Birilerinin annelik inşaatı müteahhitlerinden emir aldığı kesin. Bu inşaatın kesinlikle süreceği kesin ama toplam kaç kat çıkacağı her zaman belli değil.
İyi anne ideali ilk kez ve son kez hortlamıyor aslında.
1750 yılında iyi ana ideali bu kez Fransa’da belirmişti tüm semptomlarıyla… Jean- Jack Rousseau sağolsun, Emile adlı eserinde çocuklarını kendileri emzirmeyip sütannelere gönderen şehirli annelere laf sokuyordu: “Çocuklarından kurtulan bu tatlı analar her gün şehrin sefasına dalmaktadırlar. Kundakta sıkı sıkı sarılı bebeklerinin köyde başlarına neler gelir, bilirler mi?"
Bir anneyi yere sermekte en büyük silah olan suçluluğun dik alasını enjekte ediyordu böylelikle Ruousseau. İyi anne’nin resmini çizer ve onu empoze ederken…
(Sütanne meselesi yazılar konusu. Çocuklarını emzirilsin diye köye yollayan kadınların aslında erkeklerini eğlendirmekte kusur etmemeleri için bunu onlara yaptıran neredeyse hazcı yapıdan bugün süt veremeyen bir anneyi komplekslere sürükleyip yetersizlik duygularıyla baş etmesini sağlayan yapıya kadar evet bir iki yüzyıl geçti ama tam olarak neden böyle oldu. İlginçtir.)
Birilerinin annelik inşaatı müteahhitlerinden emir aldığı kesin. Bu inşaatın süreceği kesin ama toplam kaç kat çıkacağı her zaman belli değil.
Örneğin başta Fragonard olmak üzere sütannelik yağlıboya resimde konu olarak işlene dursun Rousseau’nun suçluluk enjeksiyonları yetmemiş olacak, tam 150 yıl sonra inşaat bir kat daha çıkmakta ve hatta iki katı birleştirmeye kalkışmakta gecikmeyecekti.
Tam o yıllarda yani 1890’larda ne tesadüftür ki Fransa’da orta sınıf kadınlara yasal alanda ve çalışma yaşamında büyük değişiklikler getirildi. İlk kez kadınlar akademisyen oldu. Doktor ve avukat da… 1884 yılında boşanma yasaları devreye girdi. Fransız kadın da kocasına dava açabilecekti.
Oysa kadın ‘bezemeci’ydi.
İç mekanlardaki objelerin süsü ya da süsleyicisi.
Art Nouveau’nun doğuşundan önce Bezeme Sanatları Merkez Birliği ve Kadınlar Komitesi üyeleri 1890 yılı Fransız modern biçeminin ayrıntılarını şöyle tarif etmişlerdi:
“Kadınsı, iç mekanlara ait ve organik.” Ama avukat ya da doktor ya da kocasına boşanma davası açabilecek hakka sahip yeni kadınlar ya süs konusu ya da süsleyici olmaktan vazgeçerlerse? Kariyer için iç mekanlardan dış mekanlara çıkarlarsa? 1900 yılında Merkez Birliği’nin süs kadın, organik kadın görüşü cumhuriyetçiler tarafından resmi söyleme dönüştü. Meşhur 1900 Paris sergisinde devlet erkanı, Fransız bezeme sanatlarının zarafet, kadınsılık ve kalitesini kutlamakta bugünün bazı devlet bakanlarının açıklamalarını yaparken olduğu gibi coşkulu ve ağız birliği içindeydiler.
Korktukları tam da özgürleşecek, kendi kaderini kendi tayin edecek kadın’dı. Bir süs öğesi ya da süsleyici olmaktan özne olmaya geçecek kadın.
Bezeme Birliği’nin politikasıyla Türkiye’de aşağı yukarı bir buçuk yüzyıl sonra açılan ISMEK’leri karşılaştıran ve birlikte düşünmeye davet eden bir yazı yazmıştım Amargi’ye. İSMEK’lerin, narin kadın işçiliğini öven, el emeği göz nuru işlerinin sahipleri kursiyerlerinin, aslında onları ev içine daha da yakınlaştırarak, onlara hobileriyle özgür oldukları yanılsaması yaratıp onları tahta tepsi boyayan mekanın içini güzelleştiren dolayısıyla sistemi tehdit etmeyen kadın kılma çabası olup olmadığı bence hala düşünülmeğe değer.
Lakin buradan iyi anne’liği kariyerin en biriciği olarak gören Bakan açıklamasının gölgesinde İzmir’e cumhuriyetin ilk yıllarındaki bir başka iyi anne ideali hikayesine gitmek istiyorum.
Aslında bir iyi anne ideali imgesi hikayesine…
1935 yılında ressam Abidin Elderoğlu’na İzmir Halkevi bir resim sipariş eder. Bir askere oğlunu uğurlayan anne resmidir bu. Elderoğlu, resmi bitirir. Asker istasyondadır. Onu bekleyen diğer askerler vardır. Üçgen kompozisyon şeması içinde asker annesinin elini öpmekte, en önde çocuğu ve solda karısı ayrılık acısı ile gururla askere bakmaktadırlar. Türk bayrağı da dalgalanmaktadır.
Elderoğlu resmi teslim ederken halkevinin yetkililerinden gelen ilginç bir tepkiyle karşılaşır.
Resimdeki genç “anne” rahatsızlık yaratmıştır yetkililerde. ‘Göğüsleri’ fazla diktir. Oysa çocuk büyüten emziren bir kadının memeleri dik değil sarkık olmalıdır. Sanatçı resmi bu şikayet üzerine vermez hatta Halkevi’ne.
İlginç değil mi? Resmi makamlara göre iyi anne’nin sarkık olması gereken memelerinden iyi anne’nin sadece anne olması, çalışmaması gerektiğine… Ne inşaatmış. Hayli yüksek ve bitmek bilmiyor değil mi?