Ankara Siyah Beyaz sanat galerisi, Ardan Özmenoğlu’nun 12 Mayıs – 5 Haziran 2023 tarihleri arasında gerçekleşecek olan “Yerel Sanatçı“ isimli solo sergisine ev sahipliği yapıyor. İsmini, “yerel” kavramına dair bir sorgulamadan alan sergi, “Yerel sanatçı kimdir”, ” Boşluk sever mi?”, “Yerel sanatçı süslemekten neden korkmaz?”, “Yerel sanatçının kitsch ile ilişkisi 1980’lerde bitmiş midir?” “Yerel sanatçı 1980’lerde yeniden mi doğmuştur?” sorularına eşlik eden bir manifestoya da yer veriyor. Manifestoyu kaleme alan Ayşegül Sönmez, “Yerel Sanatçı sergisi vesilesiyle, serginin ortaya attığı soruların yaptığı çağrışımla Lokal Sanatçı diye birini düşündüm. Turgut Uyar okuyordu. Zeki Müren dinliyordu. Şeker Ahmet Paşa seviyordu. Ve bu karakterin ağzından onun hiç de ironik olmayan, yerel sanatçı olmayı, yerliliği de sorgulayan neredeyse trajik varoluşunu aralamak istedim” diyor.
Manifestonun tüm metni ise şöyle:
LOKAL SANATÇI MANİFESTOSU
Lokal sanatçı, neonlarını söndürtmez, Zeki Müren’i dinler.
Neon cümlelerini elektrik kesilse de okunaklı olacak şekilde yazmaz.
Elektrik kesintisi en çok onun içindedir.
Değerli bir mecazdır.
Elektrik kesintisi sonrası sessizliği özler.
Elektrik kesintisi sonrası sessizliği ilk bozanı daha çok özler.
Lokal sanatçı boşluktan korkmaz.
Manzaralarını duygularının aynası olarak boyar.
Güneş batışı manzaralarının çoğunun acı turuncuya çalan ekşi kırmızısı ilk utandığı ana ilişkindir.
Yanaklarının ilk kızardığı anı ya güneş doğuşu ya da güneş batışı manzarası olarak düşler.
Lokal sanatçı, genç lokal küratör için Avrupa vizesi olamaz.
Uluslararası küratör için de yeterince Türkiye’ye özgü değildir!
Seza ile Feza’ya aynı derecede mesafelidir.
Geçmiş ve gelecek içinse, eşit derecede fakat çok miktarda endişelenir.
Lakin anda da kalamaz.
Sanat tarihinden Süleyman Seyyit, Şeker Ahmet Paşa, Darüşşafaka ressamlarının realitelerini görür. Her birini el üstünde tutar.
Lokal sanatçı, varoluşçudur.
Ölümle biten yaşamın saçma olduğunu bilir.
Ama bunu daima unutur.
Akşamdan kalma bir sabah veyahut içkili bir anda ya da içkiyi bıraktığı o hafta sonu, çayını içerken, tekrar tekrar bunu hatırlar.
Hayatı, güzelliklerini yakalamayı denediği bunu yaparken sık sık ölümü hatırladığı, öleceğini, sevdiklerinin de öldüğünü anladığı yollarda ve molalarda geçer.
Lokal sanatçıya, zemini talaşlı Beyoğlu meyhanesinde şair sorar:
“Birine sanatçı derken yüzyılını mı yoksa vatanını mı kıstas almak gerekir?
Lokal sanatçının yüzyılı yoktur.
Lokal sanatçı, yüzyılının ne içinde ne dışındadır.
O lokalindedir.
Yüzyılın sanatıyla anılmamıştır. Anılmaz. Anılmayacaktır.
Ulusal müzede eserleri yoktur.
Modern müzede de eserleri yoktur.
İki müzede de yaşadığı sürece yer almayacağını bilir.
Modern müze için fazlasıyla lokal, ulusal müzede yer alacaksa da henüz ölü değildir.
Ulusal müzede herkes ölüdür.
Yaşadığını sandığınız sanatçıların öldüğünü öğrendiğiniz müze, ulusal müzedir.
Lokal sanatçı öte yandan yerli değildir. Milli değildir. Yerel değildir.
Akademideki hocasının ona nasihat ettiği gibi “itibarını korumak için yeterince çaba harcamamaktadır”.
Otantik resim yapmaz. Yapamaz.
Otantik olanın insan olduğuna inanır.
Varoluş, projeler yazıp fon almaya benzemez, önceden belirlenmiş değildir. Birey, eylemleriyle onu var eder, projeleriyle değil!
Deleuze değil, Sartre okuyan lokal sanatçı, şairlerden en çok Turgut Uyar’ı sever.
Yirminci asır çoktan bitmiştir, “Amenna”
Neon lambaları karartamaz artık geceleri çünkü led lambalar vardır
Ve şair haklıdır:
“Uzaklar daha uzaklaşır
Bir define çıkarır gibi kayalardan, Ademden beri
Sımsıcak sevgilere muhtacım.”
Lokal sanatçı en çok Geyikli Gece şiirini sever Uyar’ın.
Onun da şu dizelerini:
Geyikli geceyi hep bilmelisiniz
Yeşil ve yabani uzak ormanlarda
Güneşin asfalt sonlarında batmasıyla ağırdan
Hepimizi vakitten kurtaracak
Bir yandan toprağı sürdük
Bir yandan kaybolduk
Gladyatörlerden ve dişlilerden
Gizleyerek yahut döğüşerek
Geyikli geceyi kurtardık
(Yazan: Ayşegül Sönmez, 28 Nisan, 2023, Fenerbahçe)