A password will be e-mailed to you.

Kundura Sahne’nin farklı disiplinleri birleştiren sanat ve düşünce platformu KunduraLab çatısı altında başlattığı performans programı PerformLab, 29 Mayıs – 6 Haziran 2021 tarihleri arasında Beykoz Kundura’da yapılacak. Bu yıl ilk kez düzenlenen programa başvurular Türkiye’den performans alanında işler üretmeye ilgi duyan ve bu alanda deneyimi olan bütün sanatçılara açık ve 5 Mart’ta sona eriyor. PerformLab’in hem yaratıcıları hem de jürisi olan Ayşe Draz, S. Buse Yıldırım ve Pelin Başaran Sanatatak’ın sorularını yanıtladı.

 

KunduraLab’i Beykoz Kundura’nın farklı disiplinleri birleştiren sanat ve düşünce programı olarak tarif ediyorsunuz. PerformLab ve FelsefeLab ile başladığınız bu platformu anlatır mısınız, neyin ihtiyacı olarak doğdu ve devamında yeni Lab’ler görecek miyiz?

S. Buse Yıldırım: Kundura Sinema ve Sahne‘nin programlarının yan etkinlikleri dışında, Kundura’nın özgün kültür sanat içeriklerine daha katmanlı okumalar yapılmasına teşvik etmek ve izleyici ve üretici olarak daha aktif bir rol kazandırmak niyetiyle bir öğrenim alanı yarattık. Hem genel izleyicilerin katılabileceği programlar var, FelsefeLab gibi, hem de profesyonellerin deneyimlerini paylaşabileceği ve pratiklerine dair yeni yöntemler keşfedecekleri sanatçı geliştirme programları mevcut; PerformLab gibi. Zaman içinde üzerinde çalıştığımız farklı Lab programları var elbette. Pandemi öncesi başlattığımız görsel antropoloji-belgesel sinemasına dair film ve seminer dizimiz vardı, onu lab çerçevesinde farklı bir yapıya dönüştürmeyi planlıyoruz. Aynı şekilde yaratıcı belgesel alanında ilerleyen dönemlerde gerçekleştirmek istediğimiz ve üzerinde çalıştığımız çeşitli öğrenim programları var, elbette en önemlisi kültür alanında disiplinlerarası bağlamı ve uluslararası diyaloğu güçlendirecek yapılar kurmak.

“Perfomansı merkeze alarak şekillendirdik”

PerformLab’in çıkışı nasıl oldu peki?

Ayşe Draz: Projenin ilk tohumları benim Dutch Culture için Türkiye’de tiyatronun son on yılına dair hazırladığım bir haritalamanın (mapping) sunumu için Hollanda’ya davet edilmem ve Dutch Performing Arts ile tanışmamla atıldı diyebiliriz. Bu haritalamayı hazırlarken, Türkiye’de toplumsal boyutta yaşanan kutuplaşmanın son yıllarda sanatsal alanda da yaşandığını, disiplinler-arası etkileşimin giderek azaldığını ve gösteri sanatları alanında uluslararası sürdürülebilir diyalogların kurulmasının ivme kaybettiğini tespit etmiştim. Dutch Performing Arts tarafından proje geliştirmek için davet almam bu konuda eyleme geçebilmek adına çok iyi bir fırsat oldu. Hemen ardından Türkiye’de gösteri sanatları alanında uluslararası işbirliği zemini oluşturmaya yönelik ortak çalışmaya hazırlanan, mesleğini artık yurtdışında sürdüren Pelin Başaran ve Productiehuis Theater Rotterdam’dan Melih Gençboyacı ile yollarımız kesişti.

İleriye dönük bir vizyonla alana giriş yapmış olan ve sadece bir mekan olmaktan öte, sürdürülebilir bir sanatsal araştırma ve üretim merkezi haline girmeyi hedefine koyan Beykoz Kundura’dan Buse Yıldırım’ın da projeye dahil olmasıyla PerformLab fikri doğmuş oldu. PerformLab projesini, aslen gösteri sanatlarının temelinde yatan bir sanatsal sunum aracı olmanın ötesinde birçok farklı disiplinde de bir araç olarak kullanılabilme potansiyelinden ve doğası gereği sabitlenmiş tanımlara meydan okuyor olmasından ötürü, ‘perfomans’ı merkeze alarak şekillendirdik.

Pelin Başaran: İlk atölyenin bu sene, Hollanda bazlı, performansı merkezine alan ama pratiklerini disiplinerarası bir bakış açısıyla sürdüren sanatçılarla, Türkiye’den açık çağrı sonucunda seçilecek sanatçıları bir araya getirecek ve sürdürülebilir uluslararası sanatsal işbirliklerini teşvik edecek bir formatta gerçekleşmesini hayal ediyoruz. Bu ilk atölyeden sonra Pelin, Ayşe ve Buse olarak PerformLab’i ileriki yillarda her seferinde farklı uluslararası işbirlikleri kurarak devam ettirmeyi ve de gösteri sanatları alanında sanatsal üretimleri desteklemeyi umuyoruz.

