Bugünlerde rap, müzik dünyasında belki de hiç olmadığı kadar çok konuşuluyor. Türkiye’de rap müzik en popüler dönemini yaşıyor. En kalabalık konserler, en çarpıcı şarkı sözleri, seçim kampanyaları ve ülke problemleri bile artık rap müzik ile dile geliyor. Rap kimine göre bir eğlence aracı kimine göre ise melodik bir manifesto… Muhalif sözleri ile Türkiye gündemini sarsan rap müzik hayranlığı ise şüphesiz günden güne artıyor. Red Bull Music Festival İstanbul, 5 Ekim Cumartesi günü Babylon‘da düzenleyeceği ‘Kan Kardeşler Gecesi’nde; Ceza, Erci-e ve Kabus Kerim gibi Türkçe rap’in yıldız isimlerini ağırlamaya hazırlanıyor. Türkçe rap deyince akıllara gelen en büyük grup Cartel’in kurucularından Kabus Kerim’le müzik macerasını ve son dönem Türkiye rap’ini konuştuk.
Plaklarla ilk kez tanışıp DJ’lik yapmaya başladığınız günleri hatırlıyor musunuz?
Plaklarla çok erken yaşta tanıştım. Açıkçası o yıllar plak dışında çok fazla seçenek de yoktu. Almanya Nürnberg’de babamın geniş bir disco soul funk plak arşivi vardı. Eskiden şimdiki gibi 100 tane track indirip Ayşe, Fatma’ların partisinde çalmak diye bir şey yoktu. Onun için DJ’lik oldukça sabır ve zaman gerektiren bir şeydi… Ben de bu yollardan plakları temizleyerek, toplayarak, BPM’lerini, versiyonları hafızaya kaydederek geldim. Bir gece club’da ana DJ’in rahatsızlanması üzerine kendimi pikapların başında buldum. Zaten sonrası malum…
Kabus Kerim isminin bir hikayesi var mı?
Sahneye rap için çıktığım ilk dönemlerde belli bir ismim yoktu. Arayış içindeydim ve ‘Tamam budur’ dediğim bir isim de gelmemişti aklıma. 1991 yılında sahne performanslarımın enerjisinden dolayı, arkadaşlardan ve izleyenlerden çok sık duyduğum ‘Abi sahnede kabus gibisin, seni tanımasak yanına gelmeye korkardık’ şeklindeki yorumlardan yola çıkıp günün birinde kendime ‘Kabus, sen kabussun!’ dedim ve ismim de ‘Kabus Kerim’ olarak kaldı.
Birinci ağızdan soracak olursak Cartel efsanesi neden sona erdi?
Bu çok sık sorulan bir soru ama tek kelimeyle anlatılabilecek bir durum maalesef değil. Grupta herkesin ayrı bir hikayesi var. Bunu kime sorsan eminim kendi hikayesini ekleyerek anlatacaktır.
Cartel’le Türkçe rap tarihine en çok satan grup olarak geçtiniz. Peki 20 yıl sonra tekrar bir araya gelmeyi düşünmüyor musunuz?
Bu olması imkansız bir durum. Herkesin başka işi gücü var. Gruptan şuan sadece 1 kişi aktif olarak müzikle uğraşıyor. Cartel’in en genci bendim, ben de şu an 50 yaşındayım. Gerisini siz düşünün. İleride torunumla belki…
“Bence yolun daha çok başındayız”
Rap müziğin bugün Türkiye’deki bu yeni yükselişini neye bağlıyorsunuz?
İlk başta ‘Zeitgeist’ olmak üzere yeni nesil rapçilerin klasik plak şirketi vb. yapılanmalara ihtiyaçlarının kalmadığını düşünüyorum. İşlerini çok güzel şekilde amatör ruhla kurmuş oldukları dağıtım ve pazarlama ağı sayesinde sosyal medyadan dinleyiciye ulaştırıyorlar. Bu tabii ki işin sadece sunum kısmı. Kaldı ki o kadar geniş bir kitleye ulaşabilmek aktörleri de sürekli üretmeye motive ediyor. Zamanında MTV ya da Kiss FM’i düşünecek olursak onlar da tamamen amatör ruhla başlamıştı. Bence yolun daha çok başındayız.
Peki sizce özgün Türkiye rap’i öldü mü?
Yeraltında çalışan, güzel işler çıkaran çok genç var. Ben halen ümitliyim!
En son birçok rapçi bir araya gelip kadına şiddet, hayvan hakları, doğa katliamı, adalet gibi gündemde olan sorunları dile getiren bir parça yaptı. Şarkıyı nasıl buldunuz? Bu tip müzik birlikteliklerinin toplumda var olan problemleri düzeltebileceğine inanıyor musunuz?
‘Düzeltecek’ demek ağır bir yük olur. Neticede unutmamak gerekir müzikte eğlence ön planda olmalı. Ses getirir ve getirdi de! Etki yaratması güzel ama keşke tepki yaratmasaydı. Aslolan ‘Bu insanlar ne diyorlar bir kulak verelim’ diyebilmek… Etki yaratması; düşünen ve değişim konusunda nüfuzu olan kişilerin harekete geçmesini sağlayabilir.
“Özgüvenimiz örnek oldu”
20 sene önce Cartel’in derdi ırkçılıktı. O şarkıların bugün bir şeyleri düzelttiğini söyleyebilir misiniz?
Çok emin değilim. Çünkü Cartel hiçbir zaman bir şeyleri düzeltmekle görevli değildi. 90’lı yıllarda Almanya’da yabancı olmak, genç olmak gibi sorunları konu edinmiştik. Ama şöyle bir gerçek var; özgüven konusunda bütün nesle örnek olduğumuz tartışmasız bir gerçek.
Gerek Almanya gerek Türkiye olsun artık günümüzün sorunları çok daha farklı.
Parçalarınızda kullanacağınız sample’ların genel bir ortak özelliği var mı? Neye göre karar veriyorsunuz?
Öncelikle yapılacak şarkıya olan katkısı, müzikalite ve verdiği his önemli. Tabii ki konuya da uygunsa tadından yenmez.
Yıllardır parçalarınızda kullandığınız Türkçe funk ve psikedelik müziğin bugün dünya çapında bu kadar popüler olmasını neye bağlıyorsunuz?
Zamanında yapılmış işlerin günümüze nazaran çok daha kaliteli olmasına ve keşfedilmemiş olmasına bağlıyorum. Bir diğer yandan Amerikan soul funk’ın da günümüzde çok keşfedilebilecek bir tarafı kalmadı.
Red Bull Music Festival İstanbul kapsamında “Kan Kardeşler” gecesinde sahne alacaksınız. O gece için müzikseverlere nasıl bir performans sergileyeceksiniz?
Son yıllarda sahne aldığım her yerde daha çok DJ olarak performans sergilemiştim. Bu sefer mikrofonda olacağım, olması gerektiği gibi.