Dinamo Mesken, futbol üzerine bir serginin sahip olabileceği tüm zaaflardan uzak futbolun serbest bir işaret olarak salınabileceği, bireyin hikayesini anlatabilme duyarlılığına ve cesaretine sahip kesinlikle yenilikçi bir sergi. Hüzünlü, katmanlı ve sakin. En mühimi yine altını çiziyorum, duyarlı… Hassas işte. Hassasiyet dolu.
Video art üzerine araştırmaları, belgeselleri, Ulus Baker’le yakınlığı ve onun yazılarını özverili kitaplaştırma çalışmalarıyla tanınan Ege Berensel, bu serginin küratörü mü? Değil. Sanatçısı mı? Değil. Sosyologu mu? O da değil. O bu serginin belgeselcisi mi? Değil. Aslında hepsi ve hiçbiri. Ege Berensel, sergideki konumunu sabitlemiyor. Ama kendisini “görsel araştırıcı” olarak tanımlayabiliyor.
Bu görsel araştırma Bursa’da, taşralı bir futbol takımının siyasi tercihleri üzerinden başına neler geldiğini içeriyor. Bununla da kalmıyor son dönem futbolun siyasetle nasıl iç içe geçtiğini, iktidara muhalefet biçimine dönüşmesini, atılan sloganları, belli anları bir filmde birleştirerek aktarıyor.
Serginin daha ilk katında sergilenen iki kitap, kapakları başka içleri bambaşka, futbolun bir gösteren olarak gösterilen’iyle gireceği ilişkide nasıl kendisini diğerine tutsak kılacağını lakin bir işaret olarak sonsuz siyasi ve estetik dolaşımlarda bulunabileceğini ispat ediyor.
İki kitap da Ege Berensel’in koleksiyonundan.
İki kitap da cezaevine girmek için dışı futbol içi “solcu” olan kitaplar.
Bu zorunlu şaşırtmaca aslında serginin önemli bir boyutunu bize gösteriyor. İçinde ilerleyebileceğimiz önemli bir boyutunu. Futbolun asla bir oyundan ibaret olmadığını, olmayacağını… Bu topraklarda futbolun siyasetin kanlı, katil yüzünü de deşifre hatta tayin etmeye yarayacak bir yöntem olabileceğini…
“Solcu” takımın oyuncularının başından geçen işkence hikayeleri, bu takımın yıllar sonra Ege Berensel tarafından tekrar bir araya getirilmesiyle açığa çıkıyor.
Taşra takımı Dinamo Mesken’in hazin öyküsünün merkezinde bir cinayet var. Kurban hayır, takımın kaptanı değil, kulübün fotoğrafçısı Cemal Karadağ.
Sergide, fotoğrafçının çektiği takım oyuncuları portrelerinin her biri duvara yansıdığında futbolcular aslında bize değil, öldürülene yani kurbana bakıyor. Bu gösterim esnasında izleyici, katilin bakışını aralarken bir yandan da ve ne yazık ki kurbanın “kendisi”leşiyor.
Sergideki en etkileyici an bununla bitmiyor.
Fotoğrafevinden çıkan fotoğraflarda izleyiciye bakanların bakışında kaybolmak bir başka en dramatik pozisyon izleyicinin içine düştüğü. Bu bakış tıpkı fotoğrafçıyı var ettiği gibi bu kez orada artık olmayan izleyiciyi var ediyor. Yaşama döndürüyor. Mucize gibi. Bu fotoğraflar da Berensel’in bir başka koleksiyonundan. 1950’li yıllarda futbol maçları sırasında futbol izleyenleri çekip sonra dükkanının vitrinine koyarak satan Hikmet Ildız’a ait kareler. Bazılarından birkaç tane var. Fotoğraf sahibi izleyicinin öldüğü için sahaflara düşen fotoğrafına bakarak fotoğraftaki kalabalıktan kaç kişinin artık yaşamadığını kestirmenin kaçınılmazlığı bir başka dramatik pozisyon sergiden.
