Haftalık kitap seçkilerimiz devam ediyor!
İşte bu hafta sizin için seçtiklerimiz:
1- Angela Davis: Bir Otobiyografi – Angela Davis
Angela Davis, feminizm, Afro-Amerika çalışmaları, eleştirel tarih, Marksizm, popüler müzik ve ceza sistemlerinin felsefesi üzerine çalışan aynı zamanda kadın ve insan hakları savunucusu ve aktivist.
Donald Trump‘ın yemin töreni sırasında ABD’li kadın eylemcilerin öncülüğünde küresel 2017 Women’s March’ta yaptığı konuşmayla siyasi tavrını bir kez daha ortaya koydu.
Angela Davis’in Karakarga Yayınları’ndan çıkan otobiyografisi, büsbütün karamsarlıkla kontrolsüz iyimserlik arasında bir nokta yakalıyor ve hepimize o noktadan sesleniyor: “Bu daha başlangıç.”
2- Kâbus – Mehmet Rauf
Koç Üniversitesi Yayınları (KÜY), Türk edebiyatında tarihe karışan bir dönemi “Tefrika Dizisi” ile yaşama döndürüyor. Mehmet Rauf’un İkdam gazetesinde tefrika edilen, fakat daha önce kitap olarak basılmayan romanı Kâbus da dizi kapsamında raflarda yerini aldı.
Üretkenliğin yanı sıra romanlarında aşk ilişkileri ve cinsellik gibi temaları son derece cesur bir biçimde işleyen Mehmet Rauf, Kâbus’ta birbirine aşkla bağlı evli bir çiftin yaşamaya başladığı “kâbus”u heyecan ve gerilim dolu, sürükleyici bir anlatımla ele alıyor. Yazar aşk, ahlak, namus, evlilik, aile, aldatma, sadakat, kıskançlık ve şiddet gibi kavramları farklı bakış açılarıyla vererek romanı ustalıkla aktarıyor.
3- Mösyö Pain – Roberto Bolaño
Can Yayınları’ndan bir yeni Bolaño kitabı Mösyö Pain
Roberto Bolaño’nun hayal gücünün karanlık katmanlarını yansıtan bir roman.
“Mösyö Pain, akşam saat onda Latin Mahallesi’ndeki Café Victor’da bekleniyorsunuz. Bu bir ölüm kalım meselesi. Lütfen ciddiye alınız,” diye başlayan bir mektubun peşinde Mösyö Pain ve Bolaño’nun kendine özgü tarzıyla pek bilmediğimiz bir dünyaya sürekleniyoruz. Labirentimsi sokaklar, okültbilimciler, şairler, çözülmeyi bekleyen gizem…
4- Montano Hastalığı – Enrique Vila-Matas
Jaguar Kitap’tan çıkan Montano Hastalığı Enrique Vila-Matas’ın.
Montano’nunki bir edebiyat hastalığı. “Tedavisi yine kendisi olan bir hastalık” aynı zamanda.
Şöyle başlıyor kitap:
“Yirminci yüzyılın sonlarında, yazmayı bırakan yazarların esrarengiz durumunu konu edinen tehlikeli romanını yeni yayımlamış olan genç Montano, kendi kurgusunun ağına düştü ve inatla kendini yazmaya zorlasa da tıkanıp kaldı; adeta kaskatı kesildi, felce uğradı, büsbütün trajik bir şekilde tek kelime dahi yazamaz oldu.”
Montano Hastalığı eğer yaşasaydı Borges’in 21. yüzyılda en seveceği roman olarak görülüyor…
5- Balık Boğulması – Bora Abdo
Doğan Kitap’tan çıkan Balık Boğulması Bora Abdo’nun Beni Unutma Dörtlemesi’nin ikinci kitabı. Dörtlemenin ilki Bizi Çağanoz Diye Biri Öldürdü öykülerden oluşan bir kitaptı Balık Boğulması ise roman türünde.
Bora Abdo bildiğimiz Bilecik’e denizi getiriyor ve açılış sahnesi Bilecik Vapur İskelesi’ne tam cepheden bakan ama onu görmeyen bir hastanede başlıyor… Sonrasında varlık ve yokluk arasında gelgitler, kişiler ve mekânlar arası sıçrayışlar… ve mütamadiyen esen “karanlık”
“Tatlı sudan tuzlu suya geçtiklerinde balıklar, boğulmadan önce vurgun yemiş gibi zihinleri bulanır. Bu süre boyunca asla bir şey yemezler, o an var oldukları sudan kaçmayı hiç mi hiç istemezler. Sonra da ölürler.”