A password will be e-mailed to you.

Başka Sinema 8 Mart’ta zaten listesinde bulunan üç müthiş filmi, American Honey, Toni Erdmann ve Gelecek’i, Sinebu ve Beyoğlu Sineması’nda art arda gösterecek. Bu filmlerin ortak özelliği geçen yıla damgalarını vurmalarının yanı sıra yakın geçmişin başarı grafiği git gide yükselen kadın yönetmenlerinin, Andrea Arnold, Maren Ade ve Mia Hansen-Love’ın imzalarını taşımaları ve olağanüstü kadın öyküleri anlatmaları. Film endüstrisinde eşitlik sağlanana kadar kadın sinemacılara kadın sinemacı diyeceğiz, hem de üstüne basa basa! Ki taa Alice Guy Blache’den bu yana hakkı yenen, ikinci plana itilen, eşit fırsat tanınmayan bütün kadınların sinemasının varlığı, önemi ve değeri vurgulanabilsin. Üretimde ve temsilde istatistik tutacağız, düşük yüzdeleri yüzlere vuracağız, kadın filmlerini tek tek sayacağız ki erkeklere öncelik ve ayrıcalık tanınmaktan vazgeçilsin.

Bir isyanın peşinde

Başka Sinema programında gösterilecek filmlerin her biri engelleri aşarak en önemli ve erkek egemen festivallere seçildi. Bu Andrea Arnold imzalı American Honey geçen yıl Cannes Film Festivali’nde hem Jüri Ödülü’nü kazandı hem Ekümenik Jüri… 2006’da Red Road ve 2009’da Fish Tank’in ardından Cannes’da kazandığı üçüncü Jüri Ödülü oldu bu! Bir genç kadının yaşından çok önce üstlendiği ailevi yükümlülüklerle birlikte yoksulluğu ve yoksunluğu da sırtından atarak önüne çıkan ilk fırsata koşmasını konu alıyor. Bütün riskleri göz ardı ederek bir aşkın, bir umudun, bir hayalin, bir isyanın peşinden giden Star gözü kapalı daldığı maceralarla uçarı yaşıyor. Arnold’un sinemasını bütün olarak çok genç hatta çocuk yaşta, ama toplumun en alttakilerinden olan kadınların varoluş mücadelesi üzerine kurması onu özel kılıyor.

İlk kadın sinemacı, aynı zamanda da ilk feminist sinemacı olan Alice Guy Blache’nin şahane bir sözü vardır. 11 Temmuz 1914’te Moving Picture World’de yayınlanan Photoplay Üretiminde Kadınların Yeri başlıklı yazısında: “Kadınlar fotodrama sahneye koymaya sadece erkekler kadar münasip olmakla kalmaz, hatta doğası itibariyle bazı yönlerden erkeklerden daha üstün bir avantaja sahiptir, sahne eseri yaratımı ve öykü anlatımı için gerek duyulan bilginin çoğunluğu zarif cinsiyete mensup olduğu için onun yetki alanına girer. Duyguların hakimidir kadın.”

Kulaklarımızın pasını silen bir metin

Mia Hansen-Love’ın l’Avenir / Gelecek’inde Elle’dekinden bile üstün bir performans veren Isabelle Huppert’in canlandırdığı kahramanı düşününce, aksini iddia etmek ne mümkün! Bir felsefe öğretmeninin meslektaşı olan eşinden orta yaş bunalımı neticesinde (evet, mösyö filozof da genç bir kadınla birlikte oluyor) ayrılmasının, kendisinden çok şey öğrenmiş ama daha radikal bir çizgi tutturmuş olan öğrencisiyle ve onun bir tür lideri olduğu eylemci gençlerle ilişkisinin, kızıyla yaşadığı sorunların, yalnızlığının öyküsünü anlatan Gelecek kulaklarımızın pasını silen bir metne sahip. Hansen-Love’ın en olgun filmi…

Son derece kişisel filmi iki kuşağın profilini çıkarıp konjonktürel açıdan ele almasıyla yakın dönemde özelde Fransa, genelde Avrupa entelijansiyasının politik yaklaşımlarını ve çelişkilerini yansıtmasıyla dönemin de en kayda değer filmlerinden biri olarak gelecekte anılmayı hak ediyor. Tout est pardonné (2007), Le père de mes enfants (2009), Un amour de jeunesse (2011) ve Eden’da (2014) çocukluk ve gençlik çağındaki kahramanlarının aile ve gönül ilişkilerini irdeleyen, hepsinde otobiyografik değinmelerde bulunan, o süreçte kendi de anne olan Hansen-Love, Gelecek’te özellikle senaryosuyla öne çıkan olgun bir filme imza atıyor.

