Broodthaers’e göre eşsiz sanatçı diye bir şey yoktu. Olayları ve fikirlerin oluşabilmesi için birilerine ihtiyaç vardı. O nasıl Magritte, Duchamp, Oldenburg ve Warhol gibi sanatçılardan etkilendiyse, Broodthaers’in fikirlerinden ve stratejilerinden direk ya da dolaylı bir şekilde etkilenen birçok sanatçı var.
1- Marilá Dardot
Filmci Dardot, Broodthaers’ın dille olan ilişkisine değindiği Entre nós (2006) isimli on üç videodan oluşan enstalasyonunda, üstünde sayı yerine harfler yer alan zarları atan iki oyuncunun, bu zarlarla tesadüfi kelimeler yaratmasını konu ediyor. Dardot bunu ”En iyi kompozisyonu oluşturmak için karşılıklı yardımlaşma’ olarak açıklıyor. 1945 yılında ressam Magritte’nin, Mallarmé’nin ‘Bir Zar Atımı’ şiirinin bir kopyasını Broodthaers’a hediye etmesiyle başlayan süreç, Broodthaers’ın 1969 yılında sergilediği Un Coup de dés jamais n’abolira le hasard (Bir zar atımı rastlantıyı hiçbir zaman yok etmeyecektir) yapıtını oluşturmasıyla sonuçlanır. Broodthaers, Mallarmé’nin kullandığı tipografik düzeni bozmadan Zar Atımı metnini kalın siyah bantlarla kapayarak seyirciye görebileceği hareketli beyaz alanlar ve şiirini görüntüsünü verir.
2- Rirkrit Tiravanija
2006 yılında 27 Sao Paulo Bienal’i için tasarladığı, Palm Pavilion projesi, Fransız mimar Jean Prouvé’nin Afrika sömürgelerinde yaşayan bürokrat ve işadamları için 1951 yıılında geliştirdiği BatıAfrika iklimine uygun prefabrik tropik konutların reprodüksiyondan oluşuyor. Bu kaotik yapı, Kongo’nun Fransız kolonizasyonunu eleştiren bir içeriğe sahip. Broodthaers’a benzer bir yaklaşımla müze ve sanat tarihi arasındaki ilişkiyi sorguluyor.
3-Meschac Gaba
İlk kez 2006’da oluşturduğu Museum of Contemporary African Art projesiyle, Broodthaers’ın otuz sekiz yıl önce de değindiği ‘hayali müze’ kavramını bir adım öne taşıyarak müze içine müze kurdu. Gaba, hazır nesnelerin yanı sıra kişisel öyküsünü on iki odadan oluşan interaktif enstalasyonun içine yerleştirdi.
4-Haegue Yang
Koreli enstalasyon sanatçısı Haegue Yang’un 2004 yılında eski işlerini paketleyip üst üste yerleştirerek ahşap panellerle sunduğu Storage Piece , Broodthaers’a benzer bir hicivle kendi kendiliğinden oluşan bir müze anlayışı getiriyor. Galeri ve müzelere girerek hem kalıplaşmış sergileme fikirlerini alt üst ediyor hem de depolama sorununa geçici bir çözüm buluyor.
5-Goshka Macuga
Broodthaers’ın müze prensiplerini yeniden yaratma düşüncesinin etkisi Goshka Macuga’nın The Headless Mule (2006) isimli yapıtında rahatlıkla görülebilir. Macuga, yirminci yüzyıl başlarında Brezilya’da gelişen modernist mimarinin çehresi olan Oscar Niemeryer’in yapılarına benzer bir yapıyı müzeye inşa ederek, içinde Brezilya’dan satın aldığı objelerle ülkenin sömürgeci geçmişi, din tarihi, halk kahramanları, zooloji gibi başlıklarla, koloni düzeni olmadan önceki halini sergileyen spirütüel bir müze oluşturmuş .
6-Juan Araujo
Broodthaers’ın dile karşı duyarlılığını, Venezüallalı ressam Juan Araujo Pense Bete‘yi sahiplenerek,sanat kataloglarının kenarlarının büyütülmüş resimlerini yapıyor. Broodthears’ın hayali müzesinin-hayali kataloğu fikrinden yola çıktığını söyleyen Araujo ”Broodthaers nesne müzesi oluşturmuş. Ben sanat kataloğu müzesi oluşturuyorum. İkisinin de içeriği simülasyon” diyor.