 

Başvurular için kısıtlamanız var mı? Kimler başvurabilir PerformLab’e?

Ayşe Draz: 25 yaş sınırı getirdik. Ayrıca, bir araç olarak performans ile disipliner-arası çalışma yöntemlerine belli bir aşinalık sahibi olan sanatçıların optimal fayda sağlayabileceğini düşünüyoruz.

“Araştırırken üretmenin yollarını keşfetmelerini istiyoruz”

Misafir sanatçılar heyecan uyandırıyor. Avrupa sahnelerinde ses getirmiş projelere imza atmış isimler var aralarında… PerformLab yalnızca bir atölye imkanı mı sunacak, üretilen işleri görme şansımız olacak mı?

Ayşe Draz: Sanatsal üretim sürecinde ortaya nihai bir ‘ürün’ çıkarmalarını beklemek bazen sanatçılar üzerinde gereksiz bir baskı yaratabiliyor; kaldı ki bir hafta içinde katılımcılardan bunu beklemek biraz haksızlık olabilir. Biz onların üzerinde böyle bir baskı yaratmanın aksine onlara özgürce ve korkmadan deneyimleyebilecekleri alanlar açmayı hedefliyor, araştırırken üretmenin yollarını keşfetmelerini istiyoruz. Ancak bu süreç esnasında zaten daha önceden üzerinde çalışmaya başladıkları bazı işleri, kavramları malzemeleri olarak kullanarak veya atölyeden aldıkları ilhamla hızlıca ortaya en azından ‘work-in-progress’ bazı işler çıkarabilirler; çıkarmazlarsa da deneyimlerini paylaşıma açabilirler.

 

Pelin Başaran: Bunun için de atölye sonunda gerçekleştirmeyi hayal ettiğimiz bir format var tabii ama o da bir çok şey gibi pandemi koşullarının nasıl bir yön aldığıyla beraber şekillenecek.

“Diyaloğa öncelik veren bir proje”

S. Buse Yıldırım

Türkiye ve Hollanda arasında bir kültür köprüsü kurmayı da hedefliyor PerformLab, bu ortaklığı biraz daha açar mısınız?

S. Buse Yıldırım: Kundura Sahne, fabrika döneminde kazan dairesi olarak kullanılan yapının bir dönüş hikayesinin ürünü. Mimari dönüşüm sürecinin tasarım aşamasında Hollandalı TenBras Westinga ve Theater Advies gibi firmaların danışmanlığında tüm kimliği tasarlandı. Bu sebeple kültürel içerik bağlamında Türkiye ve Hollanda arasındaki bağı kuvvetlendiren işbirliklerinin bir parçası olmayı önemsiyoruz. PerformLab’in destekçisi Dutch Performing Arts ve bu yılki ortağı Productiehuis Theater Rotterdam yıllardır Türkiye gösteri sanatları alanında projelere dahil olmuş ve onları desteklemiş kurumlar. PerformLab olarak yaratıcı sürece ve sanatçılar arasında diyaloğa öncelik veren bir proje tasarlamak istedik. Bunun ileride ortak prodüksiyonlara evrilebileceğini düşünüyoruz.

 

Pandemi sürecinde Kundura Sahne’nin açılışı da ertelenmişti. Bu bahar ve yaz için planlarınız neler?

S. Buse Yıldırım: Pandemi sebebiyle Kundura sahnesini mekanda resmi bir şekilde seyircilerle buluşturamamış olabilir. Fakat Kundura’nın gözünden sahne sadece dönüştürülen mekanın dört duvarı arasında sınırlı değil, küratoryel yaklaşımında gündelik yaşamın, her daim parçası olduğumuz “gerçek” hayatın performatif öğelerinden beslenen bir yapısı var. Bu sebeple ilk açılış projesini seyirciyle İstanbul’un kalbinde buluştuğu Rimini Protokoll’ün Remote Istanbul projesi olarak tanımlayabiliriz. Kundura’nın şartların elverdiği boyunca İstanbul sokaklarında kalıcı bir performans olarak sunduğu Remote Istanbul dışında elbette takvimimizde mekan odaklı birçok yapım ve etkinlikler var. Hatta en yakında bu bahar aylarında provalarına başlayacağımız Kundura Sahne’nin kendi yapımı olan mekana özgü bir çağdaş dans performans projesi var.

 

İLGİLİ HABERLER

Sessiz sinemanın edepsiz kadınları

Alternatif bir sanat eğitim programı: Çağdaş Sanat Laboratuvarı

Daha fazla yazı yok
2024-11-02 12:23:42