A password will be e-mailed to you.

UNESCO Resmi Partneri AIAP/IAA International Association of Art, Türkiye Ulusal Komitesi olan UPSD, TC Kültür ve Turizm Bakanlığı’na hazırladığı sunumu ileterek ülkemizdeki sanat odaklarının (sanatçılar, sanat insanları, küratörler, sanat emekçileri, eleştirmenler vb) bu dönemde ihtiyacı olan fonu sağlamaları için talepte bulundu.

Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın en kısa zamanda bir eylem planı uygulaması amacıyla sunulan teklifte plastik sanatlar alanında üreten, emeği olan her birey ile kuruma ve aynı zamanda ülkemize yarayacak formüller gündeme taşındı. UPSD, bu öneri ile birlikte ulusal bir çağdaş sanat müzesinin hayata geçirilmesi açısından da ayrı bir önem taşıdığını vurguladı. Kültür ve Turizm Bakanlığı’na, çağdaş sanat ortamından, sanatçıların atölyelerinden veya bağlı oldukları galerilerden eserler satın alarak devlet koleksiyonu alt yapısıyla müzeleştirmesi gereği üzerine bir çağrı yapıldı.

Bu formülün, çok kapsamlı bir şekilde hem sanatçılara, hem galerilerine ve sanat merkezlerine yarayacağı, ayrıca galeriyle çalışmayan sanatçılar veya kariyerlerine ilk adımları atan genç sanatçılardan da eser alımı yapılması gerektiğin vurgulandı. Bu platformda en değerli rollere sahip olan bağımsız küratör, sanat tarihçi, eleştirmen gibi kesimlere de en az 6 ay maaş bağlanarak devlet adına projeler geliştirmeleri veya sanat yayınları hazırlamaları önerildi. Bu formüllerin devreye sokulmasıyla, bu kesimlerin yanı sıra, tüm sanat sektörü çalışanlarının, emekçilerinin, yayıncılarının da bundan doğrudan veya dolaylı fayda sağlayacaklarının altı çizildi. Öneri talebinin içeriği, devletimizin bu ödenek ile sanat ortamına katkı sağlamasının yanında, kalıcı sanat eserlerine dönüştürerek her kesime ve başta Türkiye’ye fayda sağlayacağı belirtildi.

Teklif metninde ayrıca, son 5 yıllık dönemde Bedri Baykam’a, Dünya Sanat Günü’nün ilk resmi kutlaması vesilesiyle bir mektup yollayan UNESCO Genel Direktörü Sayın Audrey Azoulay’in satırlarına da yer verildi.

Toplumda ciddi bir ilgi uyandıran İKSV’nin 28 Nisan 2020 tarihinde yayınladığı “Pandemi Sırasında Kültür-Sanatın Birleştirici Gücü ve Alanın İhtiyaçları” başlıklı raporundan da alıntıların yapıldığı teklif metninde, dünyanın değişik ülkelerinden verilen örneklerle bu durumun uluslararası boyutuna ve dünya çapında sanata ayrılan bütçelere vurgu yapıldı. Bu amaçla, UPSD, AICA, vakıf sanat müzeleri, İstanbul Resim ve Heykel Müzesi ve TC Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın temsilcilerinin oluşturacağı 9 kişilik bir Seçici Danışma Kurulu’nun oluşturulmasını önerdi. Teklif, UPSD Başkanı Bedri Baykam ve UPSD Yönetim Kurulu Üyeleri Denizhan Özer, Fazilet Kendirci, Ceylan Mutlu, Fehim Güler, Murat Havan, Nebahat Karyağdı’nın imzaları ile sunuldu.

 

Kültür Bakanlığı’na resmi olarak sunulan teklif metni  şu şekilde:

Sayı 2020/15
Tarih: 04.05.2020

Kültür ve Turizm Bakanlığı’na,
Sayın Mehmet Ersoy,
Kültür ve Turizm Bakanı

Malumunuz üzere, 2020 Ocak ayından itibaren dünyanın 185 ülkesinde ve Türkiye’de
yüzleştiğimiz salgın, her birimizi derin endişe ve üzüntüye sevk ederken, bilim insanlarının
talimatlarına azami şekilde uygulamaya çalıştığımız yeni bir yaşam biçimi ile bizleri karşı karşıya
bıraktı.

