A password will be e-mailed to you.

Karim Rashid ve Kayra işbirliğinden ortaya dinamik, döngü ve devinim hissini kusursuz veren, doğadan (asma yaprağından) ilham almış şairane bir estetik çıkmış. Çok beğendim! Çok beğendim!, Çok beğendim! Bravo Mey. Bravo Gaye. Bravo Karim. Bravo Kayra!

 

Bu röportajı yaptığımda, Kayra için tasarlanmış ürünleri görmemiştim henüz, fırsat olmamıştı. Konuşmasında kendisinin de belirttiği gibi Rashid, ilk kez 14 yıl önce gelmişti İstanbul’a ve ben hem bu tarihten sonraki hemen hemen tüm gelişlerinde, çeşitli vesilelerle defalarca dinlemiştim konuşmalarinı, herkesten çok, her şeyden çok…

Rashid’i şöyle benimsemek gerektiğini ise ilk bu sefer idrak ettim oysa. O “çokluk”larıyla varolan bir adam. Çok sayıda ülkede, çok sayıda firmaya, çokça ürün tasarlayıp, hayatın her alanında karşımıza çıkan bir figur ve şüphesiz bir ezber bozan.

En son ALLdesign konferansında moderatörken kendisine soru yönelttiğim tasarımcı ile bugün Kayra işbirliği vesilesiyle tekrar iletişim kurdum ve merak ettiğim net soruları sorup net cevaplar aldım. Çünku bu kez karşımda "gelecekten ve koşulsuz bir fütürizmden" bahseden değil; bugünden bahseden bir kişi var.

Her zamankinden daha mütevazı gördüm O’nu ve ne diyeyim… bunu, ona yaptığı harika işlere daha çok yakıştırdım.

Ve bir çift lafım da Kayra, Mey içki ve elbet sevgili Gaye Çevikel’e…

Karim’i buraya 14 yıl önce ilk getiren de, bir Türk firması olarak ilk onunla çalışan da GaiaGino ve ardındaki bu enerjik kadın. Çevikel’in belirttiğine göre bu projenin gelişim süreci dile kolay tam iki yil sürmüş. Bir cam eşya deyip geçebilirsiniz ama tasarım böyle bir iştir; Onlarca kişinin tek bir eşya “fikri” etrafinda toplandığı dile kolay tam iki yil düşünün.. Benim gibi ürün tasarımcıları bilebilir ancak o iki yilda yaşanmış türlü güçlükleri. Bu nedenle bu sabrı gösterip de bu işbirliğini mümkün kılan bu iki dev markaya da kocaman bir alkış gerek, Gaye’nin yanısıra. Ortaya dinamik; döngü ve devinim hissini kusursuz veren, doğadan (asma yaprağından) ilham almış şairane bir estetk cıkmış. Bu estetik şarap tadımcıları tarafından nasıl bulunur bilmem ama ben sizin gibi sıradan -ama iyi – bir şarap içicisi olarak ve elbet Kayra başarılı bir şarap üreticisi olarak bu deneyime kredi veriyorsa siz düşünün tasarımın başarısını. Çok beğendim! Çok beğendim!, Çok beğendim! Bravo Mey. Bravo Gaye. Bravo Karim. Bravo Kayra!

 

Özlem Yalım: Karim Rashid kendisini nasıl tanımlıyor? Bir tasarımcı? Bir girişimci?

Karim Rashid: Ben çoğulcuyum, mükemmelliyetçiyim ve bir kültür şekil vericisiyim

 

-Tasarımla ilgili kalıcı amacınız nedir? 

Ben tasarımın nasıl geleceği ve toplumu onun yararına nasıl şekillendireceği üzerine dua ediyorum. Endüstriyel tasarım interaktif ve fizikselliğinden çok daha büyük bir süreci ve sorumluluğu beraberinde getiriyor her ne kadar sonuç estetik formlarla görünse de… Tasarım kültürü ve fiziksel manzarayı geliştirmekten ibarettir. Bugün tasarımcının rolü, gündelik alışkanlıklarımızı fonksiyonel ve duygusal anlamda çoğaltarak dünyayı daha iyi bir mekan haline getirmektir. Sürdürülebilir, ergonomik, iyi üretilmiş, hassas hatta tahrikkar nesnelerle, güzel işleyen nesnelerle fakir ve kötü nesnelerin yerini değiştirendir günün tasarımcısı.

 

-Gelecek projelerinizden bahseder misiniz? Sırada ne var?

Bir sürü otel tasarlıyorum, restoranlar, siteler, restoranlar ve başka böylesi misafir mekanları… 500 odalık Cancun’da bir mekan projesi yaptım yeni. Amsterdam’da bir otel tasarladım. Hannover’da Prizeotel diye bir otel yaptım. New York’ta 5 condominium mekanı tasarlıyorum. Miami’de ve Tel Aviv’de de… Ayrıca İtalyan, İspanyol ve Avusturyalı firmalar için mobilya, valiz ve bazı teknolojik aksesuarlar tasarlıyorum. Mesela bir havayolu şirketi için tabak tasarladım. Ayrıca 450 sayfalık bir monografim yayınlandı. 20 yıl kariyerim o kitapta.

 

-Kayra’yla olan işbirliğinizden bahseder misiniz?

Çok heyecanlandım davetli olduğum için. Bu kıvrımlı bardak kadehi şarabın dansına mekan olacak. Hareket eden sıvının sürekli form değiştirdiği bir mekansılık var bu kadehlerde.


