Dünyanın en önemli mimarlarından Kengo Kuma’ya ait mimarisi ve açılışında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın çizdiği “Vav” harfinin sergilenmesiyle gündeme gelen OMM olumlu ve olumsuz eleştirilerle dikkat çekici bir açılışa imza attı. Mimar ve akademisyen Batu Kepekçioğlu ise müzeyi kendi uzmanlık alanında ele alarak “Gehry’nin Bilbao etkisi gibi dünya sahnesinde görünürlük isteyen kentler, ‘star mimar’ın pırıltısıyla aydınlatılmak istiyor ama ‘star mimar’ her zaman ışık saçsa da tasarımı ışık saçamayabiliyor. Bu da o sönük işlerden biri” diyerek müzenin mimari açıdan başarısız olduğunu dile getirdi.
Doğuş Üniversitesi Sanat ve Tasarım Fakültesi. Dr. Öğr. Üyesi. Mustafa Batu Kepekçioğlu Odunpazarı Modern Müze (OMM) ile ilgili görüşlerini “#OMM Üzerine Öngörüler” başlığıyla Instagram sayfasından paylaştı ve şunları yazdı:
Kengo Kuma Mimarlık’ın, #Polimeks ile iş birliği sonucu ortaya çıkan Eskişehir #odunpazarımodernmüze, @ommxart, Kuma’nın kendisine hayran bırakan tektonik duyarlılığından uzak, özensiz ve çözünürlüğü düşük çiğ bir kabuk ve söylemle bizi baş başa bırakıyor. Buna sebep olan iki parodik hamle var: İlki Kuma’yı “star mimar” yapan kendi tektonik dilinin “odun pazarı” üzerinden parodisini üretmesi; ikincisi ise çevredeki konut dokusunun rastlantısal yığınlar gibi ele alınıp hiç olmadıkları irilikte temsil edilerek parodileşmesi.
- Kengo Kuma Japon ahşap yapım sistemi geleneğinden damıttığı,en sıkıcı formlara bile muğlak bir derinlik katarak ilginçleştiren yüksek çözünürlükteki kabukları ve zarif tektonik diliyle dünyaca ünlü;”anti-obje” (nesneleştirmeme) olarak adlandırdığı bu tutum mimaride okunaklı bir nesne/ form üretmeye karşı çıkıyor, en azından öyle idi. Buradaki kabuk ise övdüğüm tektonik dilin trajikomik bir parodisi bütün kabalığıyla. Çünkü firma kendi ürettiği özgün dilin cazibesini yeniden üretmeye çalışırken bunu başaramıyor ve ortaya o cazip hale öykünen ama bir türlü o olamayan bir hilkat garibesi çıkıyor-retoriği ile de: “Konsept açısından bakarsak Odunpazarı zaten geleneksel olarak bu malzemenin alınıp satıldığı bir yer ve bunun yapının görsel karakterinde yeniden canlandırılması fikri hoşumuza gitti.” Tektonik açıdan bu gerçekleşirken plastik açıdan da yapı kompozisyonu ile “anti-obje”den uzaklaşarak objeleşiyor.
2. Objenin kurulma yöntemi ise ‘60ların mega-strüktürcüleri gibi geleneksel dokuların artikülasyon mantığını çözmeden onları yığına indirgeyerek benzeşmek hatta temsil etmek: “Kümelenme fikri şöyle çıktı: Her kutu bir konutu temsil ediyor, o ölçeğe tekabül ediyor, yansıtıyor. Geleneksel ahşap evler dümdüz dizilmiyor; ikinci kattaki bir cumba sokaktan geçenler için çok güzel bir görüntü veriyor.” Böylece başlangıçta mimarın kendi tektoniğini parodileştirmesine bir de irice bir geleneksel konut parodisi de ekleniyor.
Gehry’nin Bilbao etkisi gibi dünya sahnesinde görünürlük isteyen kentler, “star mimar”ın pırıltısıyla aydınlatılmak istiyor. Ama “star mimar” her zaman ışık saçsa da tasarımı ışık saçamayabiliyor. Bu da o sönük işlerden biri.