Bizler, Türkiye Cumhuriyeti sanatçıları, sanat insanları (küratörler, sanat yazarları, sanat
eleştirmenleri), sanat galerileri olarak neredeyse hiçbir dönemde devlet desteği olmadan, ulusal ve
uluslararası sanat mücadelemizi sınırlı olanaklarımızla gerçekleştirerek çok büyük zorluklarla da
olsa yaşamımızı sürdürüyorduk. Ancak, ne yazık ki bu dönemde karşılaştığımız evrensel sorun,
çok daha ağır ve şiddetle gelen fırtına karşısında direnebilmemiz mümkün görünmüyor.

İçinde bulunduğumuz yüzyılda, salgının gerçekleştiği tüm ülkeler yeni bir düşmanla savaşırken
tarihe not düşülecek çok önemli sınavdan geçiyor. Gelişmiş olduğu varsayılan bazı ülkeler, bu
süreçte ne yazık ki beklenen başarıyı gösteremezken bazı ülkeler de tüm dünyaya emsal
olabilecek adımlar atarak hem sağlık sektöründe hem de diğer alanlardaki farklı mesleklerdeki
vatandaşlarına sağladıkları nakdi ve ayni yardım ile takdir topluyorlar.
Ülkemizde, verdiği destek ve başarılı bir şekilde kurduğu strateji ile takdir toplayan Sağlık
Bakanlığı gibi, dünya çapında Türkiye’nin saygınlığını ve prestijini pekiştirecek bu hamle ile
Kültür Bakanlığımız da değerli bir adım daha atmış olacaktır.

Bizler, Türkiye Cumhuriyeti sanatçıları ve sanat insanları olarak Kültür Bakanlığımız’ın bizlere
destek olmasını talep ediyor ve öncelikli gündem maddesi olarak ivedilikle değerlendirilmesini,
kararın toplum ve basın ile de paylaşılarak yaşama geçirilmesini bekliyoruz.
Uluslararası Plastik Sanatlar Derneği (UPSD) olarak ifade etmeliyiz ki 83.000.000’u aşkın nüfusu
olan ülkemizde, nüfusumuza oranla çok az sayıda sanatçımız ve sanat paydaşlarımız
bulunmaktadır. Ülkemizin sanatçıları ve sanat insanları için, devlet tarafından yürürlüğe
sokulacak acil bir eylem planının olmaması sanatçıların yaşamlarını oldukça zor durumda
bırakmaktadır.

Uluslararası platformda üyesi olduğumuz ve Türkiye Ulusal Komitesi olarak temsil ettiğimiz,
UNESCO Resmi Partneri AIAP/IAA Uluslararası Sanat Dernekleri’nin son 5 yıllık dönemde
Dünya Başkanlığını yürüten Derneğimiz Başkanı Bedri Baykam’a, Dünya Sanat Günü’nün ilk
resmi kutlaması vesilesiyle bir mektup yollayan UNESCO Genel Direktörü Sayın Audrey
Azoulay, dünyada da yankı uyandıran metninde şu satırlara yer vermiştir:

“İnsanları birbirine yakınlaştırmak, ilham kaynağı olmak, yaraları sarmak ve nihayet paylaşmak:
sanata ve onun gücüne dair tüm bu erdemlerin önemi, COVID-19 küresel salgını esnasında bir
kez daha tüm açıklığıyla belirgin hale gelmiştir. Yüz binlerce insan virüsten doğrudan
etkilenmişken, milyarlarcası da ya kendilerini evlerine kapatmış ya da salgına karşı verilen
mücadelenin ön saflarında yer almaktayken, bu yıl ilkini kutladığımız Dünya Sanat Günü, sanatın
kriz zamanlarında dahi insanları birleştirme ve buluşturma gücüne sahip olduğunu bizlere
hatırlatıyor.
(…)

Yaşadığımız krize rağmen, sanatın zamana ve şartlara nasıl direnç gösterdiğinin örneklerine şahit
oluyoruz. Her yerden farklı ve bir o kadar yaratıcı fikirler fışkırmaktadır; birbirlerine şarkı
söyleyen ya da projeksiyon cihazı ile film gösteriminde bulunmak amacıyla pencerelerde toplanan
komşular, izleyicileriyle iletişim kurmaya devam edebilmek için yenilikçi ve yaratıcı çözümler
tasarlayan sanatçılar ve birbirlerinden uzakta olsalar dahi, birlikte çalışma yapan orkestralar…
Örneğin, 21 Mart’ta, UNESCO Yaratıcı Şehirler Ağı’nın bir üyesi olan Mexico City’de
müzisyenler ve sanatçılar, 1.5 milyondan fazla çevrimiçi izleyiciye ulaşan bir “Bahar Gecesi”
konseri düzenleyerek, gerçekleştirdikleri etkinliğin başarısını ülke geneline yaymayı başardılar.
Daha genel olarak, #ShareCulture sosyal medya etiketiyle, UNESCO herkesi sanat sevgilerini
birbirlerine iletmeye ve mümkün olduğunca çok insanla paylaşmaya davet etmektedir.
(…)

UNESCO, sanatın küresel sağlık, ekonomik ve toplumsal krizin tüm etkilerine maruz kaldığı bir
dönemde, sanatçılar ve kurumlar tarafından gösterilen dayanışmayı derin bir takdirle
karşıladığını vurgulamak istemektedir.

