A password will be e-mailed to you.

Siz de eski kitabevlerini özlediniz mi? Hani, barkod okuyarak kitabın yerini kendinizin bulmanızın beklenmediği, sorduğunuz kitabı hemen bulup size getiren, bununla da kalmayıp size yeni kitaplar öneren ve sizi yeni dünyalarla tanıştıran çalışanların olduğu o sıcak ve samimi mekanları. Sadece kitap satın almadığınız oturup kitaplar hakkında sohbet ettiğiniz, yeni insanlarla tanıştığınız kitapçıları…

İstanbul’da az da olsa hala böyle kitapevleri bulunuyor ve şimdi onlara bir yenisi daha eklendi. Beyoğlu’nun kalbinde, Tomtom Mahallesi’nde açılan yepyeni bir kitabevi var: Vinyet Kitabevi. Üstelik çok yakında kendi yayınevlerini de kuracaklar”. X’de kitap tavsiyelerine doyamadığımız sevgili çevirmen Nuray Önoğlu’nun paylaşımı sayesinde yolumuzu bu güzel kitapçıya düşürdük ve Vinyet’in sahipleri Barış Bektaş ve Hamza Yeldan ile çok keyifli bir sohbet gerçekleştirdik. Siz de bu sohbete katılın hem kitabevini hem yayınevini daha yakından tanıyın istedik.

Kitabevi ve yayınevi açma fikri nasıl ortaya çıktı? Bu süreçte ne gibi motivasyonlarınız vardı?

Öncelikle bize Sanatatak okurlarıyla tanışma imkânı verdiğiniz için çok teşekkür ederiz. Aslında kitabevi ve yayınevi kurma fikri birbirinden bağımsız değildi. Sektörün farklı alanlarında çalıştığımız uzun süreler içinde ‘’ilerde bir kitabevimiz olsa, nasıl bir kitabevimiz olmalı?’’ sorusuna sürekli cevap aradık.  Benzer soruyu yayınevi için de sorduk. Bazen an gelir ve bütün fikirlerinizin, hayallerinizin ve yapmak istediğiniz şeylerin artık hayata geçmesi gerektiğini düşünürsünüz. Tam da böyle düşündüğümüz bir anda harekete geçme kararı aldık. Bizim en önemli motivasyonumuz kitaplar. Biz önce okur ve kitapseveriz sonra yayıncılık ve kitap sektöründe yıllarca çalışmış kitap emekçileriyiz. Dolayısıyla kitaplarla vakit geçirmek ve okuma kültürüne katkı sağlayan hemen her eylemin içinde olmak kendi penceremizden bakıp bizim için doğru kararları almamızı sağladı.

Vinyet ismini neden seçtiniz, özel bir anlamı var mı?

İleride bir gün kitabevi veya yayınevimiz olacağını biliyorduk. Vinyet kelimesi fonetik olarak kulağımıza hoş geliyordu. Kelime anlamını araştırmaya başlayınca tam da bize uygun olduğunu düşünüp Vinyet’i cebimizde hep tuttuk. Kuruluş aşamasındayken adımız ne olacak sorusuna da hiç düşünmeden “Vinyet Kitap” cevabını verebildik. Vinyetin kelime anlamı şu; belirli bir durumu, duyguyu veya atmosferi kısa ve yoğun bir şekilde ifade etmek için kullanılan bir kavram. Kitabevimizin dizaynından yerleşimine, kitap çeşidimizden ileride yayımlayacağımız kitaplara kadar kitapçılığa bakış açımızı oldukça iyi yansıttığını düşünüyoruz.

Kitabevinizi ve yayınevinizi diğerlerinden ayıran özelliklerin neler olduğunu düşünüyorsunuz?

Bu soruya kısa bir cevap vermek gerekirse “kitap evi” ve “yayın evi” kavramlarının gerçek tanımına uygun şekilde tasarlamak istedik, Vinyet’i. Bu nedenle de kitabevimizde kitapla ilişkisi olmayan ürünlere yer vermemeyi, zengin değil yalnızca nitelikli çeşitliliği amaçladık. Yayınevi tarafında ise genel geçer, hızlıca tüketilip sonradan unutulan kitapların tersine özgün, farklı, içerik olarak da okurunu konusu itibariyle tatmin edecek metinlerle ilgilenip bu çizgide kitaplar yayınlamayı hedefliyoruz.

Hangi tür kitaplara odaklanmayı planlıyorsunuz ve neden?

