Sinemaseverler, 38. İstanbul Film Festivali‘nin açılış filmi Edmond ile festivale keyifli bir başlangıç yaptı. Tüm dünyada en çok sahnelenen tiyatro oyunlarından biri olan Cyrano de Bergerac’ın Edmond Rostand tarafından nasıl yazıldığını anlatan film aynı zamanda tiyatroya, şiire ve edebiyata bir saygı duruşu niteliğinde. Kendisi de oyun yazarı, dramaturg ve oyuncu olan “Fransız Tiyatrosu’nun prensi” Alexis Michalik, Moliere ödüllerini kapan oyununun senaryosunu da kendisi yazarak filmini de kendisi yönetti.
Yıl 1895, Paris’teyiz. Ortalık karışık. Casuslukla suçlanan Dreyfus’un davası Fransa’yı ikiye bölmüş. Şair ve oyun yazarı Edmond Rostand (Thomas Solivérès) son oyununun başarısız açılışıyla hayal kırıklığına uğramıştır. Lumiere Kardeşler‘in ilk filmini görür ve tiyatronun bu yeni gösterim sanatı karşısında şansının kalmadığını düşünür. Derin bir umutsuzluk içinde iki sene boyunca tek bir dize yazamaz. Bir yandan bakması gereken iki çocuğu ve eşi vardır. İlham perisi bir türlü görünmez. 1897 Aralık ayında onu her zaman destekleyen Sarah Bernhardt, ünlü aktör Constant Coquelin için bir oyun yazmasını ister. Ne yazacağını bilmeyen Edmond’un çevresinde gelişen olaylar, karşılaştığı ilginç karakterler ve güzel konuşmasını beceremeyen yakışıklı dostu Volny’e yardım etmek için onun sevgilisi Jeanne’a mektup yazmaya başlaması, Cyrano de Bergerac oyununun beş perdesini kısa zamanda bitirmesine neden olur.
Edmond filminin zekice yazılmış senaryosu hayatın sanatı nasıl etkilediğini gösteriyor. Burnu uzun ve çirkin olduğu için kadınlar tarafından sevilmeyeceğini düşünen yiğit şövalye Cyrano de Bergerac aşkı uğruna büyük bir fedakarlıkta bulunur. Edmond da oyununu yazma sürecinde bir tiyatro yapımının nasıl zorluklarla ortaya çıktığını, ne kadar çok engelle karşılaşıldığını bizzat deneyimleyerek, provalar sırasında oyununu kaleme alır. Alexis Michalik o dönemin tiyatrosunun romantik ruhunu başarıyla yansıtmış. Oyunlar bir kez tutarsa, senelerce sahnelerde tekrarlanır ama onu ilk kez oynayan oyuncuların adı ve yaşadıkları heyecan unutulur gider. Michalik bu filmiyle Sarah Bernhardt, Constatnt Coquelin ve binlerce adsız oyuncuyu saygıyla anıyor.
Büyüsünü kaybetmeyen klasik
Cyrano de Bergerac hâlâ pek çok sahnede tekrar tekrar başarıyla sahneleniyor ve defalarca seyredilse de büyüsünü kaybetmeyen bir klasik. Defalarca beyaz perdeye uyarlanmış. Genç yazar ve yönetmen Alexis Michalik de Cyrano de Bergerac’ın yaradılış sürecini yazarı Edmond Rostand‘ın hayatına dokunarak keyifle izlenen hem eğlenceli hem de duygusal bir filme uyarlamış. Fransa’da 20 bin kez sahnelenen Cyrano de Bergerac oyunu gibi Edmond filmi de yüzyıllardır sorgulanan aşkın sırrını soruyor. Güzellik ilk bakışta cezbedebilir ama iyilik, sevgi ve şiirle dünyanın en güzel mektuplarını yazan Cyrano’nun aşkı sonsuza kadar yaşayacaktır. Alexis Michalik tiyatronun büyüsünü, aktörlerin bir oyunu canlandırma coşkusunu, sevincini beyazperdeye aynı coşkuyla yansıtmış. Muhteşem oyuncu kadrosunun başarısını da unutmamalı. Kaçırmayın.
İLGİLİ HABERLER
İstanbul Film Festivali’nden müziksever sinefillere: Musikişinas