A password will be e-mailed to you.

Sanatatak soruyor: Hayatında iz bırakan yazar kim?

Kültür-sanat-edebiyat-sinema-müzik dünyasından isimlere hayatlarında iz bırakmış yazarları ve tabiri caizse o hiç yanından ayıramadıkları kitapları sorduk.

Bu hafta sorumuzu yanıtlayan isim kimi zaman “hayalperest manifestolar” kimi zaman hiç alışık olmadığımız türden “anti-kahramanlar” ile okurların karşısına çıkan Doğu Yücel.

Kendisi, Düşler, Kâbuslar ve Gelecek Masalları, Hayalet Kitap, Varolmayanlar, Güneş Hırsızları ve son olarak Kimdir Bu Mitat Karaman? gibi kitapların yanı sıra Taylan Biraderler’e ait Küçük Kıyamet filminin senaristi.

Biz de sevdiğimiz “yazarların yazarı”nı merak edip soruyoruz kendisine:

 

Kimdir Doğu Yücel’in yazarı?

“Yazarım kim?” sorusu benim için zaman zaman yanıtı değişen bir soru olmuştur. Bu soruyu bugüne kadar birkaç kere yanıtlamak durumunda kaldım. Her defasında farklı yanıt verdim, dahası yanıtımda işaret ettiğim yazarlar da hep farklı türlerden farklı anlayışlara sahip isimlerdi: Shakespeare, Stephen King, Douglas Adams, Dino Buzzati gibi. Ne alaka yani? 🙂

Şu an bunlardan farklı bir isim söyleyeceğim: Boris Vian. Çünkü tam bir Boris Vian kafasındayım. Sanırım bunun nedeni biraz onun çok türlü, melez tarzından esinlendiğim romanım Kimdir Bu Mitat Karaman?‘ın taze oluşu.

Boris Vian tüm romanlarını okuduğum nadir yazarlardandır. Romanlarını yazdığı sırayla okudum, önce Vernon Sullivan mahlasıyla yazdığı ilk dönem romanlarını sonra da kendi ismiyle yazdığı, daha meşhur romanlarını. Bunlar arasından Ve Bütün Çirkinler Öldürülecek, Günlerin Köpüğü ve Yürek Söken romanları beni çok etkiledi. Ama onun kaleminden son çıkan eserin, Kırmızı Ot‘un (Kızıl Ot diye de çevrilmiştir) etkisi biraz daha uzun sürdü. Bunda romanın çok türlü olmasının rolü var.

“Kırmızı Ot’u Boris Vian’ın veda eseri olarak görebiliriz”

Her zamanki Boris Vian tarzı, yani sürrealist karakter draması diyelim, mevcut tabii. Ama bu defa bilimkurgu da kendini hissettiriyor. Kara mizah tabii ki eksik olmuyor. Agresif fikirler, tabuları kaşıyan diyaloglar, cinsellik… Sanki Boris Vian bu son eserinde iyi olduğu tüm numaraları tek bir kitapta toplamış gibi. Kırmızı Ot‘u bu açıdan Boris Vian’ın veda eseri olarak da kabul edebiliriz. Romanın sonunda karakterle birlikte Vian’a da veda ederiz gibime gelir bana ve bir hüzün çöker.

Boris Vian’ın özellikle bu romanının Michel Gondry‘i ve onun başyapıtı Eternal Sunshine of the Spotless Mind‘ı etkilediğini düşünüyorum. Zaten bu filmden birkaç sene sonra Gondry bir diğer Vian klasiği Günlerin Köpüğü‘nü çekmişti.

Son olarak Kırmızı Ot‘un herkese göre bir kitap olmadığını eklemeliyim. Boris Vian kafası diye bir şey var, ona girerseniz unutmazsınız, giremezsiniz bu da ne diyebilirsiniz. Denemeye değer bence.

Doğu Yücel’in seçtiği alıntı:

“Anılar karşısında direnmedi, kendine daha da derinden hakim oldu, geçmişte yıkandı. Gevrek kırağı, bileklerinde ve dizlerinde çatlayarak parlak bir kabukla deri giysisini kaplamıştı.
Eski zaman parçaları etrafına yığılmıştı. Kimi zaman gri sevimli fareler gibi hareketli ve kaçak, kimi zamansa yaşam ve güneşle dolu, parıltılı. Bazılarıysa dalgaların köpükleri gibi, yavaş, yumuşak, akıcı, aldırmaz ve hafiftiler.
Cevherleri yitip gideli çok olduğundan yeniden hissetmenin olanaksız olduğu bazı anılar, iş işten geçtikten sonra fotoğraflar veya hatırlayanların konuşmalarıyla oluşturulmuş, yanıltıcı çocukluk görüntülerinin sabitliği ve kesinliğine sahiptiler.
Diğerleri tekrar canlanıyordu, ağaçların serin gölgesinin siyahlığına kazınmış yeşil ve sarının binbir tonunun karıştığı bahçeler, ot ve hava.
Wolf, solgun havanın içinde titriyor, hatırlıyor, hayatı hafızasının dalgalanan nabız atışlarında, önünde, aydınlanıyordu.
Sağında ve solunda ağır sıvı, kafesin dikmelerini zifte bulayıp karartıyordu.” (Boris Vian, Kırmızı Ot, çev. Ayça Sezen, Altıkırkbeş Yayınları)
Daha fazla yazı yok
2024-11-24 02:08:09