Ünlü tablolar günümüz sanatına ve popüler kültürüne ilham vermeye devam ediyor. 2015 yapımı Altınlı Kadın (Woman in Gold), Sen Benimsin (A Bigger Splash) ve Danimarkalı Kız (Danish Girl) yakın tarihli örnekler. Daha geriye gidersek İnci Küpeli Kız‘ı (Girl with a Pearl Earring), 90’ların en popüler gerilim serilerinden -şimdilerde MTV’de dizi adaptasyonu yayınlanan- Çığlık‘ı (Scream) da hatırlayabiliriz.
HBO’nun karanlık draması Leftovers‘ın jeneriğinde Michelangelo‘nunkilere, başta Adem’in Yaratılışı (Creation of Adam) olmak üzere, benzer çizimler kullanıldı. Son olarak ise Westworld‘de Anthony Hopkins’in canlandırdığı Dr. Ford’un Adem’in Yaratılışı‘na dair gizemi açıklamasına şahit olduk. Tabii ki bu etki sadece sinema ve dizilerden ibaret değil. Sayfalarımızda daha önce yer verdiğimiz Kiszkiloszki gibi bu eserleri yeniden farklı formatlarda yorumlayanlar, tabloları fotoğraflarla yad edenler, hatta animasyona çevirenler bile var.
Metroda Wood, Salacak’ta Bouguereau
Yeteneğini başvurusu sayesinde keşfettiğimiz Sanatatak okuru Yasin Arıbuğa da klasiklere yepyeni bir bakış açısıyla yaklaşan isimlerden biri. Arıbuğa “Hafızalara kazınmış tabloların başkarakterleri şehre karışsa ne olurdu?” sorusunun cevabını kolajlarıyla arıyor. Çalışmada Grant Wood’un Amerikan Gotik‘indeki (American Gothic) çiftçisine metro beklerken ya da Bouguereau’nun Eros’a Karşı Kendini Savunan Genç Kız‘ına (A Young Girl Defending Herself Against Eros) Kız Kulesi’nde otururken rastlamak mümkün. Bazen sahne bir bank ya da toplu taşıma aracı, bazen İstanbul’un en merkezi en turistik yerleri… Bir düşünsenize, siz hangi tabloyla, nerede karşılaşmak isterdiniz?