Başlangıcı kurgu dışı kitaplarla yapmak istiyoruz. Birey ve toplum, psikoloji gibi başlıklar hem kişisel olarak gönlümüzde hem de Vinyet Kitap’ın yayın listesinde ağır basıyor. Aslında bu konuda çok katı değiliz. Bizi gerçekten etkileyen ve yayın çizgimize uygun metinler buldukça bunları da yayınlamayı tercih edeceğiz.

Çok yeni olduğunuzu biliyoruz ama şimdiye kadar kitabevinizi ziyaret edenlerin en çok ilgi gösterdiği kitaplar hangileri?

Sizin de belirttiğiniz gibi yeni açıldığımız için henüz kitap ismi özelinde bir verimiz oluşmadı ama bizi ziyaret eden okurların çeviri ve yerli edebiyat, popüler bilim, tarih araştırma ve felsefe türlerine ilgi gösterdiklerini gözlemliyoruz.

Kitabevinizde düzenli olarak etkinlikler veya imza günleri düzenlemeyi planlıyor musunuz?

Evet. Yazar imza günleri gibi etkinliklerden ziyade okur ile kitabın yazarını, çevirmenini hatta yayıncısını buluşturacak etkinlikler yapmak gibi fikirlerimiz de var. Eylül ayı itibarıyla bu konuyla ilgili takvimimizi şimdiden oluşturmaya başladık bile.

İstanbul’da bir kitabevi ve yayınevi açmanın zorlukları neler?

İstanbul’da kitabevi ve yayınevi açmak, zorluğundan ziyade diğer şehirlere göre bizim için avantajlı bir durum. Her ne kadar okur profili zaman içerisinde değişse de düzenli okuma alışkanlığı olan bir nüfusun İstanbul’da görece daha fazla olduğunu düşünüyoruz. İşin arka planında ticari, ekonomik ve lojistik tarafı da düşünecek olursak İstanbul – Beyoğlu merkezli bir yerde olmak bizim için daha da avantajlı bir hale geliyor elbette.

Yayınevi olarak yeni yazarlar keşfetme ve destekleme konusunda ne tür çalışmalar yapmayı planlıyorsunuz?

Ağırlıklı çeviri metinler üzerinden yayın planımızı yaptık. Elbette önceliğimiz daha önce Türkçede yayınlanmamış yazarlara odaklanmak. İleride yayınevimizin çizgisine uymak kaydıyla yerli ve özgün yazarların metinlerini de yayımlamak istiyoruz. Bu konuda oldukça şeffaf ve iletişime açık olduğumuzu düşünüyoruz. Kimsenin emeğini sömürmeden, işimizi ciddiyetle yaparak iyi yazar ve kitaplar keşfedeceğimizden eminiz.

İlk yayımlayacağınız kitap veya kitap serisi hakkında bilgi verebilir misiniz?

İlk kitabımız çok keyifli bir felsefe kitabı olacak. Yazarımızın üç kitabı var, umarız diğerlerini de ilerde biz yayınlarız. Kitabımızın yazarı Danimarkalı ve daha önce herhangi bir kitabı Türkçeye çevrilmemiş. Biz de heyecanla kitabı belirlediğimiz tarihte- ki büyük ihtimalle Eylül ayı içinde – yayınlamak için çalışıyoruz.

Müşteri ve okuyucu kitlenizi genişletmek için ne gibi stratejileriniz var?

Müşteri değil de okur demeyi tercih ediyoruz çünkü bizi takip eden/edecek olanlara ilk önce asla ticari kaygılarla yaklaşmıyoruz. Kültür ve sanat alanının parçası olan “KİTAP”’ın etrafında toplanıp kendi habitatımızı oluşturmak gibi bir derdimiz var. Örneğin; kitabevinde sadece yazar söyleşileri ve imza günleri olmayacak. Müzik, sinema gibi alanlarda da etkinlik ve gösterimler yapmak istiyoruz. Böylece merkezinde kitap olan ancak farklı kültür-sanat alanlarına ilgili kitlelerle de buluşmayı amaçlıyoruz.

Kitabevi ve yayınevi arasındaki sinerjiyi nasıl değerlendireceksiniz?

Yukarıda bahsettiğimiz o habitatı kurmayı başarabilirsek okurlarımız Vinyet Kitabevi ve Vinyet Yayınevi olarak ayırmadan bizi Vinyet Kitap olarak görecekler. Bunu bir örnekle daha iyi açıklayabiliriz sanırım. Hani bir şarkıcı ve bestecinin başka bir sanatçıya verdiği şarkının bestesini türü ne olursa olsun bilirsiniz ya Vinyet’i de okurları ve severlerinin zihninde böyle bir yere taşımak arzusundayız. Bu amaçla da yayınlayacağımız kitapların nitelikli ve zengin metinlerden oluşmasında gösterdiğimiz hassasiyeti kitabevinde sunduğumuz çeşit ve raflarımızda yer verdiğimiz metinlerin zenginliğinde de göstermek önceliğimiz. Bu sayede kitabevinde bulabilecekleri kitaplarla yayınladığımız kitaplar arasında organik bir bağ, özdeşlik, benzerlik kurulacağını düşünüyoruz.

