A password will be e-mailed to you.

Üçüncü Yeni ifadesi krizi üzerine düşünmeye ve sorular sormaya devam ediyoruz. Bu kez Kalben sadece Üçüncü Yeni ifadesinin müziğiyle kurduğu ilişkiyi anlatmıyor. Aynı zamanda şiirle ilişkisini de anlatıyor. Orhan Veli ve Cemal Süreya sevgisini…

 

Üçüncü Yeni deyişiyle aranız nasıl?

Müziği de birçok üretim biçimi gibi sınıflandırmak, isimlendirmek, belli gruplara ayırmak durumunda olduğumuzu hissediyoruz sanırım. Neyin tam olarak ne olduğundan emin olmak istiyoruz ve bu gibi yeni isimler ortaya çıkıyor bence. Neticesinde biz elektro-pop, chill-house, tekno, deneysel bağımsız folk gibi ana akım, alt müzik türleri var etmemişiz bugüne değin. Pop, arabesk, halk müziği gibi çok temel üç-beş kategoride dönüp durmuşuz. En azından yeni isimler arıyoruz. Belki, zaman içinde çok daha temelli, kaygısız ve şekillendirmeden isimlendiren tamlamalarımız da olur.

 

Bu deyişi ister istemez edebiyatla, özgürlükçü şiir akımı İkinci Yeni’yle ilişkilendiriyoruz. Şiirle aranız nasıldır?

Cemal Süreya en sevdiğim şairlerden. Yine de tanıdığım ilk şair babam, ve ikinci de Orhan Veli baba olunca daha ziyade Garip akımından etkilendim sanıyorum. Özellikle yazım dili ve şairliğin ruhuna dair işleyiş bağlamlarında… Bana göre her şeyden önce şiir vardı ve her şey bittiğinde havada son bir şiir asılı kalacak. En büyük hayalim kendime gönül rahatlığıyla şair diyebilmek ölmeden önce.

 

“Romantizm şarkılarda ortaya çıkıyor, sınıflandırmada değil”

Bu deyiş başlığı altında şarkılarınızın listelenmesini değerlendirdiğinizde sizce müziğinizi anlatan mı yoksa Can Kazaz’ın eleştirdiği gibi kısıtlayan, ticarileştiren bir deyiş mi?

Bu deyişi yeni gelişen bir müzik dilini ve sektörel açılımı anlamlandırmayı kolay kılmak için sözlüğe alsak bile müziği anlamak yine emek gerektirecektir. Birinci ve İkinci Yeni diyerek belli kurallara oturttuğumuz tüm şairlerin kendilerine has sesleri, sözleri, hatıraları, yansıtmaları, ustalıkları ve çocuklukları var. Müzikte de bu, şüphesiz böyledir. Aynı çatı altında buluşan müzisyenlerin hiçbirinin hikayesi birbirine benzemiyordur, bundan eminim.

 

Hikayelerini müziklerine yansıtıyorlar mı? Belki evet, belki hayır. Hangi değerleri önemsiyorlar yahut temsil ediyorlar? Veya böyle bir emelleri olmuş mu? Çiçekli gömlek giydiğim için hep mutlu dolaşan çiçek kız zannedilmem gibi boş olabiliyor sınıflandırmalar bana göre.

Ortak bir dilden, hayalden, çabadan bahsediyorsak Üçüncü Yeni‘ciler olmanın manası olurdu. Benim gördüğüm herkesin müziğini içinden ve elinden geldiğince; kah kazık yiyerek kah şansı yaver giderek; telif, vergi, bandrol, tıklanma gibi kavramlarla boğuşarak icra etmeye çalıştığı zorlu ve kalabalık bir arena. Romantizm ise şarkılarda, müziğin ruhunda, konserlerde ortaya çıkıyor; sınıflandırmada değil…

 

Bu deyişin müziğinizle kurduğu ilişki üzerine başka neler söylemek istersiniz?

Müziğimizi dijital platformlar ‘alternatif’ ya da ‘rock’ olarak etiketlediğinde de; Üçüncü Yeni diye bir isim ortaya çıktığında da ait olmak zorunda hissetmiyorum. Nesilden doğan bazı benzerliklerimizin olması, yaşıt müzisyenlerle ortak hafıza paylaşıyor olmak, siyasi ve ekonomik gündemin herkese işliyor olması yine de bizleri duygudaş kılmıyor. Herkesin odağı ve derdi farklı geliyor bana, şu anda düzenli konser veren ve şarkı üreten isimlere baktığımda.

 

 

İLGİLİ HABERLER

O Paketine Sığmam / Üçüncü Yeniyi Tartışıyoruz I

Daha fazla yazı yok
2024-11-02 10:37:09