Türkiye Gazeteciler Cemiyeti ve Halil Lütfü Dördüncü İşhanı işbirliği ile hazırlanan ‘Yokuşun Başı; Demokrasi Mücadelesinde Tan Gazetesi Sergisi’; TÜYAP, Türkiye Yayıncılar Birliği ve Sirkeci Mansion Hotel’in desteğiyle 4 Aralık günü ünlü Tan Baskının 69.yıldönümünde açıldı. Tarih Vakfı tarafından hazırlanan serginin küratörü Gökhan Akçura, tasarımcısı Mehmet Ulusel.
Gazetenin 1935-1945 yıllarındaki basın özgürlüğü ve demokrasi mücadelesini anlatan sergi kapsamında basın yayın tarihi konulu panel, konferans gibi pek çok yan etkinlik düzenlenecek. Ayrıca Can Dündar’ın Tan Baskınını anlatan “O Gün” belgeseli de sergide izlenebilir.
1935 yılında Ali Naci Karacan yönetiminde çıkan Tan gazetesi gerek içerik, gerekse biçim olarak basın tarihine damga vuran bir değişime yol açmıştı. Bir yıl sonra, 1936’da gazete yönetiminin Ahmet Emin Yalman, Zekeriya Sertel ve Halil Lütfi Dördüncü’ye geçmesiyle Tan gazetesi, adını bu defa demokrasi tarihine altın harflerle yazdıran bir gazeteye dönüştü. İkinci Dünya Savaşı yıllarında güçlü bir anti-faşist yayıncılık yapan Tan, 1938 sonunda Yalman’ın ayrılması ve yönetimin bütünüyle Zekeriya ve Sabiha Sertel’e geçmesiyle birlikte anti-faşist demokrasi cephesinin bayraktarlığını üstlendi. Bu tavır, hem tek parti yönetimini, hem de faşizmin yükselişi sırasında güçlenen milliyetçi-ırkçı kesimi rahatsız etti. 1945 yılında bu tepkiler doruğa çıktı, Hüseyin Cahit Yalçın’ın Tanin gazetesindeki “Kalkın Ey Ehli Vatan” yazısı bir işaret oldu ve 4 Aralık 1945 tarihindeki ünlü Tan Baskını ile noktalandı. Gazete ve matbaanın yerle bir edildiği bu baskın ile Türkiye demokrasi tarihindeki ilk önemli adım daha yokuşun başındayken balyozlarla durdurulmuştu. Sabiha ve Zekeriya Sertel yargılandılar, beraat ettiler ama ülkeyi terk etmek zorunda kaldılar, sanki onlar suçluymuşçasına. Halil Lütfi Dördüncü, Tan Gazetesi’ni aralıklarla birkaç kere daha çıkarsa da 6 Ocak 1959’da, hemen yanındaki binada meydana gelen dinamitlerin patlaması sonucunda Tan Matbaası binasının da yıkılmasıyla Tan Gazetesi, tarihin tozlu sayfalarına karıştı.
Tan Evi, Ankara Caddesi, Halil Lütfi İşhanı-Sirkeci’de görülebilecek sergi, 31 Mayıs 2015’e dek açık kalacak.
Düşman
Onlar ümidin düşmanıdır, sevgilim,
akar suyun
meyve çağında ağacın,
serip gelişen hayatın düşmanı.
Çünkü ölüm vurdu damgasını alınlarına :
– çürüyen diş, dökülen et-,
bir daha geri dönmemek üzere yıkılıp gidecekler,
Ve elbette ki, sevgilim, elbet,
dolaşacaktır elini kolunu sallaya sallaya,
dolaşacaktır en şanlı elbisesiyle : işçi tulumuyla
bu güzelim memlekette hürriyet.
Bursa da havlucu Recebe,
Karabük fabrikasında tesviyeci Hasana düşman,
fakir köylü Hatçe kadına,
ırgat Süleymana düşman,
sana düşman, bana düşman,
düşünen insana düşman,
vatan ki bu insanların evidir,
sevgilim, onlar vatana düşman…
Nazım Hikmet