A password will be e-mailed to you.

İstanbul’un melankoli ve sonbaharın hüznünden ilham alan çağdaş müzik festivali Neue! Step başladı. 29 Eylül tarihine kadar Zorlu PSM’de gerçekleşecek festival; neo-klasik, minimal, ambient, deneysel ve avangart müziğin birçok yıldız ismini ağırlıyor. Nils Frahm, Vikingur Olafsson, Peter Broderick, Hayden Thorpe, Douglas Dare, Sylvian Chauveau, Robert Cacciapaglia ve Berlin Filarmoni’nin 12 çellisti dinleyicileri müziğin sınırlarında keşfe çıkarmaya hazırlanıyor. Zorlu Performans Sanatları Merkezi Genel Müdürü Murat Abbas’la İstanbul’a yeni armağanı Neue! Step Festivali’ni konuştuk.

 

Neue! Step ile müzikseverleri ne tür konserler bekliyor?

Sónar İstanbul, MIX Festival ve PSM Caz Festivali’nin ardından dördüncü festival projemizi hayata geçirmekten büyük heyecan duyuyoruz. 7. sezonumuzun en sürpriz projelerinden biri, konseptini ve içeriğini PSM ekibi olarak oluşturduğumuz yeni festivalimiz “Bir Sonbahar Festivali’’ Neue! Step, 11-29 Eylül tarihlerinde gerçekleşecek. Açılışını 11 Eylül’de Peter Broderick ile yaptık. Sonbaharın hüznüne ve melankolisine en uygun arka fonu oluşturan neo-klasik, ambient, minimal, deneysel ve avangart türlerle dinleyicileri müziğin sınırlarında keşfe çıkaracağız. Zengin melodileri deneyselliğiyle birleştirin, 21. yüzyılın en zeki ve yetenekli bestecilerinden biri sayılan Nils Frahm, bu festivalin en iddalı isimlerinden biri.

Onun dışında yeni dönem klasik müzik dünyasının en önemli Bach yorumcularından İzlandalı piyanist Víkingur Ólafsson, Berlin Filarmoni’nin 12 çellisti, İngiliz indie rock grubu Wild Beasts’in solisti Hayden Thorpe, Douglas Dare, Sylvain Chauveau, Roberto Cacciapaglia gibi muhteşem yorumcularıyla müzikte yeni arayışlarda bulunan ve müziğin anlamını genişleten sanatçılar bizimle birlikte olacaklar. Injazero Records Showcase kapsamında ise Heinali, Matt Emery ve C. Diab sahne alacak. Festival kapsamında Zorlu PSM prodüksiyonu Ajvide Lindqvist’in çok satan romanı ve senaryosunu da kaleme aldığı kült film “Let the Right One In”in sahne uyarlaması “Bırak İçeri Gireyim”, 26 Eylül’de tekrar seyirci ile buluşacak.

Zorlu Performans Sanatları Merkezi Genel Müdürü Murat Abbas

Neue! Step festivaliyle birlikte sahnede sanatçıların yerleşimi ve sahne kurulumu açısından ne gibi farklılıklar göreceğiz?

Neue! Step kapsamında 4 özel konser, 360° sahne düzeni ile %100 Studio’da gerçekleşecek. Sanatçının seyircinin ortasında konumlandığı oturma düzeni olan bir format. Sistemlerimiz de bu düzene göre 360° olarak konumlanıyor. Bu sadece teknik anlamda değil, sanatçının seyirciyi, seyircinin de sanatçıyı algılamasında da değişiklikler sağlıyor. Teknik anlamda her şeyin sadeleştiği sadece sanatçı ve müziğinin ön plana çıktığı bir ortam sağlanıyor. %100 Studio’da gerçekleşecek 360° konserlerimizde seyirci ile sanatçı mekanı ve performansı aynı düzeyde deneyimliyor. Yani sahne kavramı neredeyse yok oluyor.