Müzelerin, tiyatroların ve konser salonlarının kapatılmasının yanı sıra, konser ve festivallerin
iptali, birçok kurum ve kuruluşu belirsizliğe sürüklemiştir. Kısa vadede yaşanan mali kayıplara ek
olarak, hazırlık çalışmalarının, provaların ve film çekimlerinin kesintiye uğraması, sanat
sektörünün krize dayalı uzun vadeli etkilere maruz kalacağı riskini ortaya koymaktadır.
Bunların yanında, kültüre erişim ve kültürel ifade çeşitliliği alanlarında eşitsizliklerin artışa
geçtiği böylesi bir dönem, toplumu tehdit etmektedir. Mevcut tedbirler, âdeta halkın çeşitli
kültürel ürün ve hizmetlerden yararlanma özgürlüğünü ciddi şekilde sınırlamaktadır. Bu eşitsizlik
durumu, milyonlarca kadın ve yerel halk toplulukları gibi, dijital malzemeye erişim konusunda
zaten bir ayrıma maruz kalmış hassas kesimlerin, bundan sonra da kültüre erişim alanında daha
büyük zorluklar yaşayacaklarına işaret etmektedir.

Sanatın gerek günümüzde gerekse gelecekte yaşatılması için iki türlü sınav verilmelidir: Bir
yandan kültür alanında faaliyet gösteren profesyonellerinin ve kültür kurum ve kuruluşlarının
desteklemesi, diğer yandan da geniş kitlelerin sanata erişiminin teşvik edilmesi ve
kolaylaştırılması gerekmektedir.
(…)

Bu dönemde sanatın zorlukları yenme gücünü tekrar vurgulamak ve geleceğe hazırlanmak için
UNESCO bu Dünya Sanat Günü’nde “ResiliArt” (Dayanıklı/Dirençli/Dirâyetli Sanat) hareketini
başlatmıştır. Bu hareket, sektördeki tanınmış sanatçıları ve profesyonelleri bir araya getirecek,
sanatın zorlukları yenmek adına ortak zekâyı harekete geçirecek ve bu kriz döneminde kültürel
dünyayı destekleme ihtiyacına dikkat çekecek, küresel anlamda bir sanal tartışma ortamı
oluşturacaktır. Buna ek olarak, ileriye dönük bir bakış açısıyla, gelecekte yaşanabilecek krizlere
karşı sanatçıların korunması yönünde kılavuzlar hazırlanacaktır.

‘İnsanın hayatta kalabilmek için oksijene ihtiyaç duyması gibi, sanata ve şiire de ihtiyacı vardır.’
Bu kriz bize, Aimé Césaire’ın* de söylediği gibi, sanat ve kültürün insanlık için ne kadar hayati
bir ihtiyaç olduğunu ve sanatın aslında birliğimizin ve dirayetimizin mayasını oluşturduğunu
hatırlatmaktadır. Kültür adına bu itici güce katılarak, toplum olarak aramıza sosyal mesafe
koyduğumuz şu dönemde, sanatın bizi birbirimize her zamankinden daha fazla yakınlaştıracağını
ispatlayalım.”
*Aimé Césaire’nin 6 Nisan 1966’da Dakar’da yaptığı konuşma.

Ayrıca toplumda ciddi bir ilgi uyandıran İKSV’nin 28 Nisan 2020 tarihinde yayınladığı “Pandemi
Sırasında Kültür-Sanatın Birleştirici Gücü ve Alanın İhtiyaçları” başlıklı raporunda yer alan şu
satırlar, gerçekten de durumun aciliyetini göstermektedir:

“Sınırlı kaynakları nedeniyle halihazırda kırılgan bir yapıya sahip olan kültür-sanat alanının,
merkezi ve yerel yönetimler, özel sektör ve bireysel bağışçılar tarafından, sivil toplum ile
işbirliğine dayalı bir yöntemle mümkün olan en kısa sürede desteklenmesine ihtiyaç duyuluyor.
Türkiye Üçüncü Sektör Vakfı’nın ifade ettiği gibi, alanda faaliyet gösteren tüm sivil toplum
kuruluşları ve vakıfların, farklı sektörlere sağlanan/sağlanacak kolaylıkların kapsamına girmesi
ve etkin bir işbirliğinin sürdürülmesi önem taşıyor.”

