Aşk, savaş, ırkçılık, inanç, silah kontrolü, dostluk, iklim değişikliği, polis vahşeti… Britanya’nın en çok albüm satan gruplarından Coldplay, birçok halkın ortak hikayelerinden esinlendiği sekizinci albümü ‘Everyday Life’ ile bu defa gönül meselelerinden çok dış dünyanın problemlerini ele alıyor.
Müzik geleceğin silahıdır (Music is the weapon of the future) Coldplay – ‘Everyday Life’
İngiliz pop-rock grubu Coldplay, dört yıl aradan sonra ‘Everyday Life’ adındaki sekizinci albümünü yayınladı. Sunrise ve Sunset olarak ikiye ayrılan 52 dakikalık albümün tanıtımı ise gün doğumu ve gün batımında gerçekleşen iki ayrı konserle Ürdün’ün başkenti Amman’da yapıldı. Çevre kaygıları nedeniyle dünya turnesine çıkmayacağını açıklayan grup, Amman’da gerçekleştirdiği albüm tanıtım konserlerini de YouTube üzerinden canlı yayınlayarak yükselen iklim hareketine de duyarsız kalmadı.
Yeni albüm başka ne kaygılar içeriyor? ‘Everyday Life’ kendini ifade etme ve taraf tutma gibi konuları kulağa gösterişli gelecek şekilde sorgulayan bir çalışma. Kapağında yer alan Arap harflerinin dikkati çektiği albüm; savaş filmlerinin müziklerini anımsatan ‘Sunrise’ adındaki bir uvertür ile açılışı yapıyor. Ardından gelen vokalli ilk şarkı ‘Church’ ise Arapça sözlerle dinleyiciye ‘Everyday Life’ın genel müzikal yapısı hakkında ipuçları veriyor.
Doğudan yükselen ışığın peşinde
Albüm, Farsça, İspanyolca, Fransızca, Yoruba dili ve Zulu dilinden şarkı sözleriyle süslü. Everyday Life, Peter Gabriel’in ‘Biko’ isimli çalışması, Madonna’nın ‘Ray of Light’ albümü ya da Sting’in ‘Desert Rose’ şarkısında olduğu gibi farklı kültürlere ait esintiler taşıyor. Hatta Sezen Aksu’nun ‘Işık Doğudan Yükselir’ albümünü de bu “kültür mozaiği” listeye katmak mümkün. Daha önceleri gönül meselelerine kafa patlatan Coldplay, bu albümde dış dünyaya odaklanıp savaştan, adaletsizlikten dem vuruyor. Albümün genel teması dünya hali ve halkların kardeşliği üzerine kurulmuş. Bu yeni tarzın en belirgin özelliklerinden ‘Beni Adem’ adındaki parça Farsça’da “Ademin Çocukları” anlamına geliyor. Chris Martin’in piyanosuyla açılış yaptığı parça MS 1200’lü yıllarda Şiraz kentinde doğan İranlı şair Sadi Şiraz’ın aynı isimli şiirinden ilhamla yazılmış.
“Âdemoğlu yek vücutta âzâ gibidir
Cümlesinin hilkat-i cevheri birdir
Bir dert hasıl olsa bir gün birinde
Bir kararda durmaz artık ötekiler de
Ötekinin mihneti sana değmiyor ise
Cevaz yoktur sana insan demeye”
Coldplay’in solisti Chris Martin’in maneviyata ve özellikle tasavvufa duyduğu ilgi verdiği röportajlardan biliniyor. Hatta Martin’in Gwyneth Paltrow’dan ayrıldıktan sonra hayatının bu zor dönemini atlatmasında Mevlânâ’nın ‘Misafirhane’ adlı şiirinin ona yardımcı olduğu şeklinde bir itirafı bulunuyor. Martin’in bildiğimiz karakteristik vokal stili ve zarif piyanistliğinin yanı sıra albümde birçok farklı dilden vokal var. Hristiyan koro müziğine gönderme yapan “When I Need a Friend” albümün ilk bölümünü Katolik koral ayiniyle kapatırken, ‘BrokEn’ isimli parça ise kilise cemaatlerinin alkışla tempo tuttuğu gospel müziğini örnek alıyor. ‘WOTW / POP’, Chris Martin’in kuş seslerine eşlik ettiği bir demo kaydı gibi duyuluyor. ‘Èkó’ ve Jacob Colllier’in eşlik ettiği ‘Cry Cry Cry’ ile albümün farklı janrlara kucak açtığını anlıyorsunuz. ‘Old Friends’ gitar akorlarıyla grubun ilk albümü Parachutes’e göz kırpıyor.
Eski mutlu günlerine dönmek isteyen Suriyeli çocuklar
‘Orphans’ neşeli sound’uyla stadyumları coşturacak bir Coldplay klasiği gibi dursa da aslında albümün en hüzünlü parçalarından. Şarkı günümüzde yağan bombalara ve eski mutlu günlerine dönmek isteyen Suriyeli çocuklara mercek tutuyor. ‘Guns’ isimli şarkıda Martin, “The judgement of this court we need more guns” (Mahkeme kararıyla daha fazla silaha ihtiyacımız var) diye alay ettiği ABD’nin silah denetimine dikkat çekmeye çalışıyor. Bir diğer yandan şarkıda grubun, portföyünde ilk kez kullanılan “fuck” sözcüğü bulunuyor. Albümün en içten ve duygusal parçalarından ‘Daddy’yi Martin’in kırılgan sesinden dinlerken şarkının ihmal edilmiş bir çocuğun gözünden bestelendiğini fark ediyorsunuz.
‘Everyday Life’, 2000’deki ilk albüm Parachutes gibi yumuşak ve ölçülü kompozisyonlarıyla eski Coldplay dinleyicisini de yakalamayı başarıyor. Martin, ‘Arabesque’ isimli şarkısında Nijeryalı devrimci müzisyen Fela Kuti’nin saksafoncu oğlu Femi Kuti ve Belçikalı pop yıldızı Stromae’yi yanına alıyor. Femi Kuti’nin 2 dakika uzunluktaki saksafon solosuyla yükselen parça, baba Kuti’nin ‘Music is the weapon of the future’ (Müzik geleceğin silahıdır) sözleriyle vites atıp şarkıyı albümün zirve noktasına taşıyor.
Coldplay’in en politik albümünde Martin’in meydan okurcasına kafa yorduğu konu dünyanın hali. Bu yeni deneysel albümde müziğini silah olarak kullanan grup; namluyu savaşa, ırkçılığa ve adaletsizliğe çeviriyor. Albümün en sert parçası ‘Trouble in Town’ 2013’te Philadelphia’da ırkçı bir polisin siyahi bir şoföre sarf ettiği nefret söylemleriyle birlikte yükseliyor. Ezan ve çan sesleriyle başlayıp albüme adını veren kapanış şarkısında Chris Martin, ‘Everyone hurts, everyone cries’ (Herkesin canı yanar, herkes ağlar) diyerek birçok halkın hikayelerinden faydalandığı büyük sosyal mesajı veriyor. Gerçek bir protest albüm olup olmadığı tartışılır fakat sunduğu mesajlar ve farkındalık yaratması açısından ‘Everyday Life’ için grubun bugüne kadar yaptığı en ciddi iş demek mümkün.