Prof. Ayşegül Yaraman, Fatma Girik’in ardından onun dört yapraklı bir yonca olarak diğer yoncalardan farkını yazdı. Güle Güle Fatma Girik! Seni özleyeceğiz!
Fatma Girik’in Yeşilçam sinemasının dört yapraklı yoncasından biri olarak sözde yüceltilmesine, hep hakkının yenilmesi olarak düşünüp içerlemişimdir. Benim için onu farklılaştıran örneklere gelince:
Fatma Girik, bir evli erkekle ilişkide olduğu özel hayatındaki tercihin üzerini hiç örtmemiştir. Oysa Türkan Şoray’ın aynı biçimdeki ilişkisini seyirci daha ziyade “Türkan Şoray Kanunları” üzerinden bilmiştir. Nedir bu kanunlar? Sevgilisinin oyunculuğunun sınırlarını çizen bir erkeğin ataerkil tahakkümü. Denebilir ki belki Türkan Şoray bunları kendi (de) istedi; istemediğini 1980’lerde söz konusu ilişkisini bitirdiğindeki rollerindeki özgürleşmeden ve kanunların rafa kalkmasından gördük.
Filiz Akın filmlerindeki gibi rollerle “derin” siyasetin içinde bulunmuştur ; ama en azından görünürde, eş durumundan. Fatma Girik ise, 1989-1994 yılları arasında Sosyal Demokrat Halkçı Parti’den Şişli Belediye Başkanlığı yaptı. 2019’daki bir görüşmede, belediyedeki işleyişin başkana/tek kişiye tabiyetini eleştirirken, bu görevin kadına çok yakıştığını da ifade etmiştir.
Hülya Koçyiğit de siyasal temsilciğe aday olmuş; 1987’de İzmir’den Anap’ın milletvekili seçim listesine girmiş ama seçilememiş; daha sonra AKP’nin çözüm süreci döneminde Akil “Adamlar”’da görev verilen bir “kadın” olmuştur. Demeçleri ve desteğiyle Tayyip Erdoğan’ın yanındalığını “hanımefendi” üslubuyla sürdürmektedir.
Öte yandan Fatma Girik, 1990’ların sonunda yayınlanan Söz Fato’da programıyla Uğur Dündar-Müge Anlı karışımı ama onları aşan bir içerik ile gerektiğinde baskın yapabilmek için bir yerini kırmaktan çekinmeyen, filmlerinden ve belediye başkanlığından demlenmiş güvenilirlik ve dobralığıyla adalet bulmaya çalışmıştır. Akşam programı olarak Kanal D’de yayımlanan Söz Fato’da rtük ve yargı ile çok karşı karşıya gelmiştir. Örneğin bir travestiden belediye başkanının tapu karşılığı ilişki talep etmesini gizli kameraya kaydedip yayınlayacak kadar gözüpektir.
Filmlerinde ise şoförü olan bir küçük hanım değil; kendi şoför olan Nebahat’dir. Onun ötesinde sanat yorumu yapmak gibi bir niyetim yok zaten. Bu yazı sinemadan siyasete, televizyondan özel hayata tüm olduğu gibiliğiyle hafızalara kaydolan; o alanların klişelerini es geçen, normlara sıkışmayan, her haliyle kendini kabul ettiren özgün bir kadına ait: Fatma’nın yaygın kısaltılmışı Fatoş’a sığmayan Fato’ya.