“Mutlaka edebiyat” şiarıyla, Atakan Kelleci’nin yayın yönetmenliğinde yola çıkan Eva Yayınevi, beşinci kitabında Beyoğlu’nun en sevilen, en samimi noktalarından “Aret’in Yeri”nin öyküsünü okurla buluşturuyor.
Kurucusu Aret Silahlı’nın meşhur mezeleri, samimi atmosferi ve müdavimleriyle Aret’in Yeri’nin serüveni kitap oldu. Eva Yayınları’ndan çıkan “Aret’in Yeri” okuyucuyu, kurucusu Aret Silahlı’nın hayatına ve hafıza-mekân ilişkisinin en özel örneklerinden olan Aret’in Yeri’nin öyküsüne ortak ediyor.
Üç bölümden oluşan kitapta Aret Silahlı tarafından kaleme alınan “Aret” bölümüyle başlıyor. Yazar bu bölümde, adeta bir günlük tadında kaleme aldığı metinlerle çocukluk yıllarına uzanarak hem ailesini hem 1970’li yılların Feriköy’ünü anlatıyor. Ardından ilköğretim yıllarını, hayallerini, hayatını, kimlik meselesini, ailesiyle yaşadığın en güzel ve özel anıları samimi duygularıyla paylaşıyor. Okuyucuya Aret’in Yeri’ne giden yolun hangi aşamalardan nasıl geçtiğini aktarıyor.
İkinci bölüm “Aret’in Yeri”nde ise meyhane kültüründen genç müdavimlere, duvara asılı fotoğraflardan, ‘muhabbetin mezesi’ne kadar hem mekân hafızasına hem Beyoğlu’nun kadim kültürüne pencere açılıyor. Kitabın son bölümü ise Aret Silahlı’nın aile albümüyle başlayıp, Aret’in Yeri’nde kurulan yeni aile bağları yansıtılıyor.
Bir arada olabilmeyi, dostluğu, ‘birlikte güzeliz’ diyebilmeyi ve o çok sevilen ve özlenen Beyoğlu’nun ruhunu yerinde yaşamak isteyenler aranan kitap olma iddiasındaki “Aret’in Yeri” arka kapağı şu cümlelerle başlıyor:
İstanbul… Derin izler bırakan, meftunu olunan bir şehir. Şehir kelimesi yetersiz, kendi başına bir diyar, bir tarih, bir sevda… Bazen altı şiir üstü ney, bazen altı otuz vapuru çayla simit, bazen altlı üstlü yaşanan, bol koşuşturmalı, telaşlı bir şehir… Altı üstü İstanbul. Martılarıyla, erguvanlarıyla, “yedi tepe”si, “altın” toprağıyla, minaresiyle, çanıyla, sinogoguyla, barışıyla savaşıyla…