Kitap sektöründe karşılaştığınız en büyük zorluklar nelerdir ve bunlarla nasıl başa çıkıyorsunuz?

Bizce bu soru başlı başına ayrı bir röportajın konusu olabilir. Çünkü sorunlar çok fazla ve kronik. Sektördeki zorluklar elbette ülkenin sosyoekonomik ve kültürel durumundan asla bağımsız değil. Şu an aklımıza gelen en büyük zorluk tüm sektör paydaşları için de geçerli olacağını düşündüğümüz üretim maliyetleri ve e-ticaretin karşısında kitabevlerine yeteri kadar teşvikler, pozitif ayrıcalıklar tanınmıyor olması. Bu sorunları tek başınıza ve sadece finans kaynaklarını kullanarak çözmeniz mümkün değil. Sürecin elbette ne kadar zor olduğunun farkındayız ancak şimdilik tüm imkanlarımız ve iyi niyetimizle okuma kültürüne inatla sahip çıkmak ve çeşitliliği arttırıp alternatif imkanlar yaratarak sürdürebilir olmak istiyoruz.

Türkiye’deki kitap okuma alışkanlıkları hakkında ne düşünüyorsunuz? Sizce bu alışkanlıkları nasıl geliştirebiliriz?

Okuma alışkanlığının son on yılda görece arttığını gözlemliyoruz. Sadece gözleme dayalı değil Türkiye Yayıncılar Birliği’nin raporlarında da bunu görebiliriz. Ancak biz okuma alışkanlığını nicelik olarak değil niteliksel olarak yorumlamayı daha doğru buluyoruz. Okuma alışkanlığı artışı; satın alınan kitap sayısı, üretilen kitap sayısı ve bandrol rakamlarıyla açıklanıyor olsa da bizim için ne okuduğumuz ve okuduğumuzdan ne anladığımız meselesi çok daha önemli. Maalesef bu konuda veriler hiç iyi değil. Dolayısıyla okuma alışkanlığını kitap satış rakamlarıyla açıklamak yerine, sektörümüzde “okuma kültürünü ne kadar nitelikli kitaplarla destekleyebiliriz?” ve “okuduğunu anlama konusunda daha fazla neler yapabiliriz?” gibi sorular ve meseleler üzerine daha çok kafa yorulur ve bu sorulara cevaplar bulunabilirse okuma alışkanlığının daha da gelişeceğini düşünüyoruz.

Dijitalleşmenin kitap sektörüne etkileri hakkında ne düşünüyorsunuz ve bu konuda ne gibi stratejileriniz var?

Dijitalleşme, çağımızın adı artık. Bunun karşısında matbu kitaplar bizce varlığını sürdürmeye devam edecek ama dijitalleşmeye de kayıtsız kalmak mümkün değil. Dolayısıyla yayımlayacağımız kitapların e-kitap formatları da olacak elbette.

Sektör için ‘’tehlikeli’’ gördüğümüz asıl mesele ise Yapay Zeka. Öngörülemez bir ilerleme kaydeden teknolojinin ve dijital çağın içinde süzülüp gidişatın nereye varacağını açıkçası biz de merak ediyoruz.

Kitabeviniz ve yayınevinizle ilgili hayalleriniz ve uzun vadeli hedefleriniz nelerdir?

Çok uzun süredir kendimize ait bir kitabevi ve yayınevi hayalini kuruyorduk. Öncelikle bunun için adım atmış olmanın mutluluğuyla biraz anın tadını çıkartmak istiyoruz. Elbette bu yolculuğun daha çok başındayız fakat yapmak istediklerimiz, hedeflerimiz çok net. Öncelikle Beyoğlu’nda Vinyet Kitabevi’nin okurlarımızla birlikte yaşayan canlı bir hafıza mekanına dönüşmesini istiyoruz.  Yayıncılık olarak da az ama öz nitelikli, özgün ve kalıcı kitaplar yayınlayıp okurlarımızı mutlu etmek istiyoruz.  Sonuçta bilmediğimiz bir işi değil iyi bildiğimiz bir işi severek ve iyi niyetle yapmak için yola çıktık.

 Bu keyifli sohbet için Vinyet Kitap’ın sahipleri Barış Bektaş ve Hamza Yeldan’a teşekkür ederiz.

Daha fazla yazı yok
2024-10-06 01:17:15