National Portrait Gallery ya da Tate’in BP yüzünden sıkça protesto edilmesi tabii ki tesadüf değil. Çevre kirliliğiyle ya da savaşlara desteğiyle dünyayı olduğundan bile kötü bir hale getiren dev holdingler hayatımıza sessiz ve gizlice girmek, bizi etkilemek için ironik bir biçimde sanatı kullanıyorlar. The New York Times’ın The Big Ideas serisi kapsamındaki küratör Gavin Grindon’ın “Bu sergi size silah ve petrol sanayi tarafından sunulmaktadır!” başlıklı yazısı* “Sanat neden önemli?” sorusunun cevabını şirketlerin gözünden inceliyor:
Şubat ayında bir grup aktivist Londra’daki British Museum’a 5 metre yüksekliğinde bir at soktu. Ertesi sabah onlara binlerce insan katıldı. Amaçları BP sponsorluğundaki Truva sergisini protesto etmekti. New York, Guggenheim Museum, Metropolitan Museum of Art, Museum of Modern Art, Whitney Museum ve New Museum’da petrol ve silah ticareti, soylulaştırma, sömürgecilik üzerine onlarca protestoya şahitlik etti. Kamuoyu öfkesi yüzünden çoğu zaman sponsorlar müzeleri terk etmek zorunda kaldı. Çünkü artık müzeler yeni protesto alanları oldu.
Bu tarz protestoların hem kamuoyunda hem de sanat dünyasında karşılık bulmasının sebebi muhtemelen tam da sanatın kalbindeki sosyal değer. Müzeler kim ve ne için? Protestoların sorduğu diğer soruysa şu: Sanat neden halktan ya da müzelerden çok sponsorları ve bağışçıları ilgilendiriyor?
Sponsor ve bağışçıların kültür ve sanata verdiği değer bizimkinden oldukça farklı. Petrol, ilaç ya da silah endüstrilerinin amacı iyilik değil, hayırseverlik değil, yaptıkları stratejik bir hamleden ibaret. İşlerini eskisi gibi devam ettirebilmek için hayatımıza sinmeye çalışıyorlar. Örneğin Londra petrol endüstrisinin ana merkezlerinden. Burada sanata destek vererek petrol çıkarmayı, rafine etmeyi, taşımayı ve satmayı sürdürmek istiyorlar. Amaçları yaptıklarına kanuni, politik ve teknolojik zemin hazırlamak, hükümet desteği alarak yeni projelere girişmek. Kültür sanat kurumları onların aradığı sosyal kabul için sadece bir araç.
Karanlık sponsorluklar olmadan sanat?
“Mevzubahis sponsorluklar olmadan müzeler ve sanat kurumları ayakta kalabilir mi?” sorusunun cevabını ise İngiltere örneğiyle cevaplamak mümkün. Tate ve National Theatre kötücül devlerle ilişkisini kesti, kurumlar hâlâ ayakta. Üstelik küresel ısınmaya dikkat çeken proaktif adımlar atarak kamuoyunu da bilinçlendiriyorlar.
Corona salgını bizlere neyin mümkün ve aslında neyin daha değerli olduğunu bir kez daha gösterdi. Müzeler yeniden açıldığında belki de yeni bir sosyal değer ve fonksiyon anlayışı ile çalışıyor olacaklar.
* Bu haber Gavin Grindon’ın The New York Times’taki “This Exhibition Was Brought to You by Guns and Big Oil” başlıklı yazısının özetidir.