Basbayağı komik bir baba-kız ilişkisi

Toni Erdmann, geçen yıl Cannes Film Festivali’nde herkesin üzerinde birleştiği tek filmdi, ancak festivalden sadece FIPRESCI Ödülü ile döndü. Beş ay sonra, 50’den fazla ülkede örgütlü olan Uluslararası Film Eleştirmenleri Federasyonu -FIPRESCI’nin yılın bütün filmleri arasından yaptığı oylamada Grand Prix / Büyük Ödül’ü kazandı. Avrupa Film Akademisi’nin yıllık değerlendirmesinde de Avrupa Filmi, Avrupalı Yönetmen ve Avrupalı Senarist dallarında ödülleri toplayarak, oyuncularına da kendi dallarında ödül kazandırarak benzersiz bir başarı elde etti Maren Ade! Daha mezuniyet filmiyle Sundance’te Jüri Özel Ödülü, ikinci filmiyle Berlinale’de Jüri Büyük Ödülü Gümüş Ayı kazanmış yetenekli bir yönetmenden beklenecek bir başarı aslında… Ama söz konusu bir kadın olunca süreç erkek yeteneklerinki gibi tutarlı işlemeyebiliyor.

Maren Ade’nin Der Wald vor Lauter Baumen’i Toronto ve Sundance’te ilgi görmüştü. Biz onu 2009 yılında Berlin Film Festivali’nde başrol oyuncusu Birgit Minichmayer’a da kendi dalında Gümüş Ayı kazandıran Alles Anderen ile tanıdık. Çağdaş Avrupalı bireyin iletişim ve ilişki kazalarını, küçük ve büyük komplekslerini kendine özgü mizahıyla anlatma yolunda ustalaşıyor Maren Ade… Toni Erdmann günümüz Avrupa’sının büyük manzarasını çizip içine muzip karakterler oturtuyor. Avrupa Birliği’nin ve çokuluslu şirketlerin sağladığı sosyal mobiliteyle kıtaya dağılan, aile kavramını artık demode bulan, haftalık çizelgesi içerisine oturtamayan, şirketleşmenin ‘gerektirdiği’ tüketim toplumu davranış kalıplarını, trendleri benimseyen, insanları da eşyalar gibi markalaştıran, para ve iktidar hırsıyla kişiliğini kaybeden insan tiplerini sergiliyor. Böyle yazınca karşımızda didaktik bir anti-kapitalist film varmış gibi geliyor kulağa oysa basbayağı komik bir baba-kız ilişkisini anlatıyor Toni Erdmann.

Sinir bozucu şakalarıyla Bükreş’te kariyer yapmakta olan kızının hayatına dalan babanın onun mutsuzluğunu fark etmesi üzerine yaşananlar zaman zaman kahkahalar attırsa da izleyiciye ardındaki derin duyguları hissettiriyor. Güçlü, dominant ve başarılı bir kadının ardında geleneksel kalıplara uymayan sevgi dolu bir babanın varlığı kimin gözlerini yaşlarla doldurmaz ki! Bir kısım erkeklerin, belki…

Beyoğlu Sineması 8 Mart gösterim programı

Arnold, Hansen-Love ve Ade’nin dışında dünya sinemasına damgalarını vurmakta olan başka güçlü kadınları ve kadınların genel olarak gidişatını da sözlü olarak 8 Mart akşamı 20:30’da Beyoğlu Sineması’nda konuşacağız. Tabii ki geleneksel feminist yürüyüşten sonra!

12:45 TONI ERDMANN (162′)
15:45 AMERICAN HONEY (163’)
18:45 THINGS TO COME (102’) #BaşkaÇarşamba
20:30 ALİN TAŞÇIYAN – 8 MART ÖZEL SOHBETİ
Boğaziçi Üniversitesi Sinebu 8 Mart gösterim programı
16:15 AMERICAN HONEY (163’)
19:00 THINGS TO COME (102’) #BaşkaÇarşamba
21:30 TONI ERDMANN (162′)

Daha fazla yazı yok
2024-11-22 02:30:14