Halkın değişim isteği yeniden durumu değiştirdi ve vatanseverlik tek parti tercihi şeklinde kendini ifade etti. "Korku = istikrar arayışı" denklemi ne yazık ki bekleneni getirmeyecek.
Bugün Ay, Yengeç burcunda, genel olarak halkın eğilimi vatanseverliği ön planda tutacaktır. Koruyucu kollayıcı yaklaşım, oyları oldukça belirleyici ve sonucu değiştirici olabilir. Türkiye kendi yaşamsal iradesini yenileyerek ortaya koymak istiyor. Oy dağılımı bu yüksek iradeyi ve yeniden doğuşu vurgulayacak. Yeniden doğuşun tam olarak ne demek olduğunu bilmiyorum ama artık "ayrım", "bölünmüşlük" geri dönülemez bir şekilde gözler önünde olacak. Şu anki düzen mazi olacak; yerine ne gelir bilmiyorum. Bu eskinin zarar veren stratejilerinin bitmesi için avantajlı bir süreç ama diğer yandan stratejik olmak gerekliliği daha da hayati bir mecburiyet haline geldi. Halkın “bölünmüşlük”ten yana seçim hakkını kullanması gelecekte federasyon-eyalet sistemini akla getiriyor. Mevcut koşullarda farkında olmaksızın halkın böyle istediği veya çözümü burada aradığı yorumu yapılabilir.
Geriye dönüş ve aşina olunanın devamı hiçbir şekilde mümkün değil. Şimdiki koşulların yenilenmesi ve yeniden güçlü bir Türkiye olarak var olmak mümkün ama bu ciddi bir strateji ve çalışma kararlılığı, azim ve irade gerektiriyor. Oy sonuçları bu stratejinin önemini vurgulayacak. Politik liderlerin hepsinin kendilerini yenilemeleri ve yeniden ciddi stratejik bir çalışma içine girmeleri gerek. Aslında geri dönüşü olmayan değişim tüm parti liderleri için de geçerli ama bunu bizim tek tek görebilmemiz en azından 3 yıllık bir süreç. Seçmen DEĞİŞİM istiyor, "hem liderleri hem yönetimi değiştirin" mesajını veriyor. Fakat liderler de dahil herkes bu değişimden ölesiye korkuyor. Korku herkesi beklerken, sorumluluk üstlenerek gerekli ayarlamaları yapabilmek hükümete çok zorlayıcı gelecek. Yönetim için yapılması gereken pazarlıklar fedakarlık gerektirmekte ancak bunu gösterecek irade dağılmış. Her şey gibi o da bölünmüş ve hükmünü kaybetmiş. Kurulacak olan hükümetin uzlaşmayı ve barışı sağlaması pek mümkün gözükmüyor. En azından evdeki hesap çarşıya uymuyor diyebilirim. 19 Kasım’dan sonraki süreçte hükümet tarafından bazı fedakarlıklar göze alınabilirse yeni hükümetin 25 Aralık civarında işlevselliği destek görebilir. Mart ayındaysa yönetimsel krizler, kaosun hiç de uzakta olmadığını gösterecek. Halkın seçimi uzlaşma için denklik-eşitlik arayışı olduğu halde arzu edilen güvenceden oldukça uzağız.
Sonuç olarak bu dönüşüm-değişim ve eskinin tamamen değişmesi süreci, tamamlandıktan sonra (uzun vadede) Türkiye’ye güç katabilir ve Türkiye’nin eskisinden daha güçlü bir şekilde kendini ortaya koyabilmesi mümkün olabilir. Bunu başarabilmek için güçlü bir irade ve strateji ortaya koyulması gerekli ne yazık ki ülkenin bölünmüşlüğü iradenin bölünmüşlüğünü yansıtmakta. Şimdilik tek gerçeklik DEĞİŞİM ve KORKU. Bu her kesim için geçerli; liderler, hükümet ve halk için. Korku bu derece arttığında arzu edilen barışın, huzurun ve istikrarın yerini bulmasından ne derece bahsedebiliriz?