Sanatatak, ekranları başındaki izleyicilerin şahsi ayarlarıyla oynaması adına aldığı bir dizi önlemden sonuncusunu takdim eder; haftalık animasyon kışkırtması!
Malum, Şubat ayının baskın temasını oluşturan Sevgililer Günü’ne yaklaşıyoruz. Hakkında bolca atılıp tutulan ancak aurasına girmekten de geri kalmadığımız bu güne özel bir animasyon önerisi ile başlama kararı aldık. Sevgiliniz vardı – yoktu, vardı ama taze bitti, ülke bitmiş sevgilim olsa kaç yazar veya bunlar kapitalist oyunlar ben tarhanamı içerim, derken halihazırda yorgun düşmüş zihninizi aşk ve insanlık mefhumlarıyla sarmalamaya aday animasyon önerimiz: Kizumonogatari.
Kizumonogatari, Japon yazar Nisio Isin’in light novel’larından animeye uyarlanan Monogatari serisinin bir kısmını oluşturuyor. Shaft stüdyolarında hazırlanan serinin ilk filmi Kizumonogatari I: Tekketsu-hen, 2016 yılında gösterime girdi. Aynı sene içinde Kizumonogatari II: Nekketsu-hen ile devam eden seri 2017’de Kizumonogatari III: Reiketsu-hen ile nihayete kavuştu. Görsel bir şölen olan Kizumonogatari, doğaüstü gizem unsurlarıyla kurgulanmış bir vampir ve insan olma hikayesi. Gelelim 14 Şubat animasyon önerisinin vampirik doğasına…
Pagan halk inanışından medya figürüne; akademik ilgi odağından, global – popüler kültür ikonuna uzanan bir serüven onunki. 18. yüzyıldan günümüze değin geçirdiği dönüşüm azımsanacak gibi değil. Nihayetinde o, bir janr oluşturmaktaydı; vampir edebiyatı… Malumunuz, vampir fenomeni çağının emektar köylüleri gibi güneşin altında kara kuru olmayan ve soluk tenini bir nişane olarak taşıyan anti-sosyal aristokrat zümrenin aydınlanma karşıtlığı alegorisi olarak okunmaktaydı. İçine kapalı yapılarının halk tarafından ‘‘bilinmeyen öteki’’ şeklinde algılanışı, güce ve kaynağa sahiplikleriyle birleşince onlar kan emen ölümsüzlere dönüşmüş ve nihayetinde sömürücü, duygusuz canavarlar olarak ele alınmaya başlanmıştı. Her ne kadar vampir başlığı altında toplanacak olan fenomenler kadim inanışlara dek dayandırılsa da, günümüzdeki vampir algısı son yüzyıllarda belirginleşmiştir. Biçimlenişi esnasında insanlık ve cinsellik gibi ögeleri 19. yüzyılda bünyesine katan fenomen, 20. yüzyıla gelindiğinde beyazperdeye aktarılarak geliştirilmiş ve 21. yüzyılda karizmatik, seksi, romantik doğasına kavuşup sempatik kurgu karakterlerine dönüşmüştür. Çağ ile birlikte vurgusu değişen vampir kavramı bugün ‘‘tüketici aşk’’ın alegorisi olarak okunmaya başlandı. Only Lovers Left Alive’a selamlar… Ve gelelim Kizumonogatari’ye!
Konusu
Bir yaz tatili günü. Naoetsu Lisesi öğrencisi Koyomi Araragi, okulun başarılı ve popüler başkan kızı Tsubasa Hanekawa ile karşılaşır. Arkadaşlık kurmayı güçsüzleşme olarak gören Araragi, yine de Hanekawa’nın onu tanıyor oluşundan etkilenir ve bir süre konuşurlar. Hanekawa sohbet esnasında kasabadaki vampir söylentisinden bahseder. O akşam, Koyomi söylentilerdeki vampirle karşılaşır: Kiss-shot Acerola-orion Heart-under-blade, inanılmaz derecede çekici ve çok güçlü dişi bir vampirdir. Ne var ki Koyomi onunla karşılaştığında vampirin kol ve bacakları koparılmıştır ve ölmek üzeredir. Kiss-shot, Koyomi’den onun hayatını kurtarması için kanını sunmasını ister. Böylesine olağanüstü bir varlık karşısında kendini değersiz gören Koyomi kanını vampire sunar. Ancak Kiss-shot onu öldürmek yerine dönüştürmüştür ve Koyomi kendine geldiğinde hayatını tek bir amaca adar; yaptıkları anlaşma gereği Kiss-shot’ın çalınmış uzuvlarını alacak ve vampir tarafından tekrar insana dönüştürülecektir. Hikaye böylece başlar…