Dünyanın farklı ülkelerinde sanatçılar, sanat paydaşları ve sanat kurumları için oluşturulan Covid19 pandemisi acil durum paketi örnekleri, gerek İKSV raporunda, gerek ulusal ve uluslararası
basında yer almıştır.

Bu süreçte kültür sektörüne ayrılan fonlardan bazıları altta görüldüğü gibidir (ödeneklerin
kıyaslamalarını kolaylaştırmak için tüm para birimleri dolara endekslenmiştir):

· Amerika Birleşik Devletleri, 307 Milyon Dolar
· Almanya, 56 Milyar Dolar
· Fransa, 25 Milyon Dolar (2 Milyon Dolar’ı visual art/görsel sanatlara ayrıldı.) Fransız
Devleti Çağdaş Sanat Koleksiyonu için eserleri satın alan ve yöneten CNAP, 600.000 Euro’luk bir
ön bütçeyle satın alma ve komisyonlar için olağanüstü bir açık çağrı yaptı. Fransız galerilerine
pandemi nedeniyle kilitlenme sırasında fuara katılamayan, etkinlikleri ertelenen galerilere online
hakkı verdi.
Fransa ayrıca, CNAP Ulusal Dayanışma Fonu ile küratör ve eleştirmenlere 500.000 Euro’luk acil
yardım yaptı.
· Hollanda, sanat dernekleri, kurumları, sanatçıları için toplam 330 Milyon Dolar
Ayrıca ihtiyacı olan herkese 900-1.100 Euro ve kira desteği veriyor.
· İsviçre, sanat insanlarına 365 Milyon Dolar ayırmış ve ihtiyacı olan insanlara her ay
4100 Frank yardımda bulunuyor.
· İngiltere, 200 Milyon Dolar (20 Milyon Pound sadece yaratıcı uygulayıcılar ve serbest
sanatçılar için)
· İtalya 145 Milyon Dolar
· Norveç iki ayrı fonda toplam 32 Milyon Dolar

Bu örnekler dünya ölçeğinde çoğaltılabilir ve etraftan bu bilgiler akmaya devam ediyor.
Türkiye’de de Bakanlığımız’a acil destek planını takdim ederken detaylar üzerinde görüşlerinize
ve iş birliğine açık olduğumuzu da ifade ederiz.

Kültür Bakanlığı önemli bir fon ile “2020 Kültür Bakanlığı Sanata Destek
Fonu Koleksiyonu” oluşturabilir.

Bu noktada Kültür Bakanlığı’ndan ivedi talebimiz, hem bakanlığa hem de Türkiye
Cumhuriyeti’ne çok önemli bir ivme kazandıracak ve her kesime faydası olacak bir projenin
yaşama geçmesidir. Bu, tek bir okla, yedi ayrı hedef vurulmasını sağlayacak bir girişim önerisidir.

Şöyle ki, her ne kadar bizler UPSD olarak öncelikle Türk sanatçılarının haklarını korumak için
teşkil edilmiş UNESCO’ya bağlı bir meslek kuruluşu olsak da, Türk sanat ortamının diğer
aktörlerinin de ciddi olarak aynı krizden kaynaklanan ağır sorunlar yaşamaları, bizleri altta
okuyacağınız formülü geliştirmeye yöneltmiştir. Bu yöntemle yaşama geçirilecek bir yardım fonu
hem sanatçılara, hem galerilere, hem sanat yazarlarına, hem küratörlere fayda sağlayacağı için çok
ciddi tamamlayıcı ve sinerji yaratacak bir yol sunmuş olacaktır. En önemlisi ise, bu şekilde
yürütülecek bir yardım kampanyası, Türkiye Cumhuriyeti’ne de çok önemli bir çağdaş sanat eseri
koleksiyonu oluşturacak, devlet böylece bu projeyi yürütürken bir yandan da kazanacak,
kullandığı bütçenin karşılığını sanat yapıtları olarak fazlasıyla almış olacaktır.

Ancak devletin bu hamleyi inanarak, görev addederek ve şevkle yapması lazımdır.

