Geçtiğimiz aylarda, verilen tüm uğraşlara ve gösterilen onca çabaya rağmen kurtarılamayan Beyoğlu’nun ünlü sineması Emek’in İzmir’de bir kader ortağı varmış meğer…
Şehirlerin kültürel miraslarına ve o şehirlerde yaşayan insanlar için değer ifade eden yapılara sahip çıkmak konusunda, bizi yönetenlerin hiçbir şey bilmediklerinin iyice anlaşıldığı şu günlerde, Gezi Parkı’ndan çok uzak bir yerde, İzmir’de karşılaştığım bir başka acı tablo beni yürekten üzdü. İzmir’in ayakta kalmayı başaran eski sinemalarından olan, Karşıyaka’lıların ya da en azından Karşıyaka’ya yolu düşenlerin iyi bileceği Deniz Sineması, içinde bulunduğu pasaj ile beraber yıkılmanın eşiğine gelmiş! Sessiz bir savaş veriyor…
Deniz Sineması ve sinemanın adını taşıyan Deniz Sineması Pasajı, tarihi sayılmaz belki ama eski yapılar. Pasaj da sinema da aynı yıl açmış kapılarını halka, 1976 yılında. Sinemanın adı Elif Sineması’ymış o zamanlar. Şimdiki gibi üç salonu da yokmuş üstelik. Tek bir salonu varmış. Hangi film gelirse, o büyük salonda oynarmış. Yeşilçam filmleri de oynamış salonda, dönemin gidişatına boyun eğerek seks filmleri de. Ayakta kalmayı başarmış ama! Bugün, gücünün yettiği ölçüde, AVM’lere, kurumsallaşmış, zincir haline gelmiş sinema salonlarına kafa tutuyor bu çarşı içindeki eski sinema!
Pasaja ve esnafına gelecek olursak. Pasajda, açıldığı günden bugüne dek ayakta kalmayı başarmış dükkanlar var. Eski usül ile yeni moda bir arada barınır mı? Burası bunun cevabını veriyor adeta size. Terzisi var, saatçisi var. Dolup taşan bir kuaförü var. Kalabalık bir pasaj burası. Eskimiş belki ama geleni gideni çok. Kısacası; Karşıyaka’lılar kullanmaya devam ediyorlar burayı, terk etmemişler. İşte, durum böyleyken, bir anda nereden çıktıklarını anlamadıkları bir inşaat şirketinin avukatları arıyor bu insanları. Pasajınız hasarlı, çürük, diyor. Dükkanlarını almayı teklif ediyor. Üstelik satmaya yanaşmazlarsa belediyenin belirlemiş olduğu raiç bedelden sayarak yine de alırız bu dükkanları sizden, diyor. Üsluplarını hiç beğenmedik, burada bir kötü niyet var diye belirtiyor esnaf. Pasajlarının sağlam olduğunu söylüyor, rapor var elimizde, diyor. Onlara göre bu inşaat şirketinin niyeti belli; pasajı ve sinemayı yıkıp, AVM yapacaklar. Karşıyaka çarşısında bu kadar büyük bir alana sahip başka bir pasaj yok, diyor yıllarını işine, pasaja vermiş dükkan sahibi bir esnaf. O yüzden istiyorlarmış burayı.
Peki, ne olur bu işin sonu? Kurtarılabilir mi Deniz Sineması Pasajı? Yoksa, Emek’in yaşadıklarını o da yaşar mı? Bu sorunun cevabı, bizim gibi ülkelerde az çok belli de olsa umudu hemen kaybetmemekte fayda var yine de. Tabi, işin acı tarafı, bu işin içinde Karşıyaka Belediyesi’nin de olduğu söylentileri. Belediye’nin ve Belediye Başkanı’nın da buradan rant sağladığı iddiaları. Buna inanmak istemiyor insan, inanası gelmiyor. Çirkin geliyor kulağa. Kısa bir süre önce, yıllardır misafirlerine hizmet vermekte olan tarihi Lunapark’ını rezidans olma yolunda kurban veren Karşıyaka için; işler giderek daha da çirkin bir hal almadan sonlanması gerekiyor bu gidişatın.
Satmayacağım, direneceğim buna, diyor eski bir esnaf. Elimden ne geliyorsa yapacağım, diyor. “Kolay değil öyle!” Duyduğuma seviniyorum bu kelimeleri. Memlekette direnecek o kadar çok mesele, o kadar çok sorun var ki bu da benden küçük bi tane olsun diye yazıyorum. Belki birileri, diğerleri gibi inat etmez, dediğim dedik demez ve sahip çıkar şehrine, pasajına, sinemasına…