Dinamo Mesken sergisi, sahaflardan imgelerle, aslında yitmiş olan büyük bir hikayeyi tekrar diriltiyor. Kurbanı ve aslında içinden geçtiğimiz zamanların kitle muamelesi gösterdiği birey’i var ediyor. Bakışlar sayesinde… Futbolcuların bakışı, izleyicinin bakışıyla dirilen takım fotoğrafçısı ve yine yaşama dönen futbol izleyicisinin kendisi…
Takımı yıpratmak ona bir göz dağı vermek için öldürülen Cemal Karadağ gibi hissettiğini söylüyor Ege Berensel sohbetimizde… Onun gibi dışarıdan bu hikayeyi, bu hikayenin bireylerini bir araya getirmeyi, adeta bir puzzle gibi büyük resmi tamamlamayı deneyişi sırasında… Bunu yaparken de asla takımın üyeleriyle söyleşileri kendisinin gerçekleştirmediğini birbirleriyle konuşmalarını sağladığını anlatıyor. Bu bir araya gelişte dramatik bir filmin yaşatabileceği tüm duygusal anlar mevcut. Ya da bir romanın sürükleyiciliği… Ya da 90 dakikalık bir maça dair nice hayalkırıklığı ve coşku.
Ulus Baker’in Sanat ve Arzu’sundan şu alıntı elzem o yüzden: “Ama ancak bir parça olarak çekip aldığınızda o olabiliyor çünkü roman ağır bir anlatıdır. Roman, Lukacs’ın söylediği gibi yine bireydir, ama öyküsü anlatılan bireydir, anlatısal bir bireydir. Ama mesela bu bireyliği haiku şiirinde hemen yakalarsınız, bir kurbağanın suya atlayışı, ve bir dalın, bir nilüfer yaprağının uzaktan sarsılışı türündün, çok kolay gibi görünen ama asla öyle olmayan bir tür bireylik hali… ”
Dinamo Mesken sergisinde öyküsü anlatılan ‘birey’ hakikaten. Her ne kadar kaderi toplum tarafından inşa edilse de…
Bunu, bu "bir tür bireylim hali’ni bir sergide yakalamayalı epey olmuş. Bunu bir sergide yakalamayı önemsemeyi önemsemeli!
Dinamo Mesken, Salt Ulus, Ankara.
DİNAMO MESKEN KULÜBÜNÜN TARİHİ
Ertuğrulgazi Gençlik ve Spor Kulübü, Mesken semti gençlerinin bir spor kulübü kurmaya karar vermesiyle 1971’de, Tunçkanat Yeğin’in başkanlığı ve Bülent Merey’in antrenörlüğünde faaliyete başladı. Çeşitli branşlarda amatör mücadele veren kulübün gözde branşı futbol oldu.
Sovyetler’in yanı sıra Avrupa’da da adından söz ettiren Dinamo Kiev, 1974-75 sezonunda, Avrupa Kupa Galipleri Kupası 3. Turu’nda Bursaspor ile eşleşerek 1-0 ve 2-0’lık galibiyetlerle turu geçti. Bursa’da gerçekleşen maçta, Sovyetler’den gelen bu önemli takımı izlemek üzere tribünleri dolduran Meskenli gençler açıktan Dinamo Kiev’i destekledi. Dinamo Kiev’in hızlı ve atak futbolundan o kadar etkilenmişlerdi ki, Ertuğrulgazi’nin maçlarında tribünlerden “Dinamo Mesken” tezahüratı yükselmeye başladı. Kulüp artık her daim bu adla anılacaktı.
1970’lerin sonu ve 80’lerin başında ülkenin siyasi gündemi, taraftarlarının desteğiyle ayakta kalmayı başaran Dinamo Mesken’i de olumsuz yönde etkiledi. Takımın her deplasmanı olaylı geçti; 1976’da Kemalpaşaspor’la yapılan bir maçta futbolcu ve taraftarlar “Moskova dışarı!” sloganlarıyla ıslıklandı; kulüp binası polis baskınına uğradı. Emniyet’in bilgisi ve izni dâhilinde kulüp için toplanan para, 12 Eylül Darbesi’nin ardından “haraç” olarak nitelendi; bazı yönetici ve futbolcular yargılanarak suçlu bulundu. Kulübün federeliği iptal edildi.
2008’de Meskenspor adıyla yeniden kurulan kulüp, hâlen aktif olarak faaliyet göstermektedir.