Açıkça konuşmak gerekirse, devletimizin Atatürk döneminden bu yana, sanata gereken
yatırımların belki %5’inden fazlasını yapmaya bütçe ayıramamış olması, bu şanssız vesileyle de
olsa, durumu telafi etmek için ciddi bir fon aktarımına gitmesi gerektiğinin bir başka gerekçesidir.

A. Türk sanatına yön veren galerilerle ve sanat merkezleriyle çalışan sanatçıların eserlerinin
galerilerinden temin edilmesi ve devlet koleksiyonu için satın alınması

B. Anlaşmalı galerisi olmayan, bağımsız çalışan veya farklı galerilerle çalışan değerli
sanatçılarımızın atölyelerinden eser alımı yapılması

C. Henüz mesleğe yeni başlayan, yeni mezun olmuş genç sanatçılar boya, malzeme, kira ve diğer
temel giderleri için bir fon oluşturulup genç kuşak desteklenmesi, onların da ilk eserlerinden
çeşitli eserler satın alınarak, profesyonel hayata geçiş yapmalarının önünün açılması

D. Ayrıca herhangi bir üniversiteye ve holdinge, müzeye, kuruma bağlı olmayan, bağımsız olarak
çalışan küratör, sanat tarihçi ve eleştirmenlere bu süreçte en az 6 aylık bir işsizlik maaşı
bağlanması, karşılığında onlardan Kültür Bakanlığı ve/veya devlet müzeleri için birer proje
geliştirmeleri veya sanat tarihsel kitap/yayın projesi istenmesi

Bu projeyi yaşama geçirebilmek için farklı disiplinlerden üyelerle bir Seçici Danışma Kurulu oluşturmayı öneriyoruz.

Yetkin ve ivedi olarak çalışacak böyle bir Danışma Kurulu’nda Kültür Bakanlığı’ndan iki kişi,
Uluslararası Plastik Sanatlar Derneği’nden iki kişi, Uluslararası Sanat Eleştirmenleri
Derneği’nden (AICA) iki kişi, vakıf müzelerinden (İstanbul Modern veya Pera Müzesi gibi ana
alanı sanat olan) iki kişi, İstanbul Resim Heykel Müzesi’nden bir kişi seçilmesi, sağlıklı bir süreç
yönetimini beraberinde getirecektir.

Bahsettiğimiz destek fonunun, devlet-sanat ortamı dayanışması kapsamında, sanatçı, sanat insanı,
galeri ve sanat merkezlerinin başvuruya dayalı olmasını öneriyoruz. Türkiye sanat ortamında esas
olan birbirine destek olma tavrı burada da devam etmeli ve Korona krizi ve artçı şoklarından
mağdur olan her kesim bu yardımdan faydalanmalıdır. Bunun için seçilecek en sağlıklı yol da
yukarıda bahsettiğimiz, sanat alanında değişik disiplinlerden gelen ve dengeli bir şekilde
oluşturulmuş bir Danışma Kurulu’nun başvuruları değerlendirerek objektif bir seçki ölçeği ile
ilerlemeleridir.

Bu formül çok hızlı ve bürokratik kireçlenmelere geçit vermeyecek şekilde kararlı ve seri bir
uygulama ile gerçekleştirilmelidir. Sanat ortamına ihtiyacını duyduğu yaşamsal oksijeni bir an
önce ulaştırmak isteyen bir tavır öne çıkmalıdır. Ancak bu şekilde burada sözü edilen proje gerçek
hayatta karşılığını bulur, yaşama geçer; bu noktada Danışma Kurulu için seçilen isimlerin yetkin,
hakkaniyetli, tarafsız ve kişiselleşmeden adil olacak güvenilir isimlerden oluşması esastır.

Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanlığı bunu başarırsa, bu proje, yurt dışında da ses
getirecek, çok kuvvetli ve yerinde bir şekilde sanata yardım yöntemi olarak belki başka ülkelerin
örnek almak isteyeceği bir emsal teşkil edecektir. Gerçekten de burada devletimiz dahil herkes
kazançlı çıkacak, tek okla yedi ayrı hedef vurulmuş olacaktır.

