Neil Young 35. stüdyo albümü olan Psychedelic Pill’de cömertçe sergilediği kuvvetli yönlerinden hiç bir şey kaybetmemiş olduğunu ispatlıyor.
Kısa ve isabetli şarkı sözleri, doğaçlama gitar soloları, komplike ama akılda kalıcı melodiler, ve her türlü abartıdan kaçınan doğal bir sound… Psychedelic Pill’in gelişi yavaş oldu. Önce Haziran’da yaklaşik 10 senelik bir aradan sonra Neil Young ve Crazy Horse’un beraber yaptıkları ilk çalışma olan Americana (geleneksel Amerikan folk şarkılarını coverladıkları, bende hayal kırıklığı yaratan) albümü geldi, ardından da New York’taki Global Citizen Festival’de Foo Fighters, The Black Keys, Band of Horses gibi isimlerle beraber çaldıkları 10 dakikalık Keep on Rockin’ In The Free worldperformansı. Americana bütün sıradanlığına rağmen, Young ve Crazy Horse’un ortak kimyalarından hiçbir şey kaybetmediklerini göstermişti; festival performansları da Neil Young’un o upuzun gitar jam’lerini ne kadar özlediğimizi. Bu yüzden Psychedelic Pill’in tracklistinde tam üç tane 15 dakikayı aşan şarkı olduğunu görmek albümle ilgili beklentilerimizi en üst seviyeye çıkarttı.
Psychedelic Pill daha ilk başta, 26 dakikalık açılış parçası Driftin’ Back ile bütün beklentilerimizi fazlasıyla karşılıyor. Young yaklaşık yarım saat boyunca aynı akor kalıpları içerisinde hayran olduğumuz improvize gitar sololarını birbiri ardına sıralarken modern hayat hakkında da söylenip duruyor. Özellikle mp3 teknolojisinin sonik yetersizliği hakkında “mp3 istemiyorum; artık şarkımın sadece yüzde beşini duyabiliyorsunuz; oysa eskiden hepsini duyardınız” ve teknolojinin sanatı meta haline getirmesi ile ilgili “Picasso’yu severdim; sonra bir dev teknoloji şirketi geldi ve onu masaüstü duvarkağıdına döndürdü” gibi alaycı sözleri renklenen şarkı, bütün uzunluğuna rağmen nerdeyse göz açıp kapayana kadar bitiyor.
Albümdeki diğer uzun şarkılar, Young’ın bir çiftin beraber yaşlanmalarını anlattığı hüzünlü bir havadaki Ramada Inn ve klasik rifflerle psikadelik interlüdler arasında gidip gelen Walk Like A Giant. Tabii, Psychedelic Pill’deki uzun jam’lerin bu kadar sağlam durabilmesinde kuşkusuz Frank Sampedro’nun ritm gitarının da etkisi büyük. Zira Sampedro’nun jilet kesinliğindeki ritmik zamanlaması olmadan şarkılar Young’un elinde kısa sürede halüsinojenik bir havaya girebilirdi.
Albümdeki diğer şarkılardan ise, Crosby, Stills, Nash &Young’ı anımsatan akustik For the Love of Man ve kumlu, pütürlü dokusunu yumuşak arka vokallerle dengeleyen She’s Always Dancing en çok dikkat çekenler.
Öne çıkan şarkılar: Driftin’ Back, Ramada Inn, For the Love of Man
Not: 4.0/5.0