Borusan Müzikevi’nde Nova Muzak serisinin 30. konserinin konuğu 7 Kasım Cumartesi günü Aisha Devi’ydi. Son yıllarda elektronik müzik dünyasında farklı bir yere sahip olan Devi, Nepal/Tibet kökenli olmasının getirdiği geleneklerden beslenirken aynı zamanda almış olduğu klasik müzik eğitiminden faydalanıyor. Müziğini ayrıcalıklı kılan gırtlaktan kullandığı sesi, almış olduğu soprano eğitiminin bir parçası. Ayrıca kökenlerinin bir getirisi olarak müziği meditasyon aracı olarak kullanarak ürettiği ses örgüleri, müziğinin en belirgin özellikleri.
Aisha Devi, müziği iyileştirici bir olgu olarak gördüğünden dolayı, üç boyutlu algının ötesine geçebilmek için müziğini üretirken şifa veren frekanslardan faydalanıyor. Bu yüzden canlı performanslarında trans halinde olduğunu söylemek yanlış olmayacak. Nitekim Devi’nin, Borusan Müzikevi’ndeki bu trans halini açıkça görmek mümkündü. İnsanları iyileştirme niyeti taşıdığını söyleyen sanatçının konseri başından sonuna kadar ayinsel bir niteliğe sahipti. Kendi de müziğin büyü olduğunu ifade ediyorken, ona “modern zamanın büyücüsü” demenin yerinde olacağına inanıyorum.
“Bir aradayız, birlikteyiz ama bir o kadar da bağımsızız”
Konser boyunca icracı-mekan-dinleyici bağı iç içeydi. Konseri izlerken hep “bir aradayız, birlikteyiz ama bir o kadar da bağımsızız” duygusunu hissetirdi. Sanırım bu da müziğinin sahip olduğu şifacı tavrın, müziğini deneyimleyen izleyici kitlesini görünmez bir ortak paydada topladığının kanıtı.
Elektronik müziğin sonsuzluk yeteneğine sahip olduğunu düşünen Devi, bu noktada kendisini dinletirken soyut kavramların tanımlarını gözle görülebilir hale getiriyor. Ayrıca, Devi’nin müziği ve bedeni arasında kurduğu ilişki ve hatta yüzündeki çizgiler bile, müziği dinlemenin ötesinde “görme” imkanını sunan epey keyifli bir deneyimdi. Müziğin gücü adına!
İLGİLİ HABERLER