14. İstanbul Bienali’nin bir kısmı İstanbul Modern’de sürerken bienal sayesinde sık sık andığımız Troçki’nin İstanbul Büyükada sürgün günlerine dair çok özel bir Quiz hazırladık. Biz sorduk. Biz cevapladık.
Soru: Lev Troçki, İstanbul’a ayak bastığı sırada elinde tuttuğu not kime hitap ediyordu ve notta ne yazıyordu?
Cevap: Mustafa Kemal… "Sayın Efendim Konstantinopl’un kapısındayken, Türk sınırına kendi tercihimle gelmediğimi bildirmekten onur duyuyorum. Bu sınırı sadece zorlamalara boyun eğerek geçeceğim. Sayın Cumhurreisi, lütfen münasip duygularımı kabul ediniz."
Soru:Troçki günlüğüne Büyükada’da geçen son günlerini nasıl kaydedecekti?
Cevap: "Evimiz şimdiden bomboş, tahta kutular aşağıda duruyor, delikanlıların elleri onlara çivi çakmakle meşgul. Eski, ihmal edilmiş köşkümüzün yerleri bu bahar esrarengiz bir boyayla boyandı ki, masalar, iskemleler, hatta ayaklarımız dört ay sonra yani şimdi bile azıcık yere yapışıyor."
Soru: Troçki en yaratıcı günlerini geçirdiği Büyükada’da kaleme aldığı Hayatım kitabını hangi buruk bölümle bitirdi?
Çevap: Vizesiz Gezegen bölümünde Almanya, Fransa gibi ülkelerin ona nasıl vize vermediğini yazdı.
Soru:Troçki’nin Büyükadalı köpeğinin adı neydi?
Cevap: Tosca.
1932 yılında Troçki’yi Büyükada’da ziyaret eden radikal şair Max Eastman onu nasıl tarif etti?
"Onca mücadele için çok ufak tefek…"
Soru:Sürgünde çok popüler olan Troçki dünyanın yıldız haritası çıkarılmak istenen hangi ünlülerle birlikte anılıyordu?
Cevap: Charlie Chaplin ve Albert Einstein.
Soru: Büyükada’daki en yakın arkadaşı kimdi?
Rum balıkçısı Haralambos.
Soru: Troçki’nin kayığının küpeştesine tutunduğu için sinirlendiği ve muhafızına tabancasının kabzasıyla parmaklarına vurmasını söylediği küçük kız kimdi?
Mina Urgan.
Soru: Troçki’nin oturduğu köşk yandığı için 1931’de taşındığı evin adalılar tarafından konulan lakabı neydi?
Cevap: Rakı köşkü. Kuzeye asıl İstanbul’un manzarasına bakarak rakı içmek üzere yapılmış bir evdi burası.
Soru:Adrian Villar Rojas’nın 14. İstanbul bienali için heykellerini yerleştirdiği köşkü Troçki’nin karısı Natalya nasıl anlatacaktı?
Cevap: "Marmara Denizi’nin dalgaları evimizin birkaç adım ötesindeki kıyıyı yalıyor. Çok güzel bir yer, geniş, sakin, masmavi denize bakıyor ve çoğu zaman güneşin altın ışıklarıyla yıkanıyor."