7-Tacita Dean
1971 yılında Düssseldorf’ta bir stüdyoda müzesinin son bölümü olan ”Sinema Bölümü”nü açan Broothaers henüz müzeyle tanışmayan sinemayı müzeyle kavuşturdu. Tacita Dean, Broodthears’ın terkedilmiş stüdyosunu değerlendirerek 2002 yılında Section Cinema isimli video çalışmasında, Broodthears’ın kurgusal müzesi için çalıştığı 1970-72 yıllarından duvarlarda kalan solmuş el yazıları, gemi modelleri ve bıraktığı bir çok objeyi kaydetmiş.
8-Genco Gülan
Kesinlikle Genco Gülan’ın da Marcel Broodthaers’in izinde olduğunu iddia edebiliriz. Çünkü Gülan için de sanat bir iletişim metodu. Çağdaş sanat müzesinin olmayışından hareketle 1997 yılında Mehmet Sinan takma ismiyle İstanbul Çağdaş SAnat Müzesi’ni kurdu. Ben Müzede Yaşıyorum başlıklı misafirlik programını Galata’daki mekanda hayata geçirdi. Burada sanatçılar ağırlandı. Müzesine patent de alan sanatçı, müzesi elinde İstanbul’u turlayarak performanslar gerçekleştirdi.
9- Ahmet Öğüt
ARTER’in İkinci Sergi’sinin en ilgi çeken işlerinden birisi kesinlikle ikinci katta yer alan Ahmet Öğüt imzalı Kara Elmas’tı. Kara Elmas projesi bizce baştan aşağıya emeği, müzeyi, izleyici ve işçiyi aynı kefeye koymasıyla tam bir Marcel Broodthaers aurasına sahip.
Sergi alanı içine yerleştirdiği tonlarca kömürün arasına sanat kurumunun duvarından aldığı küçük bir parçayı karıştıran Ahmet Öğüt, sergi boyunca sınırlı bir zaman dilimi için randevu alarak ve yalnızca bir defaya mahsus olmak üzere kömür kaplı alana girebilecek olan izleyiciden, kurumsal parçayı bulup çıkarmasını bekliyordu. Kömür tozuna bulanıp kirlenmek ve bunu yaparken izlenmek pahasına da olsa bu deneye katılmak isteyenleri bekleyen mükafat ise, duvardan parça alınırken kurumda açılan küçük boşluğa yerleştirilmiş olan elmas parçasıydı. Yani kurumdan alınanı tekrar yerine koyan kişi elması arıyor, eğer kimse bulamazsa da elmas sonsuza kadar kurumun oluyordu.
“Kara Elmas izleyici ve sanat kurumu arasındaki ilişkiyi sıradışı bir platforma taşıyarak, kurumsal değer, sanat yapıtının maddi kıymeti, yapıtın izleyiciye kattığı değer, bunun için izleyicinin harcaması gereken çaba ve zaman gibi konuları, ancak izleyicinin performatif katılımıyla tamamalanabilecek ironik bir yerleştirmede tartışmaya açıyor. “ diyen Öğüt bu sözleriyle Broodthaers’in izinde olduğunu adeta ispatlıyor.
10- Leyla Gediz
Geçtiğimiz sene Nazlı Gürlek’in küratörlüğünü yaptığı Trocodero sergisinde Hale Asaf’ın kopya portresini, başta kendi atölyesi olmak üzere çeşitli özel ve kamusal mekanlara asmasıyla sanat eserinin nereye ait olduğu üzerine düşünmemizi sağlıyordu. Broodhaers, Kış Bahçesi işinde etnobotanik bitkilerin fotoğraflarını sergileyerek algımızın işin yer aldığı mekana göre değişebilme kapasitesini göstermişti. Leyla Gediz de kopyaladığı Hale Asaf’ın yerini değiştirerek aynı refleksi gösteriyor. İşin su misali içindeki mekanla birlikte değişimini belgelemiş oluyor.