Artemisia Gentileschi’nin kanlı şaheseri “Judith Beheading Holofernes”in (Judith Holofernes’in Başını Keserken) feminist sanat tarihinde ayrı bir yeri var. 2020 Ekim’inde Londra’daki National Gallery’de ressama ait önceki iki versiyonunun sergileneceği tabloya dair mutlaka bilmeniz gereken üç bilgiyi derledik.
Artemisia Gentileschi’nin 1620-21 tarihli “Judith Beheading Holofernes”i kolay kolay hafızalardan çıkabilecek bir resim değil. Hem Barok dönemi denince akla gelen ilk eserlerden biri hem de otobiyografik ve feminist okumalara açık olduğu için bugün daha da dikkat çekici.
Gentileschi’nin kanlı sahnesi aslında Tuscany grandükü Cosimo II de’ Medici’nin siparişi. Resim, Judith’in karanlık bir odada şehri Bethulia’yı işgal eden Süryani komutan Holofernes’in kafasını dramatik bir biçimde tasvir eder. Bu kompozisyon, Orazio Gentileschi’nin kızı ve öğrencisi, Florentine Accademia del Design’ın ilk kadın üyesi olan başarılı kadın ressam Artemisia Gentileschi’nin (1593-1653) 18 yaşındayken mentoru Antonio Tassi tarafından uğradığı tecavüzü ve sonrasındaki zorlu yargı sürecini de yansıtıyor. Gentileschi resimlerinin çoğunda olduğu gibi burada da Judith rolünde kadın öfkesini cisimleştiriyor.
Resme dair az bilinen üç gerçek
1- Resimde bir Yunan tanrıçası var
Artemisia Gentileschi “Judith Beheading Holofernes”in ilk iki başlıca versiyonunu 1611-12 yıllarında yaşadığı cinsel saldırının hemen ardından çizdi. Resimlerde Judith ve hizmetçisi Abra kan ve vahşet içinde resmedildi. Ama unutmamak gerekir ki saldırının haricinde de Barok dönem sansürlenmemiş şiddetin altın çağıydı. Babasının arkadaşı Caravaggio onu şüphesiz oldukça etkilemişti. Öyle ki resmin ilk versiyonu 1800’lerde yanlışlıkla Caravaggio’ya atfedilmişti.
Orta Çağ’da Meryem Ana gibi tasvir edilen Judith, Rönesans’tan sonra Yunan av tanrıçası Artemis gibi çizilmeye başlamıştı. Bu resimde de Judith aktif ve savaşçı rolündeydi. Onun Artemis olarak çizildiğinin en büyük kanıtıysa kolundaki bileklikti.
Av ve avın bakire tanrıçası, Meryem Ana prototipi burada hem Judith’in hem ressamın yansıması oldu. Ressamın ismi Artemisia’nın da Artemis’ten geldiği düşünülürse bu okumaların ne kadar doğru olduğu bir kez daha ispatlanıyor.
2- İçerdiği vahşet kilisenin verdiği gözdağını da temsil ediyor
17. yüzyıl Avrupası’nın politik ortamında Katolik Kilisesi Protestanlık karşısında direnirken İncil’deki sahnelerin realist tasvirlerini bir kampanya görseli olarak kullanıyordu. Bu artistik propaganda mücadeledesinde Judith kilit bir rol oynuyordu. Yani bu tasvir kiliseye yanlış yapan Martin Luther’e ve destekçilerine karşı bir gözdağıydı. Resimde Holofornes’in boğazındaki kılıç bir haç gibi gözüküyor ve kilisenin ona yanlış yapanlardan alacağı intikamı işaret ediyordu.
3- Sıçrayan kanda bilim var, hem de GALILEI bilimi
Kafa kesme sahnesinde etrafa saçılan kanın yayılımı gerçek bir cinayet sahnesiyle aynı. Bunu ona öğretense 1614’te taşındığı Floransa’da tanıştığı ve arkadaş olduğu, o yıllarda kaçış yörüngesini keşfeden Galilei. Yani Holofernes’in boynundan fışkıran kanın formülü Galilei’den…