Aslında bu geçtiğimiz sezon Sónar İstanbul’da ağırladığımız Ben Frost ve sezon içerisinde ağırladığımız Büyük Ev Ablukada’nın akustik performansı “Ay Şuram Hala Ağrıyo” için deneyimlediğimiz bir formattı. Bu konserlerimizdeki sahne düzenimiz seyirciye sanatçının bir adım yanında durma fırsatı sunuyor. Aslına bakarsanız ne sanatçı sahnede, ne de seyirci seyirci alanında konumlanıyor. %100 Studio her iki taraf için de bütünleşik bir alan yaratıyor ve herkesin aynı yerde durduğu bir ambiyans sunuyor. Buna isterseniz, seyirci sahnede, isterseniz sanatçı seyirci içinde olarak bakın, her ikisi de aynı aynı sonucu betimliyor.

 

Peki bu dönem booking sürecinde sizi şaşırtan bir isim oldu mu?

Nils Frahm’ın booking süreci oldukça uzun sürdü. Şu an çağdaş müzik dünyasının en önemli isimlerinden biri olduğunu söyleyebiliriz. Onu netleştirdikten sonra acaba etrafında bir festival kurabilir miyiz diye düşünüyorduk; içeriğimizi ve yapmak istediklerimizi paylaşınca Nils Frahm büyük bir heyecanla dahil olmak istediğini söyledi. Onun öncülerinden olduğu türde böyle bir festival düzenleyebilmek gurur veriyor. Bünyesinde olduğu plak şirketi Erased Tapes Records ile güçlü ilişkilerimiz var. Bu türü daha iyi anlatabilmek adına daha önce Nils Frahm ile çalışmış, Peter Broderick ve Douglas Dare’i de festivale ekledik. 

Douglas Dare

 

Davet edeceğiniz sanatçıların seçimini yaparken nasıl bir yol izliyorsunuz? Kişisel beğenileriniz etkili oluyor mu?

Zorlu PSM; sanatın tüm yönlerini kucaklayan, dinamizmini sanatla sürdüren bir kültür sanat merkezi. Tüm sanatseverlere ulaşabilmek için farklı zevklere yönelik etkinlikler üretmek önceliğimiz ve programımızda her zaman çeşitliliğin altını çiziyoruz. PSM’de sadece bu iş için çalışan ayrı bir departmanımız var. Onlarla beraber her kararın üstünden geçiyorum, benim de kişisel beğenilerimin şekillendirici olduğunu söyleyebilirim. Ziyaretçilerimizin eğilimlerini de değerlendiriyoruz .Ünlü ve merakla beklenen isimlerin dışında Türkiye’de tanınmayan, bilinmeyen sanatçılara kapı aralayıp ziyaretçilerimize Zorlu PSM takvimi üzerinden bir keşif haritası çıkarıyoruz. Sanata değer katmak için gerçekleştirdiğimiz bir hayli etkinlik var.

 

Anlaşma sürecinde sanatçılar konser verecekleri mekanla ilgili nelere dikkat ediyor?

Özellikle teknik imkanlar çok belirleyici oluyor. Bu konuda zaten oldukça kuvvetliyiz. Bugün itibariyle dünyadaki en iyi gösteri merkezleri arasında gösterilebilecek kadar yüksek donanımlı bir teknik alt yapımız mevcut. Müzikalden klasik müziğe farklı etkinliklerin akustik özelliklerini yansıtabilecek şekilde hazırlanırken, her bir salon özelliklerine göre farklı gösteriler için uygun olarak planlandı. Özellikle 2 bin 200 koltuk kapasiteli Turkcell Sahnesi, oturma kapasitesi, sahne ölçüleri ve yüksek teknik donanımlarıyla dünyanın en iyi birkaç salonu arasında yer aldığını söyleyebilirim.