-Mutlu musunuz sonuçtan bir tasarımcı olarak? Ve elbette süreç nasıldı?

Kesinlikle… Ölçeğini sevdim bu kadehlerin ve sabırsızlıkla onlardan bir kadeh şarap içmeyi bekliyorum. Süreç çok akışkan geçti. Anadolu bağlarında gezdim. Onlardan ilham aldım. İlk desenlerimi yaptım. Stüdyoma geldim. Ben önce heykeli düşünür ve kavramsallaştırırım.


-Türkiye’den başka firmalarla çalışıyor musunuz? 

Kayra son projemdi bir Türkiyeli firmayla. Ama aynı zamanda Arlight yaratıcı ışık ve  Tuna Girsberger’le ofis mobilyası üzerine çalışıyorum.

 

-Karim Rashid’in başka hangi ülkelerden müşterileri var?

Küreden… 47 ülkeden müşterilerim var, Bosna’dan Avustralya’ya… Taiwan’dan Birleşik Arap Emirlikleri’ne…

 

-Türkiyeli müşteriyle dünyanın geri kalanı arasında ne fark var? Var mı?

Ben müşteriyle o kadar da haşır neşir değilim aslında. Onlarla basına çıkıyorum. Etkinliklerde görünüyorum. Hakikatli bir motivasyon, optimizm ve arzu hissediyorum her seferinde… Doğu’yla Batı’nın karşılaşmasından doğan karışımı seviyorum, İslam modernizmini, düzen yerine süsün özgünlüğünü, çağdaş genç kültürle klasik mimarinin karşılaşmasını ve farklı egzotik yemeklerin plethora’sını seviyorum. Yeni bir yerin enerjisi o yerle ilgili ilhamın da kaynağı…

 

-Peki ya ekibiniz? Kaç kişi var stüdyolarınızda çalışan?

New York ofisimde 20 kişi var. İç mimarlık ekibinde 9, 5 ürün tasarımcısı, 2 grafik tasarımcı ve 3 idari kadrodan.

40 kadar sürmekte olan projem var. Her bir proje diğerine ilham veriyor. Desen defterimi kavramlarla doldurup sonra harekete geçerim. Benim fikirlerimi ekibim 3D hale getirir ve araştırma başlar.


-Bize DJ ve müzik kariyerinizden de bahseder misiniz? Müzisyen olarak planlarınız var mı?

Elbette hala var. Budapeşte’de çıkacağım çok yakında. Electro, house, ambient, punk ve NYC hip-hop çalıyorum. Çok keyif alıyorum. Guggenheim ve başka müzelerde çaldım. Benim iş sürecimin önemli bir parçası müzik. Müzik üretiyorum da.. Pek çok plak ve şarkı yaptım. Şarkı şapmak ürün tasarlamaya benziyor… Love Kolor mesela…Yeni çıkacak CD’mle ilgili çok heyecanlıyım. 


– Doğu Harlem ve Chelsea’de emlak işindesiniz. Bu nasıl bir tecrübe? Ölçek önemli mi?

HAP ile Manhattan’da 4 bina yapıyorum. New York şehir olarak Kartezyen bir ağın üstünde. Mimarinin her zaman bir çeşitli elemanlardan oluşan bir sistem olduğunu düşünürüm ama ihtiyacımız olan Kartezyen dünyanın disiplinli tarafını biraz olsun esnetecek bir konfigürasyon. HAP4 özgün ve oraya özgü tasarlandı. Süs, geometri, ışık ve rengi kullanan bir mekan yapmak istedim. HAP5 ışık, hava içeren ve oyunlu. Hap 6 geometrik mesela…

 

-Sizin İnegöl’de bir cami tasarlayacağınızla ilgili bir söylenti duyduk. Size teklif olsa yapar mısınız bir cami?

İnegöl’de bir cami yapmıyorum ama yapmak isterdim. Böyle bir projede çalışmak ilginç olurdu. Aga Han Müzesi için İslami esinli restoran projesi hazırlamıştım.

 

-Pahalı mısınız?

Sanmıyorum. Çok küçük işler de alıyorum çok büyükler de… Bence firmalar benim pahalı olduğumu varsayıp bana yaklaşmıyor. Oysa benim amacım kürenin her tarafında bir yerlere katkıda bulunmak.

 

-Çalışması zor biri misiniz? (Bunu Kayra’ya da sormalıyım)

Bence kolay biriyim ama siz yine de sorun. (Gülüyor) Bir tasarımcı olarak işbirliği yapmalısınız. Önemli olan form değil fikir yani konsept. Ben bazen cam, fiberglass, ahşap,  plastik enjeksiyon ve pek çok başka malzemeyle çalışıyorum müşterilerim için. Eninde sonunda müşterilerimle bir işbirliği yapıyorum. Bana geldikleri o minik fikirler çok önemli bu işbirliği adına. Tasarımcıların bütün fikirleri müşterileri adına ürettiği kocaman bir mit. Doğru değil. İyi iş iyi bir işbirliğinden doğar. Şunu öğrenmek yıllarımı aldı: Doğru ilişkilerin olduğu zaman o ilişkiler hayat, aşk, iş ve dostluk ve dayanışmanın ta kendisidir.

Daha fazla yazı yok
2024-11-22 05:20:57