer” ile alınmış ve dağıtmıştı. Hafızamızı biraz zorlarsak bu yöntemi 1915’deki kırımdan sonrada hatırlayabiliriz. Belki katliamların ve talanın başlangıcı 1915’e dayanıyordur? 

İster katliam ister olay ister linç deyin, bilançosu ağır oldu bu topraklara, halklara. Kopardı bizleri birbirimizden. Kadim halklar çok yaralandı, acı çektiler, susmak zorunda kaldılar. Yaşanan olaylardan dolayı tedirgin olan azınlıklar yurtlarını terk etmek zorunda kaldı. Zaten bugün de Rumlar bir avuç kadar kaldı. Söylenenlere göre 2 bin kişi kadar Rum nüfusu bulunmakta. Başta Ermenileri, Süryanileri bu topraklardan kaçırdık, sonra da Rumları. 

Gel gelelim utançla andığımız olaylarda yaşananlara; 

Türk basınına göre 11, Yunan basınına göre 15 kişi öldürüldü. 

Resmi rakamlara göre 60, gayri resmi rakamlara göre 300 kişi yaralandı [1]

Resmi rakamlara göre 60 tecavüz vakası yaşansa da, yaklaşık 400 kadın korkulardan ve utanmalarından dolayı şikayette bulunmadığı tahmin edilmekte.[1]

4.214 ev, 1004 iş yeri, 73 kilise, 1 sinagog, 2 manastır, 26 okul. Toplam 5.317 mekan saldırıya uğradı. [2]

Tahrip edilen mekanlardan %59’u Rumlara, %17’si Ermenilere, %12’si Yahudilere aitti. 

Maddi hasarın, o günün değerine göre 150 milyon – 1 milyar Türk Lirası arasında olduğu tahmin edilmekte.[3] Demokrat Parti hükümeti zarara uğrayıp tescil ettirenlere toplam 60 milyon Türk Lirası civarında tazminat ödedi. [4]

Bu veriler ışığında, geçmişten sinen zenofobinin ve banal ırkçılığın arsızca ve “özgürce” yaşayabildiğini kanıtladı bu olaylar. Geçmişin hıncının alınması, Kıbrıs adasındaki yaşanan Yunan ve Türk milliyetçiliğin artması ile ilk başta Rumlara saldırıldı. Daha sonra da diğer azınlıklar bu vahşetten ve linçten payını aldı. Linççiler intikam ateşiyle yanıyor, ellerinde Atatürk ve Türk bayrakları ile yürüyorlardı.  Geri dönüp bakıldığında neden böyle bir saldırıya ihtiyaç duyuldu? Bu soruyu Sabancı Üniversitesi’nden Dilek Güven araştırmasıyla 6-7 Eylül 1955 tarihine ışık tutmuş. 

Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemlerinde İttihat ve Terakki yönetimi 1915’de Ermeni Soykırımı/Tehciri ile Anadolu’yu Müslümanlaştırma hedefini önemli bir ölçüde başarmıştı. Ardından gelen Pontus Soykırımı (1919-1923) ile Rum-Müslümanlar arasındaki mübadele 1923’de tamamlanmış ve homojen Türkleştirme stratejisi yani ulus-devlet politikası olarak hayata geçmişti. Bu faaliyetler sonrasında Lozan Antlaşması’na rağmen “gayrimüslim” azınlıkların aleyhine işleyen bir sürecin kapıları aralanmıştı. Devlet tarafından devamlı şüphe duyulan azınlıklar, halk tarafından da “gavur” olarak fişleniyor ve dışlanıyordu. Dışlanırken de hukuk hiçe sayılarak yapılıyor ve beraber yaşama, demokratik bir ülke olma hedefine devamlı darbe vuruyordu.  

Geçtiğimiz yıllarda bir TV programında Özel Harp Dairesi eski Başkanı Sabri Yirmibeşoğlu  6-7 Eylül 1955’te yaşananlarla ilgili “6-7 Eylül bir Özel Harp işidir. Muhteşem bir örgütlenmeydi. Amacına da ulaştı.” demişti. Bunun Özel Harp Dairesi işi olduğunu düşünürsek basit bir tahrikle açıklanamayacak kadar planlı, sistemli ve düzenli gerçekleştiğini anlar ve görürüz. Tüm bu olayları araştıran Dilek Güven kitabında, yaşanan yağmalamalardan, yıkımlardan, talanlardan doğan maddi zarar bir yana, manevi anlamda ülkenin kozmopolit yapısı bir daha geri dönülemez biçimde parçalandığını, aslında buralı yani kaç kuşaktır İstanbullu binlerce insan vatanlarını terk etmek zorunda kaldığını anlatıyor. Güven, olayları yaşayanlarla bire bir yaptığı görüşmeler ve daha önce yayımlanmamış arşiv belgelerine ulaşarak ortaya çıkardığı bu kitabıyla 6-7 Eylül Olayları’nı hem tekrar hatırlamamızı sağlıyor, hem de olayların arka planındaki ilişkileri ortaya çıkarıyor. Unutmamak, ibret almak, ders çıkarmak ve bir daha yaşanmaması için…

Kendi tarihimizin hakikatlerinden biriyle yüzleşmek isteyenler için çok değerli bir çalışma. Okumanızı tavsiye ediyorum.


6-7 Eylül 1955 Olayları ile ilgili diğer kaynaklar

1- Can Dündar – 6-7 Eylül 1955 Olayları Belgeseli https://www.youtube.com/watch?v=Zb6DbP68Btw

2- 6 – 7 Eylül 1955: Cumhuriyet Tarihinin En Karanlık Gecesi [6 – 7 September 1955: Darkest Night of Republican History]. Ayhan Aktar 


Referanslar

1- Dilek Güven röportajı: "400 Kadına Tecavüz Edildi’", Sabah gazetesi, URL elişim tarihi: 26 Eylül 2009 

http://arsiv.sabah.com.tr/2009/02/02/haber,4733EA1B2EA74623B0B3A20E41A2A42B.html

2- ‘6-7 Eylül Olayları (1)’ 6 Eylül 2005 tarihli Radikal gazetesi URL erişim tarihi: 29 Haziran 2008 http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=163380

3- Sermayenin Türkleştirilmesi – Suat Çetinoğlu

4- ‘6-7 Eylül Olayları (1)’ 6 Eylül 2005 tarihli Radikal gazetesi URL erişim tarihi: 29 Haziran 2008 http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=163380

5- ‘Karakutu’ yine ağzından kaçırdı, NTV Haber 23 Eylül 2010

http://www.ntv.com.tr/turkiye/karakutu-yine-agzindan-kacirdi,3Q5dK4I350OStXhyyXNcJg

Daha fazla yazı yok
2024-12-22 14:49:52