Bu yöntemle, Kültür Bakanlığı, aşağıda belirttiğimiz sanat aktörlerine doğrudan veya dolaylı
destek sağlanmış olacaktır:

1-Sanatçılar ve kariyer başındaki sanatçı adayları
2-Sanatın en önemli varoluş kurumlarından sanat merkezleri ve sanat galerileri
3-Bağımsız sanat tarihçileri, eleştirmenler ve küratörler
4-Böylece sanatın canlı kalmasını, üretimin topluma kesintisiz sunulmasını sağlayarak sanat
malzemesi sektörü çalışanları (boya-malzeme-dijital fotoğraf ve baskı sektörü vs)
5-Her türlü sanat emekçileri (galeri çalışanları, sanat yayıncıları, internet sanat girişimleri, sanat
sergi kurulumu, eser taşımacılığı, çerçevecilik, eser restorasyonu, eser depolaması gibi)

Ayrıca,

6- Türkiye Cumhuriyeti Devleti, bu sanata ve sanatçıya destek projesiyle hem anayasamızın 64.
maddesindeki “Devlet, sanat faaliyetlerini ve sanatçıyı korur. Sanat eserlerinin ve sanatçının
korunması, değerlendirilmesi, desteklenmesi ve sanat sevgisinin yayılması için gereken
tedbirleri alır.” görevini hakkıyla yerine getirmiş hem yurt dışında da büyük ilgi görmüş olacak,
böylece bir emsal teşkil edecek ve diğer ülkelere de yol göstermiş olacaktır.

7- Bu yöntemlerle devlet koleksiyonuna katılacak yapıtlar, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın
sağlam adımlarla gündemine alabileceği bir Çağdaş Sanat Müzesi’nin koleksiyonunun çok önemli
bir ilk adımını oluşturabilecektir. Bugüne kadar bildiğimiz gibi, Atatürk döneminden sonra,
maalesef tek bir Çağdaş Sanat Müzesi açamamış olan devletimiz böylece bu krizle mücadele
ederken aynı zamanda bu şekilde bu büyük eksikliğin üzerine gitmiş olacaktır.

Ayrıca bu süreçle beraber, plastik sanatlar sektöründe KDV’nin %1’e düşürülerek bir ciddi teşvik
gerçekleştirilmesi çok yerinde olacaktır.

Yıllardır sanat adına hiçbir teşvik alamadan kendi yağı ile büyük zorluklar içinde kavrulan ve
diğer sanat dallarının aksine devletten hiçbir destek almayan sektörümüzde, bu KDV olgusu çok
uzun süredir beklenen neredeyse müzminleşmiş bir sorundur.

Bunun yanı sıra, sinema, opera, tiyatro alanlarında da şu anda büyük zorluklar yaşanmaktadır ve
plastik sanatlar için önerdiğimiz danışma kurulunun bir benzerinin gösteri sanatları için de teşkil
edilmesinde yarar vardır. Geçtiğimiz günlerde tiyatrocularımızın “Tiyatro Yaşasın” çıkışları da bu
acil gereksinimin doğrudan ifadesidir.

Bu girişim acil olarak desteklenip yaşama geçirildiğinde hem Bakanlığımız, hem sanatçılarımız,
hem sanat eleştirmenlerimiz, hem de sanat galerilerimiz daha değerli, kazançlı ve üretken günlere
kavuşacaktır.

Sanatın, insan ve toplum hayatındaki vazgeçilemez öneminin farkındalığı ile belirtmek isteriz ki,
en değerli sanat eserleri imkan verildiğinde en zor günlerde hayat bulurlar ve sanat tarihi de bu
değerli sanat eserlerini dünya sanat tarihine kaydederek hem o ülkenin hem de sanatçının sonsuza
kadar yaşatılmasına vesile olurlar.

Korona Virüs krizinin etkilerinin sanat ortamında yoğun olarak hissedildiği şu günlerde sanat
dünyamızdan bu talebi ivedi olarak dikkate alacağınıza inanıyoruz.

Bu zor dönemi, sizlerle dayanışma içerisinde ve desteğinizi yanımızda hissederek aşabileceğimize
inanıyor ve en iyi dileklerimizi sunuyoruz.

Gereği için makamınıza saygılarımızla arz ederiz.

Uluslararası Plastik Sanatlar Derneği
International Association of Art
UNESCO Resmi Partneri Türkiye Ulusal Komitesi Başkanı
Yönetim Kurulu
Denizhan Özer
Fazilet Kendirci
Ceylan Mutlu
Fehim Güler
Murat Havan
Nebahat Karyağdı

 

İLGİLİ HABERLER

Corona sonrası festival ve bienallerde güncel durum

PANDEMİ SIRASINDA KÜLTÜR-SANATIN BİRLEŞTİRİCİ GÜCÜ

Daha fazla yazı yok
2024-11-21 17:25:03