Sanat tarihimiz için önemli bir gün yaşandı 6 Mayıs’ta! Müzeden cami statüsüne dönüştürülmesine karar verilen Kariye, uzun süren restorasyon çalışmasının ardından, katılımcıların kafasında kocaman bir soru işareti bırakarak, açıldı: Peki ama Kariye Cami mi Müze mi?
Önce Kariye’nin tarih içerisinde geçirdiği değişimi kısaca hatırlayalım: Kariye, I. Justinianus döneminde, Ayasofya’nın inşasının tamamlanmasının hemen ardından, ‘’Azize Kutarıcı Hora’’ kilisesi adıyla açıldı. İstanbul’un fethi sonrasında, başta Ayasofya olmak üzere bir çok kilisey camiye dönüştürülürken, Kariye’yi ziyaret eden Fatih Sultan Mehmet gördüğü fresk ve mozaikler karşısında duyduğu hayranlıkla, kilisenin statüsünün korumasına karar verdi. Ancak 1511’e gelindiğinde Sultan II. Bayezid’in sadrazamı Hadım Ali Paşa, Fatih’in bu kararını hiçe sayarak ,kiliseden camiye dönüştürme sürecini başlattı ve nadide fresk ve mozaikler ince boya ve kireç sıvasıyla kapatıldı. Uzun yıllar cami olarak hizmet veren Kariye, 1945’teki Bakanlar Kurulu kararı ile yeni bir döneme adım attı; restorasyonun ardından 1948’te Kariye Müzesi adıyla açılış yapıldı. 2019 yılında restorasyon için yeniden kapatılan Kariye’nin önce Danıştay kararıyla müze statüsü iptal edildi ve akabinde 21 Ağustos 2020 tarihli Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle Diyanet İşleri Başkanlığına devredilerek, cami statüsüne alındı.
6 Mayıs’ta, politik olarak önemli bir sembol olan ve propogandaya dönüştürülmesi beklenen açılış, nedense beklendiği gibi gerçekleşmedi; sadece İstanbul Valisi ve heyetinin hazır bulunduğu törende, ne Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan, ne Kültür ve Turizm Bakanı M. Nuri ERSOY ve ne de Diyanet İşleri Başkanlığı yetkilileri yer almadı. Açılışın öncesinde ana akım medyada hiç haber yapılmadığı gibi, törende sadece küçük bir grup cemaat mensubu ve gazeteci ile biz bir avuç sanat tarihçi ve meraklı mahalleli hazır bulundu.
Öğle namazından sonra binaya girildiğinde, muhafazakar katılımcıları şok eden çok ilginç bir düzenleme ile karşılaşıldı: Kariye’nin sadece naos-harim kısmı, ki bu yapının toplam alanının sadece 1/4’üne tekabül eder, ibadet için ayrılmıştı. Geri kalan tüm alan çok başarılı bir şekilde restorasyonu gerçekleştirilen Eski ve Yeni Ahitte yer alan Hristiyanlık hikayelerinin tasvir edildiği fresk ve mozaiklerle kaplı bir Orta Çağ Kilisesi görünümündeki tarihi alandı. Yeni düzenleme, şaşırtıcı bir şekilde ibadet amaçlı binaya girecekleri, tüm bu Hristiyanlık figürlerinin önünden geçirerek, ayrılmış alana yöneltiyor. Hatta namaz için ayrılan küçük alana girmek için sağında ve solunda Yeni Ahitten melek sahnelerinin ve kapısının üstünde de Hz. İsa’nın sol elinde kutsal kitabı tuttuğu ve sağ eliylede takdis işaretini yaptığı mozaiğin altından geçmeleri gerektiği gerçeğiydi.
Kariye, dünya sanat tarihini, dünya mimarlık tarihinin ve dinler tarihinin en enteresan camisi olma ünvanını ele geçirdi! Laf aramızda, uzun süredir kulislerde bu eklektik yerleştirmenin, Ortodoks inancının önemli sembolünün tamamıyla dönüştürülmemesi için Patrikhaneler, Rusya Devlet Başkanı Putin ve Türkiye arasında yapılan politik görüşmelerin sonucu olduğu iddia ediliyor. Tabi bu teyite muhtaç bir bilgi.Ve işte tüm bu manzara da bu gerçeğin yansıması gibi. Yüksek bürokrasinin neden bu açılışı yüksek sesle yapmamalarının ve açılışa gelmemelerinin sebebi gibi. Çünkü ne cami yapacağız sözünü yerde bırakmamak ne de Hristiyanlar için çok kutsal olan bu mekandaki fresk ve mozaikleri kapatmamak için yapılan bu enteresan ve dünyanın hiç bir camisinde görülmemiş bu uygulama çok da konuşulsun istenmiyor.
İleride belli ki ibadet alanı bariyerlerle ayrılacak ve freskli alan tıpkı Ayasofya gibi yüksek ücretli bir müzeye evrilecek. Size tavsiyem, henüz ücretsizken, yapıyı bütün haliyle hemen ziyaret etmeniz.
Hoş geldin Kariye Müze/Camisi, sanat tarih başından geçen bu garip olaylarla daha çok konuşacak.
Şerif YAŞAR
Sanat Tarihi Derneği Yönetim Kurulu Başkanı