A password will be e-mailed to you.

Galata Köprüsü’nün parçaları römorkörlerle çekilip, Haliç’ten çıkarılmış…  Sessizce gerçekleştirilen bu işin neden daha önce yapılmadığını sorabilirsiniz, doğal olarak. Öyle değil mi? 25 küsur sene önce hemen söküp, gönderebilirlerdi, bu kadar beklemek yerine şehrimizin güzide yöneticileri.

Bu kadar beklemelerinin nedeni Galata Köprüsü gibi şehrin önemli bir hafıza mekanın bir kerede imha edilememesi olabilir. (Aklıma Kız Kulesi, AKM, Gezi… gibi örnekler geliyor.)

Bu imha sürecinde gerçekleşen aşamalara tanıklığın kendisi oldukça travmatik:

Önce yeni köprünün “aslına uygun olarak” inşa edileceği söylenir. Dönemin büyükşehir belediye başkanı çocuk kandırır gibi “yeni yapılacak köprünün Galata Köprüsü’nün aslına uygun olarak inşa edileceği” yalanını söylemek zorunda kalır.  İnsanlarla alay eder gibi parmaklıklarının taklit edilmesi bu sözünü kanıtlamak için yeterlidir. Galata Köprüsü’nün yanına kazıklar çakılmaya başladığında 20.000 adet broşür bastırmış ve dağıtmış bir kişi olarak bugün olduğu gibi, olan bitenlerin bastırılmış olan bir çelişkinin işaretlerini taşıdığını söyleyebilirim.  (Bu broşürde “Galata Köprüsü’nün Paris’teki köprüler gibi bir şehirsel anıt olduğunu ve hafızalarımıza kazındığını, kazıkların ise yalnızca Haliç’in çamuruna çakıldıklarını ve daha kolay sökülebileceklerini” söylüyordum.)

Kamuoyunun güya bu işi bilen uzmanlar tarafından nasıl manipüle edildiğine, bu sürecin içinde yer alan kişilerin çıkarları için nasıl yalanları desteklediklerine tanık oldum. Yasalara göre halka evine izinsiz “çivi çakılmasına izin vermeyen” Koruma Kurulu üyeleri yıllar süren bu iş boyunca, belki her sabah-akşam Galata Köprüsü’nden geçerler ve nasıl olursa yıllarca şehrin kalbine çakılan bu dev beton kazıkları fark etmezler!

Neden görmezler? Çünkü o tarihlerde birçok uzman hem kamu görevi yerine getirir, hem de bugün olduğu gibi Büyükşehir’e (bu kamu kişiliğini kendi çıkarı için kullanarak) proje hizmeti verir. Böylece gene bugün olduğu gibi buna kimsenin sesi çıkmaz. İstanbul Surları’ndaki felaket uygulamalar, Haliç’teki büyük kırım, Eminönü gibi meydanlardaki dalış tünelleri, otoyol kavşakları… hep bu kapalı danışmanlık ilişkileri içinde gerçekleşir. Hatta sesleri çıkmamak şöyle dursun, çıkarları için bu büyük şehir kırımını desteklerler. Çünkü bu sayede ayrıcalıklarını korurlar.

1992 yılında söylenenlere göre ise “yalnızca yeri değişecek, Balat ile Hasköy arasında hizmet vermeye devam edecektir”, emektar Galata Köprüsü. Ne zamanki kazıklı köprü inşaatı biter, ondan sonra Kurul koruma tarihine geçen skandal bir karar alır, onu bir eşya olarak tescil ederek! (Böylece görevi gayrımenkul eserleri tescil etmek olan Kurul kendisini yoksayar.)

Bu kararı alan uzmanlara Paris, Londra, Prag, Venedik… hangi şehirde eski köprülerin, anıtların değiştirildiğini gördüklerini kimse sormaz.  Ayrıca bu söylenenler de bir safsatadan öteye gidemez. Çünkü taşındığı yerde köprüyü her gün açıp, kapayacak, bakımını yapacak kimse yoktur. Köprü orada sahipsiz kalır ve kaderine terk edilir.  İşin trajikomik tarafı, tam da iş bittiğinde çıkarılan küçük bir yangındır. Önce kazıklı köprünün yapımına karar verilmiş, tam uygulama bittiğinde yangın çıkmıştır. Bugün anlatılan hikayeye göre “Galata Köprüsü çıkan yangın nedeniyle yenilenmiştir”.

eski-galata-koprusu

Galata Köprüsü yangın yüzünden mi yenilendi?

Bugün de medyada yer alan haberlerde hiç sorgulanmadan “Galata Köprüsü’nün yangın geçirdiği için yenilendiği” bilgisi yer alıyor. Eğer olan bitenlerin, söylenenlerin farkındaysanız, şunu bile düşünmeniz mümkün: Vay canına! Demek ki bu düzmece yangın, bu güzelim köprünün yerine o iğrenç köprünün inşa edilmesi için çıkarılmış! Çünkü o yangının bir anıtı değiştirmeye neden olacak büyüklükte olmadığını çocuklara gösterseniz anlar.

Neyse, bu hikayeler bitmez. Şehrin eşsiz bir başka bir hafıza mekanı Tersaneler’in kapatılmasına neden olarak beton kazıklar üzerinde duran (ucube) “köprünün basküllerinin açılmaması” gerekçe olarak gösterilir. Ama nasıl olursa gene sorumlulardan hesap sorulmaz. (Düşünün böyle bir şey ya İstanbul’da değil de başka bir şehirde olsaydı?)

Hiç hesap soruldu mu?

1911’de yapılan Galata Köprüsü muntazam olarak her gece açılıyor, sabah kapanıyordu. Bugün, yeni teknoloji ile gerçekleştirilen ucube köprünün açıldığını gören var mı? Haliç İstanbul’un en değerli, doğal limanıydı. Şehri var eden, eşi benzeri olmayan. Daha akıllıca yöntemler uygulamak yerine buradaki dokuyu kazıyan, şehri yok eden planları hazırlayanlardan, bunları uygulayanlardan hiç hesap soruldu mu?

Tasarım, mühendislik, uygulama hataları ile dolu olan bu iğrenç köprü projesini hazırlayanlardan? Peki ya Galata Köprüsü’nü bir anıt olarak tescil etmek yerine bir eşya gibi kabul eden koruma kurulundan? Galata Köprüsü’nün denizi kirlettiği iddia edilmişti, akıllara zarar bir anlayışla. Oysa pek ala taşıyıcı sisteminde değişiklik bile yapılabilirdi. Yaratıcı yöntemlerle, tıpkı başka şehirlerdeki anıtlar gibi restore edilebilirdi.

Bugün de hala kamuoyu yalanlarla yönlendiriliyor.

Hayır, Galata Köprüsü yandığı için değiştirilmedi!

Hayır Galata Köprüsü Haliç’i kapattığı için yenilenmedi!

Hayır Galata Köprüsü Haliç’i kirlettiği için başka yere taşınmadı!

Şehrin düşünce ve fikir üretimi alanı baskı altında olduğu için yok edildi!

Aynı bugün olduğu gibi.

Bari ona karşı son görevimizi yaparken yalan söylenmesine izin vermeyelim! Galata Köprüsü son yolculuğuna uğurlarken hiç olmazsa dürüst olalım. Bu bizim bu şehre 80 yıldan fazla hizmet veren, şehrin iki yakasını birleştiren, onun can damarı olan Galata Köprüsü’ne karşı son görevimiz!

Daha fazla yazı yok
2024-11-07 10:03:24