A password will be e-mailed to you.

Gallerist NY, Taner Ceylan ile çalışmaları ve Türkiye’deki Gezi parkı protestoları üzerine bir söyleşi gerçekleştirdi. Ceylan’a göre bu protestolarla birlikte “Türk sanatı aynı olmayacak. Sanatta daha fazla mizah ve siyaset olacak.”

Çeviri: Ece Dericioğlu

18 Eylül’de Paul Kasmin Gallery’de açılması planlanan sergide Taner Ceylan’ın 19. Yüzyıl popüler Batı Oryantalist resimlerinin fotogerçekçi keşfi “Kayıp Resimler” serisinden10 çalışması yer alacak.

Declacroix, Ingres ve Gérôme gibi sanatçıların çalışmalarından alıntılar yapan Ceylan, “Oryantalizm Batılı insanların Doğu ile ilgili sahip olduğu bir masaldır” diyor. “Bu imajlar gerçek değil; denemek istediğim şey gerçeği göstermek. Gerçekte haremde çıplak ya da puro içen kadınlar göremezsiniz.” Ceylan, zengin saraylar ve lüks halılar üzerinde yarı çıplak nargile içenler yerine homoerotik mücadeleleri resmeder: Üzerine kan sıçramış beyaz tavus kuşu ve puro içerken seyirciye gözlerini dikerek bakan tehlikeli görünüşlü adamlar. Böyle bir adam, (Louis Vuitton amblemi taşımasalar) cami dekore edilebilecek güzel turkuaz tuğlaların önünde durur.

Türkiye’de devam eden hükümet karşıtı gösteriler su yüzünde oldukça Ceylan’ın görselleri daha da büyük ilgi çekecek gibi görünüyor. Buradaki mücadeleyi öylece izleyen bir seyirciden fazlası Ceylan. Mayıs ayında halk, alışveriş merkezi inşasını protesto için İstanbul Taksim Gezi Parkı’nı işgal etmeye başladığında mücadeleye katıldı.

“Halka sormadan yepyeni bir İstanbul yaratıyorlar” diyor şehir yetkilileri hakkında. “Bu, insanların ‘Yeter!’ dediği nokta.” Ceylan işgalin başlangıcını toplumun normalde birbirine karışmayan çeşitli kesimlerinin çadırlarda birlikte yaşadığı  “bir rüya” olarak tarif ediyor. Parkın yakınında göz yaşartıcı gaz yemelerine rağmen kendisinin ve arkadaşlarının ülkeyi kırıp geçiren polis şiddetinden çok kötü bir biçimde etkilenmediklerini söylüyor.

Gösteriler başladıktan hemen sonra 31 Mayıs’ta İstanbul’u ziyaret eden, Kasmin’in direktörlerinden Bethanie Brady, Ceylan için “protestolarda çok aktifti özellikle topluluğun bir araya gelmesinde ve haber yaymada” diyor. Ona göre, farkındalık Twitter hesabında beş binden fazla takipçisi olan Ceylan gibi sanatçılar sayesinde yayıldı. Bu özellikle protestoların başlarında “eksiksiz medya karartması” süresince önemliydi.

Her ne kadar sosyal medya aracılığıyla protestolara katılsa da şu sıralar Ceylan zamanının çoğunu stüdyoda sergisini hazırlamaya harcıyor.

Şehrin etrafında yayılan poster ve performans dalgalarını, diğer kamu sanat eserlerinin altını çizen Ceylan “Türk sanatı aynı olmayacak. Sanatta daha fazla mizah ve siyaset olacak” diyor. Gördüğü en iyi şeyin özellikle becerikli müzisyenler olduğunu söylüyor. “Caddelerde buldukları boş gaz bombalarını enstrüman olarak kullanıyorlar ve müzik yapıyorlar” diyor. Başbakan Erdoğan’ın hakaret olarak söylediği ve protestocuların geri kazandırdığı çapulcu (işsiz vandal) terimine sadık kalarak grup kendini “Çapulcu Orkestra” olarak adlandırıyor. “Hükümetin protestoculara kötü bir kelime olarak söylediği her terim güzel bir şeye dönüştü” diyor.

Ceylan protestoya büyük özgürlüklerin ötesinde, Gezi Parkı’na olan özel ilgisinden ötürü dahil olduğunu belirtiyor. “Herkes Taksim Meydanı’ndan haftada bir kez geçmeli çünkü orası İstanbul’un merkezi. Her İstanbullunun bu parkta hatırları vardır.” Aslında, New York hakkında fikrini değiştirenin de Central Park olduğunu söylüyor Ceylan: “Central Park’a aşığım.”

Brady, “Akşam buluşmayı planladığımız bir gün vardı. Ceylan, çok dakik ve organizedir, her buluşma oldukça verimlidir ve her zaman orada olacağını söylediği an oradadır” diyor. “Tüm gün parktaydı ve bana şu sevimli metni yolladı: ‘Bethanie, parktaki en güzel günüm oldu, belki yarın buluşabiliriz? Şu anda ayrılamam.’” Ceylan, döndüğünde parkı yeniden ziyaret etmeyi planlıyor.

Ama seyahatlerine ve çalışmalarında tasvir ettiği tüm tahribe rağmen Ceylan en çok evde kedileri ve tuvalleri ile mutlu olduğunu söylüyor. İnsanlar “homoerotik yaşamı, zengin yaşamı, otel odalarını, güzel çıplak adamları görüyor ve benim de bu şekilde yaşadığımı düşünüyor. Fakat ben şunu anlatmaya çalışıyorum: “Hayır, bu benim düşlediğim. Ben tuvallerin önünde yaşıyorum.”

Teşhirdeki birkaç tablo, sanat fuarı katılımcılarına tanıdık gelecek. Kasmin’in geçen yıl Miami Basel’de sergilediği Osmanlı prensesi Esma Sultan’ın portresini ya da Mayıs’ta Frieze New York’ta sergilenen kan ile lekelenmiş bembeyaz bir kuşun resmedildiği Birth of Hope (2013) adlı tabloyu hatırlayanlara… Ceylan, ikincisinin “Altın Çağ” yeni serilerine açılan “bir kapı” olduğunu ifade ediyor ve ekliyor: “Güzel ve zalim yönü bir araya getirmeyi denedim.” Bunun, Osmanlı tarihine -“Osmanlı savaşını Osmanlı güzelliğinden ayıramazsınız, ikisi hep bir aradaydı”-ve yaşamına bakış açısının bir metaforu olabileceğini söyleyen Ceylan,“Güzel şeylere ulaşmak istiyorsanız cehennemden geçmek zorundasınız” diyor.


Çeviri: Ece Dericioğlu

Bu metin, ilk olarak, 24 Temmuz 2013 tarihinde, Galerist NY’da yayınlanmıştır. Metnin özgün haline aşağıdaki bağlantıdan ulaşabilirsiniz:

http://galleristny.com/2013/07/painter-taner-ceylan-talks-turkish-protests-lost-paintings/

Görsel: Gallerist NY üzerinden; Taner Ceylan, Spring Time [Bahar Zamanı], 2013. (Sanatçının ve Paul Kasmin Gallery’nin izniyle)

Daha fazla yazı yok
2024-12-28 05:43:55