Bunun dışında aslında önemsedikleri bir diğer konu ise güvenlik. Geçtiğimiz yıllarda, güvenlik nedenleriyle bazı engellerle karşılaştık. Ancak bu süreci, ağırlamak istediğimiz tüm sanatçı ve gruplara Zorlu PSM’nin bu konuda sahip olduğu güçlü teknolojik alt yapısını, Zorlu Center içinde, şehrin kalbinde olan konumuyla konaklama ve ulaşım konusunda sahip olduğu avantajları anlatarak geçirdik. Geçtiğimiz 2 seneye kıyasla, ülke olarak daha iyi bir noktada olduğumuzu söyleyebiliriz. Ama yine de, ideal noktadan hala uzaktayız. Döviz kurlarındaki yukarı doğru dalgalanmalar, sektörümüzü olumsuz bir şekilde etkiliyor.

Nils Frahm yeni parçalarıyla ilk kez Zorlu PSM’de

Nils Frahm

Gelelim festivalin yıldız ismine; Nils Frahm bildiğim kadarıyla 19 Eylül konser gecesine özel bir şov hazırlıyor? (Ona bir sürpriziniz olacak mı?)

Nils Frahm 19 Eylül’de normalde çalmadığı kadar uzun çalacak. Toplam 2.5 saat sahne üzerinde olacak. Konserden bir gün sonra çıkaracağı yeni EP’sinden de yeni parçalarını ilk defa Zorlu PSM’deki konserinde çalacak. Konseri için çok heyecanlı olduğunu sıkça dile getiriyor. Nils Frahm ailesi ve ekibi ile toplamda 20 kişilik bir ekip ile İstanbul’a gelecek. 20 Eylül’de doğum günü olduğundan konser sonrasında ona pasta keseceğiz.

 

Bugün artık İstanbul dışında da harika line-up’ların olduğu renkli festivaller düzenleniyor. Buna rağmen organizasyonların sosyal medyada hakaret dolu yorumlar aldığını görüyoruz. Bu konuyla ilgili ne düşünüyorsunuz?

Geçenlerde kendi Instagram hesabım üzerinden tam da bu konuyla ilgili bir paylaşım yapmıştım. Nilüfer Müzik Festivali için sosyal medyada yapılan yorumları hayretle ve üzüntüyle izledim. Bir festival tüm dinleyicinin kişisel zevklerine hitap edemeyebilir. Son zamanlarda nedense çok kullanılan ‘çöp’ kelimesi müzik sektöründe de kolayca sarf edilir oldu. Bize Stevie Ödülü’nü kazandıran Sónar İstanbul’a da benzer tepkiler gelmişti. Bu olumsuz duruşu ve nefret söylemlerinin bir sonunun gelmesi tek temennim. Farkılıklara açık olmadan ve yeni şeyler denemeden bu önyargı ortamının kolay kolay dağılabileceğini düşünmüyorum.

Geçen ay Helsinki’de Flow Festival’a bizzat gittim, gözlemlerimi olabildiğince sosyal medyadan da paylaştım. Gerek müzik içeriği gerek atmosferi gerek çevreci/yeşil tutumu ve gerekse katılımcı profiliyle şu ana kadar gittiğim festivaller listesinde çok ama çok özel bir yere oturdu. Bir sahnede The Cure varken, diğerinde Dolapdereli klarnetçi Cüneyt Sepetçi, diğerinde James Blake, bir diğerinde az tanınan bir DJ, bir başkasında arp çalan ‘niche’ bir sanatçı vs vs. Her sahne dolu. Hepsinde insanlar mutlu, ilgili. Herkes bir birine çok saygılı. Kavga dövüş yok.

Bizler bu etkinliklerin çok içinde olan insanlarız. Bir festivali düzenlemenin ne kadar zorlu bir yolculuk olduğunu ve ne kadar büyük bir emek verildiğini en iyi bilenlerden biriyiz. Yorumu yapan kişinin beklentisine uymamış olabilir, programın tamamını da beğenmemiş olabilir. Bunlar çok kabul edilebilir şeyler ancak okuduğumuz nefret söylemleri her şeyi geçtim arkasında verilen onca emeği düşününce çok acı. Umarım bir gün herkes bu farkındalığa ulaşır.

 

İLGİLİ HABERLER

Thom Yorke’un Distopik Dünyasına Hoşgeldiniz

Bir Sónar Festival İstanbul Günlüğü

Daha fazla yazı yok
2024-11-02 11:20:38