Fotoğraf sanatçısı Erdem Yıldırım’ın “Yürüyen” adıyla anlamlandırılan fotoğrafları, İzmir-Urla’daki Yorgo Seferis Art Gallery’de düzenlenen “Objektiften Yakalanan Sanat” sergisi kapsamında sergileniyor. Sergiye yine “Yürüyen” adını taşıyan ve “Çizgi”, “Gölge”, “Girdap”, “Dalga”, “Su” gibi başlıklar altında ilerleyen, yazarımız Emel Kayın imzalı bir metin eşlik ediyor.
“Yürüyen” sergisinde yüzeylerin, dokuların, örüntülerin sahip olduğu rutini, ışık, gölge ve fotoğrafçının hareketine bağlı örtük bir hareket aracılığıyla sorgulamayı deneyen fotoğraflar yer alıyor. Erdem Yıldırım’ın kendi imal ettiği dinamik ahşap çerçevelerde izleyiciye sunulan fotoğraflar, sanatçının mimarlık ve müzik ile ilgili uğraşlarında da sergilediği arayışçı, ama yalın bir estetik oluşturma çabasını bir kez daha ortaya koyuyor.
İşte “Yürüyen” aracılığıyla ortaya konulan sorulardan kesitler….Asıl soru şu: Yürüyen hakikati görebilir mi? Belki sanat ona az da olsa yardımcı olabilir:
ÇİZGİ
Yürüyen yeryüzünde uzanıp giden çizgileri bitişik görür. Hakikatte hiçbir çizgi ötekine yapışık değildir. Eğri ya da doğru her çizginin kendi yolu vardır; ama tümünün yolu birbirleriyle kesişecekleri sonsuz bir ana uzanır.
GÖLGE
Yürüyen gölgenin arkasında mı, yanında mı, önünde mi olduğunu bilemez. Hakikatte gölge onun peşine düşeni sonsuza kadar takip eder. Peşine düşülen sezemez.
GİRDAP
Yürüyen yüzeyin girdabında ilerlerken hakikatte erişilecek bir yer olduğunu düşünür. Oysa girdap sonsuzdur; yürüyene geçit vermez; onu mutlaka geriye döndürür.
DALGA
Sahte dalgalar, üzerlerine yerleştirildikleri güçlü zeminleri hakikatte yumuşatamaz. Yürüyen bunu zemine ya da zeminin üzerindeki engele çarptığında mutlaka anlayacaktır; çünkü çarptığının gücü sonsuza kadar zihnine kazınır.
SU
Yosun sonsuzdur; su sonsuz…Yürüyen öyle sanır. Sahte dalgalarla örülmüş güçlü zeminlerin gün gelip onları örteceğine dair hakikati göremez. Aldanır.